Bir zamanlar Kıbrıs’ta çok seyrek de olsa kadın cinayetleri meydana gelirdi.
Bunların birçoğu kıskançlık yüzündendi…
…
Bu cinayetlerin bir kısmı destanlaştırılırdı da.
Halit Arap Destanı gibi…
…
Bir cinayet olduğunda yer yerinden oynar,
Baf’tan Karpaz’a kadar insanlar bu cinayetlerin öyküsünü anlatır dururdu…
…
Halit Arap Sarayönü esnaflarındandı, kebapçılık ve paçacılık yapardı.
Gönlünü Gülsüm diye bir güzele kaptırmıştı ki,
Gülsüm’ün başka ilişkilerini kıskanan Halit Arap, 1923 yılında bir Pazar gecesi kadını 23 yerinden bıçaklayarak öldürmüştü.
Halit Arap ise İngiliz ipinde can vermişti…
…
Olay yıllarca tartışılmış ve Halit Arap’ın adına bir destan yazılmıştı.
Palto omuzda giderdim kıyı kıyı
Gitmem ile heman vurdum kapuyu
Halin olur pek yaman
Açık tutardım çakıyı
…
Bu tarihten çok geçmezden önce 1924 yılında yine kıskançlık ve dedikodu yüzünden Lefkoşa’nın bilinen saygın insanlarından Dr. Behiç karısını öldürmüş ve onun da akıbeti Halit Arap gibi olmuştu.
Diğer olaylarda olduğu gibi bu olayın arkasında da çeşitli hikayeler yatmaktaydı.
Bu yüzden Dr. Behiç için de destanlar yazılmıştı…
Bir set üzerinde hastaneye götürdüler maktule kızı
Tuvaleti bozulmamış yanakları kırmızı
Melek gibi gözleri kaldı açık
Hokka gibi yumulu ağzı
…
Ahalinin bu tür olaylar karşısındaki duyarlılığı destanlara, ağıtlara yansıyordu.
KIöfünye’de de kadın cinayeti olayı gerçekleşmişti.
1931 yılında 23 yaşında şeher’den köye öğretmen giden genç bir kadın kendisine aşık olan biri tarafından sürekli taciz edilir.
Kadın genç erkeğin aşkına cevap vermeyince Mehmet adındaki aşık bir gece öfkelenir ve çıkan arbedede öğretmeni yaralar, annesi ile kız kardeşini de öldürür.
Bu olay üzerine şu satırlar yazılır:
İlk akşamdan Mehmet girdi odaya
Gadın Melek dayanmadı bıçağa
3 bıçakta atıldılar sokağa
Beyaz Ahmet ağlar, söyler Feriham,
Hem haremim gitti, hem Rasiha’m
Abostol onbaşı alır ifade
Böyle katillik görmedim dünyada
Feriha ile Rasiha’yı otomopile koydular
Giderken Rasiha’yı, Feriha’nın gucağında ölü buldular (Altay Sayıl, Kıbrıs’ta Cinayet Kurbanı Kadınlar, s 81)
…
1938 yılında kadın cinayetlerinde sıra Artist Süreyya’da idi.
Güzel Süreyya bir gece kulübünde çalışmaktaydı ve ona ilişen biri tarafından bir gece yastıkla boğularak öldürülecek, katili de bulunamayacak,
Lefkoşa Artist Süreyya’ya ağlayacaktı…
…
Günümüzde meydana gelen o yürek burkan kadın cinayetlerinin ardında da mutlaka birçok hikaye yatıyor.
Kimsenin bu hikayelerin peşine düşmemesinin,
Adına ağıtlar ve destanlar yazmamasının,
Ve bu hikayelerle ilgileniyor olmamasının,
Kimin kim olduğunu bile bilmemesinin,
Ve kadın cinayetlerinin giderek toplumsal tepkilere dönüşmesinin nedenleri başka olsa gerek…
…
Belki de “yabancılaşma” dedikleridir…