Okun yaydan çıktığı görülmüştü - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Mayıs 8, 2024
Köşe Yazarları

Okun yaydan çıktığı görülmüştü

Adına ne derseniz deyin Güneydoğu Anadolu ciddi bir değişimden geçti.

Halkın içine karışıp arka sokaklara ve biraz da kırsala girince esas değişimi görüyorsunuz.


Görsel olarak ilk göze çarpan tabelaların Kürtçeye dönmüş olması. Ama bunun ötesinde “duyusal’’ olarak bölge halkı geçmişle kıyaslanmayacak şekilde yüksek sesle rahatlıkla her tarafta artık Kürtçe konuşuyor.

Yanlış anlaşılmasın eleştiri değil bu.

Yalnızca gözlem.

Görsel ve duyusal olarak varılan noktanın uzun yıllar birer suç olması bugün gelinen sonuca zemin hazırladığı bir gerçek.

Görsel ve duyusal değişimin yanında esas üzerinde durulması gereken bölge halkının ortaya koyduğu tavır.

Genelleme yapmak doğru olmaz ama Türkçe bilseler de Türkçe konuşmamaya özen gösterenlerin olması düşündürücü. 

İstanbul’dan gelindiğinin ayan beyan belli olmasından mıdır, masaya gelen garson “çay mı, kahve mi’’ sorusunu yanınızdaki kişiye misafirlere sorması için Kürtçe soruyor.

İnsanın içinden Türkçe bilmiyor musunuz demek geliyor.

Yeni sahip olduğu bir şeyi göstermek istercesine bu yapılıyor sanki.

Kendi çapında herkes mesaj vermek için fırsat kolluyor.

Değişim tabana yayılmış. Refleks ve alışkanlık kazanmış.

Artık eline yelpazeyi alan iç ve dış çevreler bunu istediği şekilde yelleyerek ateşini artırıp düşürür kıvama gelmiş bölge.

Bölgede bir çağrıyla başlanan sivil itaatsizlik de bu refleksin pekiştirilmesine yönelik.

Toplum bilimi üzerine yazılan kitaplara uyuyor bu çağrı.

Bir anda Türk savaş uçağı yeri göğü yaran sesiyle yukarıdan geçiyor.

“Psikolojik baskı için bunu hala daha yapıyorlar’’ diyorlar.

Dayanamıyorum her yaz güneye gitmek için İstanbul’dan feribotla geçtiğimiz en büyük hava üslerinden birinin bulunduğu Bandırma-Balıkesir de de uçakların uçuş talimi yaptığını söylüyorum. Kaldı ki oralara yakın bir yerde savaş ihtimali de yok.

Orada da mı psikolojik baskı için bu yapılıyor diyorum.

Neticede ok yaydan çıkmış Güneydoğu Anadolu da.

İlk defa 1991 yazında gittiğim sonra da belli aralıklarla gittiğim yer değil artık.

20 yıl bir bölgenin fiziken değişmesi için yeterli ama insan topluluğunun kimyasının değişmesinin ki bu son 3-4 yılda oldu, bu derece çabuk olması şaşırtıcı.

Demek ki toplumsal bilinçlenme koşullar elverişli olduğunda kısa sürede hedeflenen noktaya varılabiliyormuş. İşin içinde bölgeye yönelik artan para akışı ve sınırın ötesinde Kuzey Irak’ın yarattığı bir çekim gücü de var.

Kayıt dışının yüksek olmasının etkisiyle de ciddi bir para girişi olmuş Güneydoğuya.

Arsa ve ev fiyatları kat be kat artmış deniyor.

Niçin arttığının ayaküstü basit bir cevabını ben bulamadım. Yaşanacak bir yer değil. En basitinden terör ve savaş ihtimali var.

Bu toprakların altında ya da üstünde yine oyunlar dönüyordur demekten öteye gidemiyorum.

Özerklik istiyor Kürtler. Bunu da artık açık açık söylüyorlar.

TBMM de kaç tane Kürt kökenli milletvekili ve Bakan var diye düşünüyorum.

Doğum yerlerine bakarsanız sayı yüksek.

Parçası olunan bu kadar büyük bir devlet çatısının altından sonu ayrı durmaya kadar varmak için hamle yapmak akıl harcı mıdır diye soruyorum kendime.

Diğer taraftan Türkiye’nin batısında yaşayanlar “biz onları besliyoruz, vergi ödemiyorlar kendi başlarının çaresine bakabileceklerse ayrılsınlar ama İstanbul’da, İzmir’de yaşayan yandaşları da oraya gitsin’’ demeye o kadar meyilli ki.

Daha fazla özgürlük ve demokrasi adına Türkiye’nin geleceği için bunların konuşulması olumlu gelişmeler mi emin olamıyorum.

Hele hele en basit tartışmayı 60 yılı aşkın demokrasi tecrübesine rağmen tatlılıkla bitirmeyi öğrenememiş bir toplum için.

Sözde bireyin mutluluğu için tutar tutmaz garantisi olmadan devletin temelini sallamak doğru mu?

Tarih kitapları bu günleri 50 yıl, 100 yıl sonra nasıl yazacak diye merak ediyorum.

Kim haklı çıkacak?

Hangi görüşü savunanlar “keşke’’ diyecek acaba?

Altı çizilerek okunacak tarihi bir değişime şahitlik ediliyor Türkiye’nin güneydoğusunda.
Bir ülke “bölünmeden’’ önce kendi içinde nasıl “yabancılaşıyor’’ görmek isterseniz gidin ve görün.

       xxx

Bu yazı 2011 ilkbaharında Güneydoğuya yapılan iş gezisinde yapılan gözlemler üzerine yazılmıştı. Bölgedeki durumun bu noktalara gelebileceğini dört buçuk yıl önce görmek mümkündü.

Biz adada Rum’a karşı yok olmama mücadelesindeyiz.

Türkiye de bugün terörün etkisiyle bölünüp bölünmeme mücadelesinde.

Dünya tarihi cahilliğin tarihidir.

Ne kadar doğru bir laf.

İnşallah abartıyorumdur ama hem Kıbrıs hem de Türkiye, Osmanlı’nın son dönemini tekrar yaşıyor gibi sanki.

Bakalım Türkiye Atatürk ve İnönü’yü, Kıbrıs Türkü de Küçük ve Denktaş’ını ne kadar sürede bulacak. Ya da bulabilecek mi? Tek güvence sabrımız ile tarihin tekerrürden ibaret olması.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar