Türkiye’de dönüm noktası - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazartesi, Mayıs 13, 2024
ManşetTürkiye

Türkiye’de dönüm noktası

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Prof. Dr. Yasin Aktay, partisinin bugün yapılacak olan kurultayı öncesinde yeni sistemi Havadis’e değerlendirdi

TÜRKİYE YENİ BİR DÖNEME GİRECEK: Aktay: Bugünkü kongrede,Cumhurbaşkanımız kendi kurmuş olduğu partinin başına geçmesi gerçekleşecek. Bundan sonra ülkemiz yeni bir döneme girmiş olacak


“YENİ SİSTEM DEMOKRATİKTİR” Aktay: Anayasa değişikliği ile birlikte yeni bir sistem hayatımıza girdi. İlk başlarda alışkanlıklar biraz farklı olduğu için insanlar yeni sistemi biraz yadırgayabilirler.Ama budemokratik bir sistemdir

RORLAMAYLA OLMAZ: Aktay: Demokratik sistemde kimse tarafsız olmak zorunda bırakılmamalı. Herkes kendi  görüşünün, kendi siyasi programının, kendi anlayışının sahibi olabilmeli, arkasında durabilmeli. Cumhurbaşkanı iken de bunu yapabilmeli

Havadis Özel

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Prof. Dr. Yasin Aktay, Türkiye’de yeni bir dönemin başlamakta olduğunu söyledi. Aktay bu yeni dönemin yadırganmamasını istedi ve yeni dönemin demokratik bir dönem olacağının altını çizdi.

Prof. Dr. Aktay, Türkiye’de tarafsız Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde Cumhurbaşkanlarının tarafsız davranmadığına işaret etti. Yasin Aktay, “Tarafsız Cumhurbaşkanı figürüne yüklenen hiç bir fonksiyon da işlemedi. Tarafsızlık fonksiyonu işlemedi. Türkiye’de şu ana kadar Cumhurbaşkanlığı yapmış olan hiç kimse tarafsızlık sergilemedi. Ne partisine ne de diğer partilere karşı” dedi.

Yasin Aktay Ankara’da bugün gerçekleştirilecek AK Parti Kongresi öncesinde Havadis’in sorularını yanıtladı.

Soru: AK Parti’de bugün gerçekleşecek kongre ile birlikte ne olacak?

Yasin Aktay: Anayasa değişikliğinden sonra partili Cumhurbaşkanlığı uygulamasına geçildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın AK Parti ile olan ilişkisi yeniden ihya edildi. Şimdi de Sayın Cumhurbaşkanımınızın kendi kurmuş olduğu partinin başına geçmesi gerçekleşecek. Bundan sonra ülkemiz yeni bir döneme girmiş olacak. Anayasa değişikliği ile birlikte yeni bir sistem hayatımıza girdi. İlk başlarda alışkanlıklar biraz farklı olduğu için insanlar yeni sistemi biraz yadırgayabilirler. Ama unutmamak gerekiyor ki bu da yeni bir sistemdir ve demokratik bir sistemdir.

Soru: Cumhurbaşkanları eski sisteme gör tarafsız olmak zorunda idi. Şimdi bu durum değişiyor diye endişeler dile getiriliyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Yasin Aktay: Yeni dönemde tarafsız Cumhurbaşkanı kavramı şu andaki Başbakan’ın tarafsız duruşu ile benzeyecek bir kavram olacak. Sistemin aslında daha önceki sistemde olan Cumhurbaşkanının tarafsızlığına ihtiyacı yok. Demokratik sistemde kimse tarafsız olmak zorunda bırakılmamalı. Herkes kendi  görüşünün, kendi siyasi programının kendi anlayışının sahibi olabilmeli, arkasında durabilmeli. Cumhurbaşkanı iken de arkasıda durabilmeli. Bu tabii ki Cumhurbaşkanı’nı herkese eşit mesafede olma, eşit hizmet etme noktasından, eşit hizmet etme hak ve hukuk sorumluluğunda olma konumundan uzaklaştıracağı anlamına gelmiyor. Nitekim şu anda eski sistemde Başbakan da bir partiden seçiliyordu ama herkese hizmet ediyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tamamının Başbakanı oluyordu. Başbakanlar halkın yüzde yüzü tarafından seçilmez, halkın yüzde yüzü onu onaylamamıştır ama iş başına geldiği zaman hizmet etme sorumluluğu halkın yüzde yüzünü kapsamaktadır. Ayni  şekilde Sayın Cumhurbaşkanı da bir siyasi görüşü, programı öne sürerek, bir takım vaatlerde bulunarak, siyasi bir program ortaya koyarak halktan oy talep eder ve bunu talep ederken de rakip siyasi görüş ve programlarla rekabet eder. Tartışır, rekabet eder ve işin neticesinde kazanır. Kazanınca da kendi siyasi programını uygular. Rekabet ettiği diğer siyasi partilerle ortak bir siyasi program da ortaya koymaz. Kendi programını uygular. Çünkü kendi programı halkın büyük bir çoğunluğu tarafından onay almış demektir. Bu karşılaştırma yapıldığında anlaşılması zor bir durum değil. Ama alışkanlık olarak Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı ilk dönemler hariç Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olduğu söylenen bir sistem uygulandı. İlk başlarda Cumhurbaşkanı yine tarafsız değildi. Ama orada başka parti de yoktu. CHP Türkiye’deki tek parti olduğu için onunla rekabet edecek başka da bir parti yoktu. Bu nedenle Cumhurbaşkanı CHP’nin de başı idi. Ve partili idi.  Partiler çoğalmaya başladıktan sonra partisiz bir Cumhurbaşkanı ve partiler üstü bir Cumhurbaşkanı modeli uygulanmaya başlandı. Sanki Cumhurbaşkanı bu ülkede hiç yaşamamış, gökten inmiş, dünya ve toplumla hiçbir alakası olmayan bir figür ortaya konuldu. Aslında bu figür sahte bir figürdür. Böyle bir figür yok. Dünyada böyle bir figür yok. Çok partili siyasi yaşama geçildikten sonra, 1960 ihtilalinden sonra böyle bir figür dayatılmış oldu. Bu figüre yüklenen hiç bir fonksiyon da işlemedi. Tarafsızlık fonksiyonu işlemedi. Türkiye’de şu ana kadar Cumhurbaşkanlığı yapmış olan hiç kimse tarafsızlık sergilemedi. Ne partisine, ne de diğer partilere karşı. Muhalefetin en ideal olarak gösterdiği Cumhurbaşkanı figürü Ahmet Necdet Sezer idi. Ahmet Necdet Sezer’in Türkiye toplumunda en marjinal bir televizyon kanalının izleyicisi olmaktan gurur duyduğunu ifade etmesi ve yaptığı bütün uygulamaların CHP politikalarına uygun olması bir gerçek idi. Yaptıkları CHP tarafından desteklendi. Aslında toplumun yetki verdiği hükümet başka bir telden çalarken, TBMM tarafından bir uzlaşma ile ortaya çıkmış olan bu figür tamamen TBMM’nin azınlık partisinin zihniyetini taşıyordu. 21 Mayıs’ta Sayın Cumhurbaşkanı partisinin başına geçmiş olacak.

Soru: Bu değişiklikle birlikte kabine de mi değişecek?

Yasin Aktay: Bunu artık göreceğiz. Bu konu Sayın Başkan’ın inisiyatifinde olacak. Bu konular değerlendirilir. Kabine değişikliği her zaman olabilir. Pazar günü itibarı ile Parti içinde nasıl değişiklikler olacağını da görmeye başlayacağız…

Soru: ABD’de gerçekleşen Erdoğan-Trump görüşmesini nasıl değerlendirdiniz?

Yasin Aktay: Trump’ın seçilmesinden sonra Sayın Erdoğan ile Sayın Trump arasında ilk defa yüz yüze sıcak bir temas oldu. Bu görüşme Sayın Trump’ın daveti ile gerçekleşmiş oldu. Birikmiş epeyi konular vardı. Bilhassa Obama döneminde ilişkiler istendiği gibi değildi. Karşılıklı anlayış zemini bir tahribat almış bulunuyordu. İki nedenden dolayı bir tanesi, ABD’nin Suriye’de uygulamakta olduğu politika ne yazık ki adalet ve vicdana ve oradaki uluslararası kabullere uygun değildi. Uluslararası kabullerde bir terör örgütü ile savaşmak için başka bir terör örgütünü kullanmak, onu kışkırtmak yoktur. Hele Türkiye’nin kırk yıldır kavga verdiği, kırk yıldır uğraştığı, hele de Türkiye’nin elli bin insanın hayatına mal olmuş bir terör örgütüne destek vermek ABD’nin büyüklüğüne yakışmıyor. Şanına yakışmıyor. Kendi müttefiki olan, NATO’da kendisi ile müttefik olan ve birçok stratejik ortaklıklar yaptığı Türkiye’ye Amerikanın böyle bir yanlış yapıyor olduğu apaçık ortada. Türkiye bu yanlışı her zeminde ifade etmeye çalıştı. Bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütü eli ile mücadele edilemez gerçeğini defalarca ifade etti. Ancak Obama döneminde Amerikan yetkilileri bu durumu onarmaya yanaşmadılar. Bu arada FETÖ’ye verilen destek de ortada.  Hala FETÖ’ye açıktan destek veriliyor. FETÖ’nün okulları destekleniyor. Onun Amerika’daki okullarına yapılan Amerikan finansmanı neredeyse yıllık 1 milyar doları bulma noktasına gelmiş. Bu da aslında bir açıdan bakıldığı zaman terörün finansmanından farklı bir durum ortaya çıkarmıyor. Daha da önemlisi Türkiye’ye karşı darbe girişiminde bulunmuş ve 250 insanın hayatına mal olmuş, bu arada Türkiye’de birçok yolsuzluğun arkasında yer almış gizli, mafyatik bir örgütün şimdiye kadar Türkiye’ye karşı yapmış olduğu bütün hareketlerin ele başısı da Amerika’da… Onun bütün elemanları da öyle. Bunlar orada güçlü bir destek buluyorlar. Bunların bir şekilde Türkiye’ye iade edilmesi gerekiyor. Ancak bu konuda Obama döneminde en ufak bir mesafe dahi kat edilemedi. Şimdi yeni bir sayfa açılmasını ve bu yeni sayfa içerisinde Türkiye’nin taleplerinin, duyarlılık ve hassasiyetlerinin görülmesi bekliyoruz. Bu ziyaret en azından karşılıklı bu tür duyarlılıkların ifade edilmesi için olumlu bir fırsat ve yeni bir başlangıç oluşturdu. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler derin ilişkilerdir ve öyle bir çırpıda bir kenara konulabilecek ilişkiler değildir. Türkiye haklı olarak bu aşamada yapılanlar nedeni ile ABD’yi eleştirmektedir ve eleştirmeye de devam edecektir, ta ki ABD Türkiye ile stratejik ortaklık içerisinde olmasının gerektirdiği hukuka riayet edinceye kadar.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar