Yeni FED Başkanı ve kırılgan ülkeler ekonomisi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazar, Mayıs 12, 2024
Köşe Yazarları

Yeni FED Başkanı ve kırılgan ülkeler ekonomisi

 

Şubat 2014 başında, ABD Merkez Bankası (FED) Başkanlığı’nı, Ben Bernanke’den devralan kadın başkan Janet Yellen, ABD Temsilciler Meclisi’nde yaptığı ilk değerlendirme toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. ABD Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemde izleyeceği politikalar hakkında bilgiler verdi.


FED’in yeni başkanı, işsizlik oranında düşüş olmasına rağmen, işgücü piyasasında henüz istenen yeterli toparlanmanın gerçekleşmediğini vurguladı. Ancak ekonomide genel anlamda iyileşme olmasından dolayı FED’in tahvil alımlarını kademeli olarak azaltmaya devam edebileceğini söyledi. Böylece eski başkanın politikalarını sürdüreceği mesajını da vermiş oldu.

ABD ekonomisindeki toparlanmadan ötürü, FED, son 2 ayda, aylık 85 milyar USD tutarındaki tahvil alımlarını kademeli olarak 20 milyar USD azaltarak, 65 milyar USD seviyesine getirmişti.

ABD’de varlık alımlarının ölçülü bir şekilde azaltılmaya devam etmesi, gelişmekte olan ülke piyasaları için pek de olumlu bir durum değildir. Yani ABD ekonomisindeki veriler iyileştikçe, varlık alımlarının azaltılması daha hızlı olacaktır. Bu da gelişmekte olan ülkeler üzerindeki baskıyı artıracaktır. Ancak, bu süreç içinde ekonomik verilerin kötüye gitmesi durumunda ise varlık alımlarında bir azaltma görülmeyebilecektir.

 

FED, ABD piyasasından tahvil alımı yaparak piyasaya para pompalamakta ve oluşan bu likidite fazlalığı da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeki tahvil, faiz, borsa ve döviz piyasalarına yatırım olarak girmektedir. Bu durum da, ilgili ülkelerde döviz bolluğu yaratarak, döviz kurlarının artmasını engelleyebilmektedir.

ABD Merkez Bankası, geçtiğimiz gün, gelişmekte olan ülke piyasalarında yaşanan dalgalanmalarla ilgili yaptığı başka bir açıklamada ise, Türkiye, Brezilya ve Hindistan gibi ülkelerin kendi uyguladıkları politikalar yüzünden kırılgan ülke durumuna düştüklerini belirtti. Ayrıca FED uzmanları ekonomik kırılganlığı ölçen bir endeks oluşturarak gelişmekte olan 15 ülkeye uyguladılar. Yapılan değerlendirmede en kırılgan ülke Türkiye çıktı. Türkiye’yi Brezilya ve Hindistan izliyor. Bu endeks, ülkelerin cari denge ve döviz rezervlerinin Milli Gelire oranı gibi altı tane faktörü (faiz, kur, enflasyon v.b )dikkate alıyor.

En kırılgan ülkelerin ulusal paraları, en yüksek değer kayıplarını yaşıyor ve kamu borçlanmalarında çok yüksek faiz ödüyorlar. Bu da bize gösteriyor ki, gelişmekte olan ülke ekonomileri ekonomik kriz ve şoklara karşı ayakta kalmak istiyorlarsa cari açıklarını ve kamu borçlarını azaltmaları ve döviz rezervlerini artırmaları gerekmektedir. Bunun için de başta üretimin, ihracatın artması, ithalatın dizginlenmesi ve ülkenin hizmet gelirlerinin büyümesi gerekmektedir. Ekonomide ve ülke yönetiminde istikrarla birlikte, ülkeye hem doğrudan yatırım, hem de portföy yatırımlarının gelmesi ivme kazanacaktır. Yabancı sermaye girişleri de döviz kurlarını dengede tutacaktır.

Yabancı yatırımcılar, kırılgan ülkelerin, ekonomideki hassas ve kırılgan noktalarını azaltmak için ne tür tedbirler aldıklarını yakından takip etmekte ve buna göre pozisyon almaktadırlar.

Bu bağlamda, Türkiye’de son dönemde yaşanan döviz dalgalanmaları karşısında, Merkez Bankası’nın döviz piyasalarına, döviz satarak müdahale etmek istemesini ayrıca faizleri önemli oranda yükseltmesini yakından takip etmişlerdir.

Özellikle, son faiz artırımı kararlarından sonra, dövizin ateşi düşmüştür. Döviz kurları gerileme trendine girmiştir. Mart sonundaki yerel seçimlere kadar kurların dengede gitmesi beklenmektedir. Faiz artışı, kurları dizginlerken diğer taraftan da kredi maliyetlerini artıracak, enflasyonda artışlar görülebilecektir. Kurlardaki yaklaşık %30’lardaki artış enflasyonda da zaten bir yükseliş getirmişti.

Döviz kurlarının ve faiz oranlarının artmasının yükünü arka arkaya yaşayan ülkelerde, yatırımlar ve istihdam yavaşlar, işsizlik artar. Hane halklarının geliri düşer. Devlet ve özel sektörün kredi maliyetleri artar. Faizlerin artması ile Devlet, özel sektör ve vatandaşların borç miktarları artar ve borçların ödenmesinde zorluklar ve ertelemeler ivme kazanır. Tüm bunlar da, ekonomide büyümeyi azaltır, durgunluğa sebep olur.

2014 yılının ilk çeyreğinin sonuna kadar, piyasalarda ve ekonomide aşağıya veya yukarıya doğru aşırı dalgalanma beklenmiyor. Piyasalarda az oynaklı, dengeli bir seyir bekleniyor. Ekonomide, gerilemenin ve sıkışıklığın artmaması için, alınan ve alınacak tedbirlere odaklanmamız, şu anda en önemli konumuzdur.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar