Size ‘Bedenini Kullanma Kılavuzu’ Vermişler Miydi Doğarken? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Poli

Size ‘Bedenini Kullanma Kılavuzu’ Vermişler Miydi Doğarken?

pınar
Pınar Çavlan
Pınar Çavlan

Sıklıkla ağrılar yaşayan birçok insandan duyduğum ve muhtemelen sizin de duymuş olduğunuz cümle; “Yaşlanıyoruk artık galiba!” . Hatta daha da kabullenmiş hali var bunun, direkt “Yaşlandık!”. Halbuki, ‘yaşlandınız artık, ondandır’ dese biri çoğu bunu kabul etmez; bu cümle yüzünden kavga bile çıkabilir!

Özellikle diz, kalça gibi bazı eklemlerdeki problemler, aşırı kullanıma bağlı rahatsızlıklar, bel-boyun sıkıntılarında zaman zaman görülen ağrıların yaşın ilerlemesi ile bağlantısı olduğu bir gerçek. Hatta, kireçlenme, bel problemleri ve benzeri bazı ağrılı durumları yaratan etkenleri hastalarıma anlatırken,  bunların aslında cildimizin kırışması kadar doğal olduğunu ve yaşlanma sürecinin bir parçası olduğunu anlatıyorum hep. Nedense kimse bu “yaşlanma süreci” kelimelerinden hoşlanmıyor! Ancak şöyle bir gerçek var ki, eğer her gün ağrılarınız oluyorsa, ve bu 6 ay veya daha uzun bir süredir böyleyse bunun tek nedeni “yaşlanma” olamaz! Kronik ağrı yaşlanmanın normal bir parçası değil çünkü! 40’lı yaşlarda olduğunuz için ya da 50 yaşından büyük olduğunuz için her gün acı çekmemelisiniz sanki…


Aslında, yaş ile ağrının bağlantısını belki şöyle anlatmak en güzeli olacak: Öncelikle vücudumuzu kullanma şeklimiz yıpranma hızını etkiliyor. Zaten yıllar içinde yıpranma olması da sıra dışı bir durum değil… Buna ilaveten, kaslarımızın kapasitesi gün geçtikçe (sık sık bunu dile getirmek istemezdim ama yaş ilerledikçe) azalmaya meyilli… Ve tabi ki daha birçok fiziksel etkenle bunların birleşmesi ağrıları tetikleyebiliyor. Ayrıca, hep vurguladığımız bir gerçek, ağrı ve hastalıkların tek bir nedene bağlı olmadığı gibi, fiziksel faktörlerin yanı sıra, zihinsel etkenler, stres ve bilinçaltı birikimlerimizden de etkileniyor oluşunu göz ardı etmemek gerek. İşte tüm bunların yüzünden; düzenli egzersiz, gerek vücudumuzu doğru kullanarak var olan kassal kapasiteyi korumamız ve ağrısız, kaliteli bir yaşam elde etmemiz için; gerekse mental rahatlamayı sağlayarak stresimizi azaltmamız için önemli…

Sıklıkla farkına vardığımız, ya da belki de varamadığımız bir kısır döngü var: Yaşamsal sıkıntılarımızın sağlığımızı olumsuz etkilemesi, bu etkilenmenin fiziksel etkenlerle birleşerek bedenimizin herhangi bir yerinde başlattığı ağrı, ağrının kendisinin bu kez sorun olması ve bu sıkıntının bize getirdiği fiziksel ve mental yük, bu yükün ağrıları daha da artırması, artan/geçmeyen ağrılar nedeniyle moralimizin daha da bozulması………. Kısacası, benim yazarken, sizin de okurken bile yorulduğunuz bu sonu olmayan cümlenin hayatımıza gelip yerleşmesinden bahsediyorum! Ağrılarınızın moralinizi bozmasına izin vermeyin!

Kronik ağrıların getirdiği bir diğer kısır döngü ise hareketsizlik-ağrı döngüsüdür. Yorgunluğa ya da aşırı kullanıma bağlı olarak bazı ağrılar tetikleniyor. Bu ağrıları yaş ve hareketle ilişkilendirmek ise durumu daha da güçleştirebiliyor. Evet, yaşımız ilerledikçe bir takım yıpranmalar ve fiziksel kapasitede düşüş olabileceğini belirttik; ancak bu günlük hayatınızda mevcut fiziksel aktivitenizde kısıtlamalar yaratmamalı. Dinlenme aralıklarını artırabilir, iş yükünüzü hafifletebilirsiniz belki… Ancak severek yaptığınız bazı aktiviteleri tamamen hayatınızdan çıkarmanız gerekmiyor. Çünkü ağrı var diye hareketlerinizi kısıtlarsanız, hareketsizlikten artan ağrılarınız, artan ağrılardan dolayı daha da hareketsizleşen bir yaşamınız, ve daha da kronikleşen ağrılarınız olabiliyor. Ve yorucu bir cümle daha oldu… Tabi ki ağrılı dönemde iyileşmek adına geçici dinlenmelerden, ya da aşırı yorulduğunuz bir aktiviteyi biraz azaltmanızdan bahsetmiyorum. Dozunda ve kontrollü olduğunuz sürece kendinizi yasaklarla pasifleştirmemeniz daha güzel değil mi?

Kimileri ağrılarını hayatı boyunca aktif olmasına bağlarken, kimileri de ağrılarının az oluşunu veya dinç ve sağlıklı vücutlarını aktif yaşamlarına borçlu olduklarını söylüyor. Peki siz hangi gruptansınız? Aktif bir yaşam, siz bedeninizi hor kullanmadığınız sürece sağlığınıza pozitif getirileri olan bir şeydir. Yaşınız, her ne kadar etkenler arasında yer alıyor olsa da, kronik ağrılarınızın sadece yaşınızdan kaynaklanmadığına emin olabilirsiniz. Unutmayın, ağrısız bir yaşam söz konusu değildir; illa ki başınız ağrır bir gün, ya da beliniz zorlanabilir, dizleriniz vücudunuzu yıllardır taşımaktan aşınmış ve yorulmuş da olabilir… Doğarken, ya da erken yaşlarda bedenimizin kullanma kılavuzu verilmedi belki elimize (anneme de vermemişler benimkini); ancak verilseydi de ağrı olana kadar dikkate alır mıydık şüpheliyim! Büyük ihtimalle sağlık sorunu baş gösterinceye hatta bazen bıçak kemiğe dayanıncaya kadar direnecek, kılavuzu kullanmayacaktık. Ağrı, bizi uyaran ve ilgili bölgedeki soruna dair gerekli önlemleri almamızı sağlayan bir alarm sistemidir. Ağrınızı tetikleyen etkenlerin ve bedeninizin farkına vardığınızda, ağrılarla başa çıkmak mümkün olabiliyor. Yeter ki doğru yönlendirme ile, bedeninizi kullanım kılavuzunuzu alın elinize. Bunu, basma kalıp kurallarla, doğru-yanlış, iyi-kötü yargılarınızla değil; bedeninizi dinleyerek ve gerekirse profesyonel yardım alarak yapın (ki zaten benim bakış açıma göre, o kullanım kılavuzu kişiye özel olmalı…). Yaşamınızı ve bedeninizi kullanım şeklinizi yeniden düzenlemeyi seçin, şimdi!

Mutlu, sağlıklı ve enerji dolu bir hafta sonu diliyorum!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar