MAĞUSA’NIN SİMGE İNSANIYDI: NECDET DÖKMECİOĞLU - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mayıs 10, 2024
Köşe Yazarları

MAĞUSA’NIN SİMGE İNSANIYDI: NECDET DÖKMECİOĞLU

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Gitgide azalmakta kalan “sağlar!” Ki onlar bizlerin ağabeyleriydi… O çok uzun ve sonu bilinmez yolculuğa çıktılar mı bıraktıkları boşluklarını arkadan gelenler doldurmakta..  Ki artık yaşları altmışlara dayanmışların bile ağabeyleri olduk..

Bir bir göçüyorlar yaşlı insanlarımız.. Bazen sözleşmiş gibi ayni gün ve zamanda hep birlikte gitmekteler.. Necdet Dökmecioğlu.. Ahmet Cemal Gazioğlu.. Ötede Aydın Samioğlu..


…DÜN gibi hatırlıyorum. Biriktirdiğim bayram harçlığımla ilk tükenmez kalemimi aldımdı kitapçı dükkânından.. Bitmesin diye mürekkebi, yazacaklarımı kurşun kalemle yazar, gece yatırken kimselerin görüp elleyemeyeceği yerlere saklardım o kalemi…

Ortaokula başladığımda ilk kitaplarımı yine onun dükkânından aldımdı.. Defterlerimi, boyalı kalemlerini hatta..

Sonra gazete merakı bastıydı. Lisedeydim galiba.. Üniversite ve sonrası yıllar Halkın Sesi, Bozkurt gazetelerinin yanında, o dönemlerde Türkiye’de fırtınalar yaratan  Akşam gazetesini de alırdım.. Yıllar yılı sürdü gitti. O bizim kitapçımızdı, gazetecimizdi. Sayesinde ne kitapsız kaldıktı ne gazetesiz. Şöyle ki EOKA dönemlerinde bile kelle koltukta Mağusa’dan Lefkoşa’ya gider Hazım Remzi’den aldığı gazeteleri daha öğle olmadan dükkânın önüne dizerdi..

O Mağusa’nın “Dökmeci”siydi.. Necdet Dökmecioğlu… İrfan Nadir’den sonra Mağusa Namık Kemal Meydanı’nda  ilk kırtasiye ve kitapçı dükkânını açan ağabeyimiz…

Belki yarım asır o dükkân, Romanlardan hikâye kitaplarına, okul kitaplarından defter kalemlere kadar sadece Mağusa halkına değil Karpaz ahalisine de hizmet verdi..

Yıllarca günlük gazetelerle Türkiye gazetelerini Dökmecioğlu’dan aldık.. Hazım Remzi’nin baş bayii idi.

NECDET Dökmecioğlu’nu tanıdığımda ilkokuldaydım. Hatta sonradan eşi olacak rahmetlik Cazibe hanım da Gazi ilkokulunda öğretmenimdi. Yıllar çabuk geçer derler…

Sonraları meyhane arkadaşım da oldu, siyaset kokulu yemekli toplantılarda birlikte yedik içtik de..

Gözleri doğuştan olmalı zayıftı. Büyük görme sıkıntısı vardı. Bu nedenle olmalı müthiş bir “beyin” sahibiydi. Söylenenleri, olayları bir teyip rekorder gibi beynine kaydeder, zamanı geldiğinde kelimesi kelimesine tekrarlayıp anlatırdı..

Eğer zaaf sayılacaksa tek bir zaafı vardı.. Para! Kendisine uzatılan kağıt paraları adeta okşar gibi alır, madeni olanları bir süre avucunda ısıtırdı..

Parayı sevmeyen mi var! Dökmecioğlu çok severdi ama..

…Dükkânı politikacıların uğrak yeriydi. Hem Mağusa’dakilerin hem Lefkoşa’dan gelenlerin.. Çoğu politikacılarımızı o dükkânda tanıdım bazılarıyla o dükkânda tartıştım.. Çenesi kuvvetliydi.. Seçim dönemlerinde tuttuğu adayları sonuna kadar ve bağıra çağıra savunur desteklerdi, doğrusu ya bu yönü ile korkusuzdu!

Görüşlerimiz uyuşmasa da severdi beni.. Bizler Mağusa’lıydık ya.. Doğrusu birbirimizin arkasından olmadık laflar da etsek bir araya geldik mi  muhabbetimize doyum olmazdı..

Son zamanlarını Allah’ın takdiri ilahisi olmalı kendini bilmezliğinde geçirdi.. Kader işte, kendini bilmeyen, kimseleri tanımayan bir yalnız insan olarak yaşadı. Ki o insan Mağusa’nın sosyal hayatının sesiydi!

Allah’ın rahmeti her daim üzerinde olsun.. Necdet abimize Allah’tan rahmet dilerim..

(Yarın da Köşemden Ahmet Gazioğlu’nu anacağım” Ki sorarsanız bana, “Kıbrıs Türk tarihine vakıf büyük bir araştırmacıydı o..)


KISACA TAKILDIĞIM: SÖYLEYİN DE BİLELİM!

Hayat “koronavirüse” karşın devam ediyor. Bazen o çekiyor bazen “aldığı acil karar ve tedbirleriyle” Hükümet.. Nitekim son karar “cesurcaydı!” Çünkü Türkiye ve İngiltere’den gelecek olanları 7 gün karantinaya tabi tutmak; uzun süredir ziyaretçi beklentisi içinde olan sektörleri isyan ettirecek kadar ağırdı, seçmenden oy isteyen Sn. Tatar’ın seçim öncesi bu kararı dezavantajı olabilirdi.. Karar bu handikaplara rağmen alındı..

Alınmalıydı da. Çünkü artık “virüs içimizde yayılıyor! Tedbiri elden bırakmamak gerek!”

…ÖTE yandan: Sonunda 11 Cumhurbaşkanı adayımız oldu! Önce gülmek istedim. Sonra şöyle düşündüm: “Demek bu memlekette kendini Cumhurbaşkanı olmaya layık gören 10’u aşkın adayımız vardır..

Soralım ama? Memleketin bahtı kara maderi haline gelmiş çözümsüzlüğü çözüm yapacağınıza söz verir misiniz? Memleketi kötü yönetimlerin elinden kurtarıp iyilerini iktidar yapacağınıza söz verir misiniz?

Memleketin dökülen alt yapısını düzelteceğinize, pisliğini ortadan kaldıracağınıza, trafik sorununu halledeceğinize, araba muayenesi sorununu çözeceğinize, etin fiyatını düşüreceğinize, hayvancıyı çiftçiyi kooperatifçiliği ayağa kaldıracağınıza falan… Söz verir misiniz?

Haa anladım! “Bunlar  hükümetin görevidir” mi diyorsunuz? Ee! Peki siz göreve geldiğinizde ne yapacaksınız? Sarayda oturmaktan başka! Söyleyin de bilelim!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar