Gelir dağılımı uzmanı Alman iktisatçı Andreas Peichl, “Her şeyi olduğundan kötü göstererek para kazanılan yeni bir iş alanı açıldı. Fakirler fakirleştiği için zenginler servetine servet katıyor, tezi doğru değildir. Birinin zenginleşmesinin, diğerinin fakirleşmesini gerektirdiği söylenemez” diye buyurmuş!
Bu efendi, neden ve neye bozulmuş?
Çünkü, Oxfam Raporu; Alman milyarderlerinin servetinin geçen yıl yüzde 20 oranında arttığını hesaplamış. Alman nüfusunun en zengin yüzde 1’inin serveti, fakirlerin toplam servetinin yüzde 87’sini buluyor. Avrupa ve uluslararası kıyaslamalara göre Almanya maddi eşitsizliğin en fazla olduğu sanayi ülkesi sayılıyor. Almanya nüfusunun yüzde 15,8’lik bölümü “gelir fakiri.” Her beş çocuktan biri fakirlik çekiyor.
Kimisi uçarken, kimisi sürünüyor!
Esasen, durum tam tersi, bu gibiler, “kötü” olanı “iyi” göstererek para kazanıyorlar!
Dün başka bir veri daha yayımlandı.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yayınlanan dünyaca ünlü ekonomi dergisi Forbes’ta her yıl yayınlanan, “Dünyanın en zenginleri” listesinde Jeff Bezos, geçen sene olduğu gibi bu yıl da birinci sırada yer aldı. Buna göre, internetten alışveriş devi Amazon’un kurucusu, sahibi ve yönetim kurulu başkanı olan 55 yaşındaki Bezos, geçen yıldan bu yana servetini 19 milyar dolar arttırarak 131 milyar dolara yükseltti. Listenin ikinci sırasında ise yine geçen yıl olduğu gibi 2019’da da Microsoft’un kurucusu Bill Gates yer alıyor. Gates de servetine bir yıl içinde 6 buçuk milyar dolar ekleyerek, maddi varlığını halihazırda 96,5 milyar dolara çıkardı.
Servetlere bakın! Bunları sakın KKTC Bütçesi ile kıyaslamaya da kalkışmayın! Aklınız uçar!
Amerika’da yayınlanan başka bir araştırma ise; hane başına aileler toplamda 82 trilyon dolar milli servete sahipmiş. Eğer bu milli servet denilen şey, eşit olarak hane başına dağıtılsa imiş, her hane 712 bin dolarlık servete sahip olacakmış. Ama gerçek durum; hane başına yaklaşık olarak 56 bin dolardan ibaretmiş.
Umulana değil, bulunulana bakmalı!
Halkı son tahlilde ilgilendiren “gerçek” durumdur. Yani o, başına düştüğü kabul edilene değil, hanesine düşene bakar!
O yüzden, bırakın bu “Kişi Başına Düşen Milli Gelir” hikayelerini!
Dünyada hal böyle iken, bizde farklı olması beklenir mi?
Çevre Bakanı da olduğunu hep unutan ve hiç hatırlamayan, bu kokuşmuş çevrenin Turizm Bakanı, her fırsatta; turizmin kanatlanıp uçtuğunu söylemektedir. Tüm dünyayı dolaşırken ya da arada sırada memlekette olduğu zamanlarda vermiş olduğu demeçlerde; ilerlemeden, genişlemeden, artıştan, zenginlikten, uçmaktan bahsetmektedir.
Turizm örgütleri ise, bakanın açıklamalarının hemen ardından; yandık, bittik, kül olduk açıklamaları yapmaktadırlar.
Hangisi “yalan” söylemektedir? Siz merak etmiyor musunuz? Birinin dediği, ötekinin dediğini tutmuyor ve taban tabana çelişiyorsa, ortada mutlaka bir “yalan” bulunmaktadır.
Geçen sabah, Havadis Radyo’da söyledim. İddiaya girerim ki; bakan beyin bu açıklamasından sonra, turizm paydaşları, ağlamaklı bir demeç patlatacaklar, dedim. Dediğim oldu ve beklenen; yandık, bittik, kül olduk açıklaması hemen geldi.
Bu halkın, sizin açıklamalarınıza inanacak takati ve mecali artık kalmamıştır. Sizler ayrı ayrı, istediğiniz kadar, bu piyasaya 1 milyon 200 bin turist getirdiğinizi veya 1 milyar dolar katkıda bulunduğunuzu söyleyiniz. Pasta bu kadar büyük ve rant bu kadar güçlü ise yakınmalar niye?
Alman, Amerikan sermayedarları nasıl ki gün geçtikçe semiriyor, irileşiyor ve halkları fakirleşiyorsa ve sizin tahmini hava raporu gibi açıklamalarınıza, hala daha bu halkın inanmasını bekliyorsanız, aldanıyor ve yanılıyorsunuz.
Halk, hanesine/başına düşen, katkıya/gelire/artışa bakar, sizin çelik kasalarınıza, banka hesaplarınıza, bilançolarınıza girene değil!
Özetle; boşu boşuna, bizim paramız sizin paranız, demeyin!
Çünkü, değil!
