50 yıl önce, 50 yıl sonra - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mayıs 10, 2024
Köşe Yazarları

50 yıl önce, 50 yıl sonra

Bekir AzgınBekir Azgın

50 yıl 3 ay sonra aynı kente ikinci kez gitmek nasip oldu. O zaman adı Leningrad (Lenin’in kenti) idi. Şimdi ise St. Petersburg veya orijinal Rusça adıyla Sankt Petergurg (Aziz Petro’nun kenti) olarak biliniyor.

Leningrad kentinde herkes devlet için çalışıyordu. Peterburg’da herkes kendi cebi için çalışyor.


O zaman da polis devletiydi, şimdi de polis devletidir. Ve bunu daha uçaktan inmeden hissediyorsunuz, hatta gözlerinizle görebiliyorsunuz. Uçak Petersburg’un Pulkovo uçak alanına indi. Bir süre gittikten sonra bir yerde durdu. Bu arada pilot bize bilgi verdi: Bizim gideceğimiz yer tutulmuş olduğu için yerin boşalmasını  bekleyeceğiz.

Beklemeye koyulduk. Pencereden dışarıyı izliyorum. Uçağımıza bir merdiven, bir de otobüs yaklaştı. Onlar da durdu ve beklemeye koyuldular. Nihayet bir görevli geldi. Siz ona polis deyiniz. Zaten üniforması ne olduğunu ifşa ediyor.

Uçak stop etti. Merdiven uçağa dayandı. Biz de inip otobüse doluştuk. İneceğimiz yere ulaştık. Otobüs durdu ama kapılar açılmadı. Bir süre sonra kadın bir polis geldi, binanın kapısını açtı. Ancak o zaman otbüs kapıları açıldı ve indik.

Polis kontrolünde sıra bana gelince gidip pasaportumu polise uzattım. Omuzunda üç küçük yıldız bulunan genç bir kadın, pasaportumu alıp incelemeye başladı. Birkaç defa pasaportumdaki fotografa ve dikkatlice bana baktı. Vize sayfasını bir aletten geçirip kopyasını aldı. Bilgisayara bir şeyler yazıp yanıt bekledi. Casus filmi izliyor gibi kadını seyrediyorum. Kadın, terörist yakalamak üzere. Ciddi bir tonla ve her kelimenin üzerine basa basa “Nerelisin?” diye sordu. Kıbrıslı olduğumu söyledim. “Nereden geliyorsun?” sorusuna otomatik olarak “Kıbrıs’tan” diye yanıtladım. Kadın o saatlerde Kıbrıs’tan gelen uçak olmadığını biliyor. “Hangi uçakla geldin?” diye sorunca “İstanbul uçağıyla” dedim. Pasaportumla bir süre daha oynadıktan sonra vizenin üzerine kırmızı mürekkepli bir mühür vurdu ve geçmem için kapıyı açtı.

Leningrad’da bireye saygı yoktu. Petersburg’da hiç yok. O zaman, hiç olmazsa, “Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için” ideolojisiyle bu ayıp örtülüyordu. Günümüzde örtü mörtü kalmadı. Birey çırılçıplak açıkta.

Leningrad’ın kocaman yeşil parkları vardı. Petersburg’un da kocaman, yemyeşil ve çiçekli parkları var. Aradaki tek fark, Leningrad’da parklarda geceleyen berduşlar yoktu. Şimdi her parkta bu türden berduşlara rastlayabilirsiniz.

Leningrad’da mağazalarda satılan ürünler, hem nicelik hem de nitelik açısından kısıtlıydı, hatta çok kısıtlıydı. Ancak oradaki ürünleri herkes satın alabiliyordu. Petersburg’da son derece lüks mağazalarda yok yok. Orhan Velinin dediği gibi “Camekânlar bedava” ama nüfusun büyük bir çoğunluğu adımlarını bu mağazaların kapısından içeri atamıyorlar.

O zamanlar aldığım 100 Ruble’lik bursla rahatlıkla bir ay geçinebiliyordum. Şimdilerde alacağınız yere bağlı olarak 0.5 lt.’lik bir şişe su için 100 ile 165 Ruble arasında bir paraya ihtiyacınız var. (Ortalama olarak 1 TL, 10 Ruble eder. O zamanlar 1 Ruble 1 Dolar’a eşitti. Karaborsada 1’e 4 bozdurabilirdiniz.)

İsviçreli UBS Bankası’nın yaptığı hesaplamalara göre, Petersburg, Rusya Federasyonu’nun en pahalı kentidir. Araştırma göstermiştir ki üç kişilik bir ailenin iyi bir yaşam sürdürebilmesi için aylık 2,297 Dolar gelire ihtiyacı var. Bize söylenenlere bakılırsa Petersburg’da asgari ücret 15,000 Ruble dolayındadır yani 250 Dolar.

Bizi uçak alanından otele, otelden de uçak alanına götüren taksici açık yüreklilikle şöyle dedi: “Ben ayda 60 – 80 bin Ruble (1,200 -1,350 Dolar kazanıyorum  ve zar zor geçiniyorum. Üstelik ev, malımdır. Burada kiralar 250 – 300 Dolar’dan başlar”. Niye daha ucuz olan bir yere gitmedikleri sorusuna yanıtı şöyleydi: “Büyük kentlerde, hiç olmazsa insan iş bulabiliyor; küçük yerlerde iş bulmak imkânsız”.  Öte yandan, demir çelik işleri yapan Vladimir Lisin, geçen sene servetine 2 milyar Dolar ekleyerek 20 milyar Dolardan fazla servete sahip zenginler grubuna dahil oldu.

Petersburg’un en büyük şansı turizm. Turist çekecek özelliklere sahip bir kent. Yabancılar birçok çarkı döndürüyor. Lokantalar sanki özellikle turistler için açılmış. Oralarda pek az Petersburglu görebilirsiniz. Arada bir uğrayanların çoğunluğu da bir veya iki bira içip gidiyorlar. Karınlarını çoğunlukla Burger King ve McDonald’s gibi yerlerde doyuruyorlar.

Taksicimiz bize şunları söyledi: “Bugünlerde kentimizde ‘Dünya Ekonomik Formu” yer alıyor. Bu nedenle sabahın 4.00’üne kadar çalışmak durumunda kalıyorum. Bu da bu ayki kazancım normalin iki katı olacak demektir.”

Rusya’da vahşi bir kapitalizmin hüküm sürdüğünü körler bile farkedebilir. Ne var ki Petersburg, Leningrad gibi temiz kalmayı başarmıştır. Hemen hemen hiçbir yerde çirkin reklamlar göremezsiniz. Görülen odur ki Petersburglular kapitalizmin o yanını kentlerine sokmadılar. Kent 50 yıl önceki gibi pırıl pırıl.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar