KKTC’ye çok mu inandık ki? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

KKTC’ye çok mu inandık ki?

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Dışımızdaki dünya ile ne kadar ilgileniyoruz? Yada çoktan beridir ne zaman felsefesini yapacak olsak, “dijital çağdan dolayı dünya küçüldü” dediğimize nazire, o “küçülen dünyada” oluşan sıkışlıklarla sıkıştırmalardan ne kadar etkilendiğimizi düşünebiliyor muyuz?

Sanmıyorum! Ki içinde bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyasına bile bigâneyiz! Siyasi olaylara bakışımız bin bir gece masalları gibi  sürüp giden çözüm müzakerelerinden öteye geçemiyor!


Sosyoekonomik sorunlara yönelik uğraşlarımız da 45 yıldır “çalarak kakalayarak” hâlâ bitiremediğimiz ranta dayalı hikâyeler  anlatımlarını aşamıyor!     Kaldı ki artık kendi siyasi sorunumuza da bakamıyoruz ki 25 Kasımda gerçekleşecek dedikleri 3’lü müzakereler daha başlamadan “başarısızlığa” mahkûm edildi!

KKTC’nin kuruluş yıldönümü kutlamalarında Rum tarafında “bayrağımızın” Elam’cı gençler tarafından yakılması olayı neredeyse Rum’a savaş ilanı nedeni olacak!  olacak. Çünkü çok gücümüze gitti! Çünkü o bayrak namusumuz şerefimizmiş!

O zaman soralım: Sn. Akıncı 25 Kasım’da Berlin’de Anastasiadis’le oturacağı masada öncelikle bu yakılan “namus ve şerefimizi” mi kurtaracak?

Yoksa 3’lüsünden sonra 5’li görüşmelerin de gerçekleştirilmesine geçileceği umudunda olası “federal sistemin” elbette kapsamında “olamayacak” KKTC’e dolayısıyla “bayrağına” nazire; kurulacak olan “Türk-Rum Birleşik Kıbrıs’a”  yeni bir “ad” yanı sıra yeni “sisteme” uygun yeni bir “Kıbrıs bayrağı” mı saptanacak?

OYSA ne diyor TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu? “KKTC bayrağı ilelebet dalgalanacak..”

O zaman müzakerelere ne gerek var?  Dalgalandırın bayrağı, tanıtın KKTC’i.. Rum görsün bakalım dünya kaç bucaktır?

…(BEN Denktaş ekolündenim. Devlete inanırım.. Dolayısıyle KKTC de inanırım.)

Fakat daha dün, bu topluma,  bugün ortalarda dolaşan  planların, yanında zemzem suyu ile yıkanmış kaldıkları Annan planına evet dedirtildiydi! Ki şimdilerde de Doğu Akdeniz’deki Doğal gaz uğruna müzakere masalarında KKTC’i yaşatmak için değil; harcanacak meta gibi kullanılması için çözüm pazarlığına sürüldüğüne inanıyorum.

Aksi olsaydı Masaya KKTC’i ılga edip bir  başka çözümü ikame etmek için oturmaz, “Yaşasın KKTC” diyerek üzerine pazarlık yapardık..

*****

HASAN YİĞİTTÜRK (BERBER HASAN)

Yaşını başını almış “eskiler”  Mağusa Namık Kemal Meydanını iyi bilirler. Ki bu “meydan” adını aldığı Vatan Şairi Namık Kemal’den beridir Mağusalıların sevdalarında yaşayan  “özgürlük ve egemenlik abidesidir..”

(Ne var ki kendini çok becerikli ve akıllı zanneden yerel yöneticilerle bürokrasinin katliamlarına maruz kalırken, artık bu meydanın  da ne “özelliği” kaldı  ne  “tarihi.)”

OYSA Akkule’deki Mağusa kapısından girip, aslında daracık bir yol olmasına karşın adına “İstiklal” caddesi” denilen yolu yürüyüp “Meydana” açılan eski Türk Ocağı binasına vardınız mı Necdet Dökmecioğlu’nun dükkânına ulaşır, oradan meydanı geçip Liman yoluna devam ederken  de Rahmetlik Necip Tözün’ün berber dükkânını görürdünüz.

İşte Hasan Yiğittürk yani herkeslerin “berber Hasan”ı önceleri o dükkânda çalışırdı. Daha sonra şimdilerde yine Bandabuliya’nın köşesinde kapısı Meydana bakan kendi küçük dükkânına geçtiydi. Yıllar sonra da yeniden restore edilen Bandabuliya içindeki “bugünkü” dükkâna taşındıydı..

YERİ geldi hatırlatayım. Kimler gelip geçmediydi ki eskiden “Çarşı Meydanı,” sonraları Namık Kemal Meydanı dediğimiz o Meydandan? Bakkalları, kasapları, zerzevatçıları, kahvehane ve kebapçılarıyla…

Bir ara meydan, kitap ve gazete sattığı dükkânıyla Necdet Dökmecioğlu, kahvehanesiyle de   Arap Salih’le anılırdı.. Bir devrede de Mehmet İspano’nun meyhanesiyle.. Sonra  ve çok uzun yıllardır da Berber Hasan’la..

Ki  dükkânı uzun yıllar politikacıların,  politikacıların kuyrukçularının   uğrak yeri olduydu.  Saç tıraş bahaneydi! Rahmetlik Taşkent’ler, Beşeşler, Eroğlu, bürokratlar, memurlar, işçiler.. Hep o küçücük berber dükkânından geçerlerdi..

Tutun ki nabız gibi siyaset de atardı o berber dükkânında, sosyal hayatların cilveleri de oynaşırdı dedikodularda..

…Uzun yıllardır sabah kahvemi (saat yedide)  Hasan’la  içerdim. Sonradan aramıza eski Türk Gücü futbolcularından Fikret (Emino) da katıldıydı.. Yarım saatlik bir yarenlik bize yeter artardı bile. Çünkü yalansız çıkarsız tertemiz sevgiler ve saygılarla örülürdü konuşmalarımız..

Namık Kemal meydanının son “ağası”  da kaydı.. Artık öyle birileri ve Hasan hiç olmayacak..

Allah’tan rahmet ailesine başsağlığı dilerim…

*****

KISACA TAKILDIĞIM: (TALİH İŞTE!)

Yıkılan Osmanlı İmparatorluğundan sonra kurulan ilk Türk Devleti  İstiklal Savaşı  sonrası “Türkiye Cumhuriyetiydi.”

60 yıl sonra dünya’daki 2. Türk Cumhuriyeti de Kuzey Kıbrıs’ta KKTC olarak  kurulacaktı. Tek farkla ama:

“Türkiye Cumhuriyeti   İstiklal savaşı gibi dünyasal bir tarihi olayla mayalanırken;  KKTC de Barış Harekâtı sonrası “ganimetle” mayalandıydı!

Ki 45 yıldır “yağmalanıyor” hâlâ bitmedi!  Talih işte!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar