En büyük reform tabuları yıkmaktır, gerisi fasa fiso... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Mayıs 8, 2024
Köşe Yazarları

En büyük reform tabuları yıkmaktır, gerisi fasa fiso…

Defalarca yazdık. Artık bu ekonomi, daha doğrusu devlet bütçesi, sektörlere korumacılık uygulayacak güçte değil…
Öyle eskiden olduğu gibi Türkiye’den oluk oluk para da akmıyor. 
Teşvik destek, teşvik, destek, teşvik destek…
Aklınıza hangi alanda üretim gelirse gelsin.
Turizmde teşvikler…Yolcu sayısına bakarak, yatak sayısına bakarak, yatırıma bakarak. Vergi muafiyetleri, indirimler…
Tarım derseniz daha büyük bir kalem. Narenciye, süt, tahıl, patates, hayvancı…
Gelir desteğiyle, mazot desteğiyle üretim nereye kadar..? İşte tıkandı, ürün bedelleri bile ödenemiyor.
Borç, yüz milyonun üstünde…
Tarımın, Gayri Safi Milli Hasıla içerisindeki payı, yüzde 6 civarında olmasına karşın, tarıma ayrılan bütçe, GSMH'nın yüzde 1,5’i… Çalışan nüfusun sadece yüzde 4’ü tarım sektöründe. Üstelik de büyük bir kısmı ikinci iş. Öngörülen büyüme rakamları aşılıyor, doğal olarak satılamıyor. Çünkü planlama yok. Ne ihtiyaç belli, ne teşvik sınırlaması var…
Bakan Sennaroğlu, bu yılın başlarında, ülkedeki mevcut tarım politikalarının günün şartları ve Türkiye ile AB uygulamalarına göre revize edilmesi gerektiğini, tarım sektörünün mevcut politika ve bütçe olanaklarıyla sürdürülebilir olmadığını ve sorunların aşılması için 65 milyon TL’lik ek kaynak yaratılması gerektiğini söylemişti…
O hükümet gitti, yerine “reform” hükümeti geldi. Ama devletin olmayan kaynaklarının rasyonel bir şekilde kullanımını sağlayacak reformlardan ses yok. Bakan aynı Bakan, ne yapılması gerektiğini de söylüyor zaten. Yani biliyor. Ama hangi hükümet gelirse gelsin, o değişikliği yapacak cesareti gösteremiyor…
Devletin hala ürün satın alması da zaten başlıbaşına bir garabet…
Serbest piyasadan bahsedilirken, devlet patates, narenciye, süt alıyor ve satıyor.
Dünyada ortadan kalmış, katı bir devletçi sistem, bu coğrafyada olan gücüyle yaşamaya çalışıyor…
Tarımın temel sorunu, kişisel gayretler, ürün kalitesini arttırma, rekabet yerine, sadece fiyat destekleri ile sürdürülmeye çalışılması. Onun için de yüz milyonlarca kaynak aktarsanız da, bir adım ileri gitmiyor. Bunu tüm uzmanlar söylüyor…
Kırk yıldır alıştık ya, her şeyimiz, dostlar alış verişte görsün misali. Hala öyle…
Bütçe bu desteklerle, sübvansiyonlarla öyle bir açılmış ki, neredeyse maaşlar ödenemiyor…
Ya kamunun durumu, o da fecaat… Batan KİT’lerin çalışanlarına 2011 öncesi maaşlar verilince, bütçe aşılmış.
Olumlu veya olumsuz çıkarılan bir yasa var… Bütçe ona göre hazırlanmış… Bu ek ödenekler o bütçede yok. Yasa orada durduğu halde, o yasada olmayan ödemeler yapılıyor ve dahası da yapılmak isteniyor. Varsa gücünüz, Yasa’yı değiştirirsiniz. Yoksa, Yasa’ya uyacaksınız. Aksi, tek kelimeyle popülizmdir. Halkın çoğunluğunun menfaatlerine dokunmaktır.
Kamu kaynağını tüketen başka bir kalem ek mesailer. Memur fazlasına rağmen ek mesailer…
Elini masaya vuracak biri gelmedikçe, belimizi doğrultmayı beklemek hayal olur.
“Yok” un ne demek olduğunu farketmek zorundayız.
Vatandaş, enflasyonla bir yılda yüzde elli fakirleşmişken, eldeki imkanları rasyonel kullanmak hükümetin görevidir…
Bizim boyumuz da belli, yorganın boyu da belli. Böyle gelmişse de, böyle gitmeyeceği açık.
Bugün yaşananların suçlusu bu hükümet olmayabilir. Ancak sonuç ortada. Ya çoktan başlayan bu çöküş ivme kazanacak, ya da dibe vurduğumuzu görecek, ekonomik akla döneceğiz….
Kırk yılın tabularını yıkma vakti geldi de geçiyor bile…
Reform budur… Yoksa gerisi fasa fiso…
Kapısında birilerinin eylem yapmasından korkan hükümetler, bir süre sonra bütün kesimlerin eylemleriyle karşılaşırlar. Bunun kaçarı yoktur…

YERİN KULAĞI VAR
KİM BU AKURA:
Türkiye Adalet Bakanlığı'nda bir ihale yolsuzluğu ortaya çıkmış. Aralarında memurların da bulunduğu 12 şüpheli hakkında, "suç örgütü kurmak, nitelikli dolandırıcılık" suçundan dava açılmış. İçlerinden bir tanesi var ki, hayli ilginç. Adı Raşit Seyfettin Akura… Kendini, KKTC Başbakan Danışmanı olarak tanıtırmış. İçişleri Bakanlığı vatandaşlık durumuna bir baksa iyi olacak.  Malum, her dönem bu işbitirici tipler ortada dolanır…


YİNE KIB-TEK:
Kurumu babalarının çiftliğine dönüştüren, eleştirmeye kalktın mı da, kora halinde veyansın edenlerin, özelleştirmeye niye alerjileri olduğu artık belli oldu. Zam yapılmazsa batacağını iddia ettikleri kurum çalışanları, ısrarla çıkıp da aldıkları maaş ve diğer hakları açıklamaktan çekiniyorlar. Ben en az üç-beş kez yazdım. Dün Kıbrıs Postası belgeleriyle aldıkları maaş ve diğer hakları yazdı. Yarın bunlara cevap vermek yerine, “Birlik, Mücadele, dayanışma…İş, Emek, Özgürlük” sloganlarının arkasına sığınırlarsa hiç şaşmayacağım. Asgari ücretli bir işçinin, ayda brüt 1730 lira aldığı ülkemizde, onlar neredeyse bu rakamı, sadece “aile ve elektrik yardımı” adı altında alıyorlar. Onların yerinde olsanız, kurumun özelleştirilmesini ister misiniz..? Ne elektirikmiş be bu, dokunanı tepiyor… 

GÖREVİ KAYNAK BULMAK:
Maliye Bakanı Hasan Başoğlu, istifanın eşiğine gelmiş. Olmayan paraların ödenmesi için büyük baskı gören Bakan Başoğlu, görevden affını isteyecek duruma gelmiş. Başoğlu’nun hatası, bu ülkede Maliye Bakanlığı koltuğunda oturuyorsa, tek işinin olmayan parayı bulmak olduğunu bilmiyor olmasıdır. Herkes isteyecek, hazine tamtakır olacak ama, siz allem edip, kallem edip bu kaynakları yaratacaksınız. Yıllardır sistem bunun üzerine kurulmuş… 

TALAT NE DİYOR:
Zeren Mungan, şimdiki Maliye Bakanı’nın durumuna bakıp, haline şükrediyordur sanırım. Olmayan parayı dağıtmak için bastıran bir mentaliteye direnmek zor olsa gerek. Ekonomik aklın yerini siyaset ve daha da kötüsü popülizm alınca, yapacak bir şey yok. Eğer iddialar doğruysa, Sayın Talat’ın bunu çıkıp hepimize anlatmasını beklerim…

ZAMLAR KAPIDA:
Hükümet belli ki maddi olarak oldukça sıkışmış durumda. Bütçede para kalmadı, milyonlarca liralık ödemeler bekliyor. Önümüzdeki aylarda sıkıntı daha da artabilir. Hükümet de bu sıkışıklıkta düşünmüş taşınmış ve taze kaynak yaratmanın çaresini, akaryakıt fiyatlarına zam yapmakta bulmuş. Bu gidişle, yeni yılla birlikte harçlarda da yeni zamların yapılması kaçınılmaz olacak… 

KAMU REFORMU DEDİKLERİ:
Yıllardır iktidara gelenlerin en çok verdiği vaatlerden birisi de Kamu Reformu oldu. İyi de siz, kamuda işini savsaklayan, asli görevi yerine başka işlerle uğraşanlarla ilgili hiçbirşey yapmazsanız, dağınıklık aynen devam edecekse, yaptığınız reformun ne anlamı olacak ki..?

ZİRVEDEKİLER
Arslan Bıçaklı: “ Bizde halk, devleti için vardır. Devlet bizim ülkemizde, halkına hiçbir katkıda bulunmaz. 50 vekil, 10 bakan, 80 tane müşteşar, 72 tane müdür ve belediye başkanlarının olduğu ülkede, yol yok, hastahane yok…”.

DİPTEKİLER
Başpiskoposu II. Hrisostomos: “Türkiye yetkililerinin de Kıbrıslı Türklerin de birçok kez Kıbrıs’ta var olan gerçeklerden söz ettiklerini işittik. Gerçekler evlerdir, mülklerdir ve atalarımızın mezarlarıdır. Kendilerine ait olduğunu söylüyorlar. Vermemiz mümkün değil diyorlar. Halkımızın istediği böyle bir çözüm mü? İnanmıyorum…”.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar