Türkiye ‘nin Dış Politika Çelişkileri - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mayıs 10, 2024
Köşe Yazarları

Türkiye ‘nin Dış Politika Çelişkileri

Erdoğan ÖzbalıkçıErdoğan Özbalıkçı

Son günlerde, Türkiye hükümetinin ve Tayyip Erdoğan’ın BATI ile olan sürtüşmeleri , Rusya ile ilişkileri  arttırma politikaları, birçok insanın kafasında, neler oluyor sorusunu ön plana getirmeye başlamıştır.

Dış politikayı belirleyen dinamikler,  ülkenin içinde bulunduğu siyasal rejimin tercihlerine göre farklılaşma gösterse bile, esas dinamik VARLIĞINI SÜRDÜRME ve Ekonomik gelişimini sağlama dinamiğidir.


Dünyadaki tüm süreçleri belirleyen ana dinamik, EKONOMİK BAĞIMLILIK dinamiğidir.

Ekonomik bakımdan güçlü ve kendisini geliştirebilen ülkeler, bunu sürdürebilmek için, daha geniş sınıfların iktidarına dayanan bir koalisyonla yönetilmek zorundadırlar.

Batılı ülkelerde, ekonomik gelişim seviyesi ile demokratik katılım oranının yakın ilişkisi, EKONOMİ-DEMOKRASİ faktörlerinin birbiriyle olan bağımlılığının da göstergesidir.

Orta Doğu’dan ve diğer anti demokratik ülkelerden Batılı ülkelere doğru, insanların, canları pahasına başlattıkları büyük göç de, ekonomi-demokrasi ilişkisini gösteren önemli bir kanıttır.

Türkiye’nin son birkaç yıldır izlediği dış politikanın temelinde ekonomi- demokrasi faktöründen  farklı bir yönelim ön plana geçmiştir.

Bu yönelimde, Tayyip Erdoğan’ın iktidarını güçlendirme stratejisi ve bunun yansımaları,  gittikçe güçlenen bir şekilde ön plana geçmektedir.

Komşularla SIFIR PROBLEM siyasetinden, tüm komşularıyla çatışan bir Türkiye yaratmak, demokratik farklılıkların da Türkiye içerisinde etkisizleştirilmesini getirmiştir.

Suriye ile çok yakın ilişkiler kuran siyasi iktidarın, daha sonra Suriye’yi baş düşman alan politikaları, Batılı ülkelerle çok sıkı ilişkiler geliştiren Abdullah Gül-Erdoğan döneminden Batı’yı baş düşman alan Erdoğan politikalarına geçiş, Rusya ile kapışma ve yeniden BALAYI dönemleri, tutarlı olmayan, TEHLİKELİ, GÜNÜBİRLİK dış politika hamleleridir.

Oysa, dış politika, stratejik yönelimlerin ve hedeflerin gerçekleştirilmesini hedef alan, yüzyılların inişli çıkışlı tecrübelerinden dersler çıkaran bir yönelimden başka bir şey değildir.

Bu yönelimde esas unsur da, ekonomik kalkınma ve demokratik gelişmeyi  birlikte sağlayacak DIŞ POLİTİKA yürütmektir.

Türk insanı 1789 Fransız ihtilalinin yarattığı BATILI DEĞERLER den derinden etkilenerek, Osmanlı İmparatorluğu içerisinde BATILI OLMA yoluna girmiştir.

Bu yönelimi, Padişahların zoru değil, ekonomik gelişim ve bölüşüm ilkelerinin dinamiği belirlemiştir.

Mustafa Kemal’in ve arkadaşlarının Türkiye’yi yaratma mücadelesinde, karşısında olan güçlerin ve Anadolu’yu işgal edenlerin BATILI ÜLKELER olmasına rağmen, yönelimin BATILILAŞMA olması da, ekonomik ve siyasi dinamiklerin belirleyiciliğindendir.

Tayyip Erdoğan’ın da, kitlelerin desteğini  almaya devam edebilmesinin tek koşulu, daha iyi ekonomik gelişme ve daha demokratik bir Türkiye prespektifi içinde kalma ZORUNLULUĞUDUR. Bu zorunluluk, iradecilikten daha güçlü bir dinamiktir.

Bu nedenle, Türkiye içerisinde olan dalgalanmaların ve  DIŞ TERCİHLERİN DEĞİŞTİĞİ görüntülerinin uzun vadeli olması MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Ülke içerisindeki demokratik uzlaşmanın bozulma sürecinin, ekonomik çöküş süreciyle doğrudan bir bağlantısı vardır.

16 Nisan referandumuna kadar olan süreçte, dış politikada olan  Batı düşmanlığı, gerçekte rerefandum sonucunu etkileme aracı olarak değerlendirmekte kullanılan bir araçtır.

Referandumdan sonra, Batı düşmanlığı yerine, Batı ile işbirliği politikası yeniden gündeme gelmezse, Türkiye’de ekonomik yıkıntı ve sınıflar arası çatışma, kaçınılmaz olarak, GÜÇLENECEK ETKİSİYLE ön plana gelecektir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar