At bir spor aleti değildir, bıraktırmaz, HİPOTERAPİ - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Poli

At bir spor aleti değildir, bıraktırmaz, HİPOTERAPİ

Filmlerde sıklıkla gördüğümüz at binme olayını, doğa ile iç içe harika bir duygu olarak algılamışımdır hep. Küçükken zannederdim ki, öyle ata biniyorlar ve at götürüyor… O kadar basit değil tabi ki de; ama at sizi bambaşka bir yerlere götürüyor orası bir gerçek! At binmek harika bir egzersiz ve terapi aslında.


Hipoterapi, kelime anlamıyla atla terapi demek. Atın üzerinde iken kişi at ile birlikte hareket ediyor ve bu eş zamanlı hareketin yanı sıra denge sağlamaya çalışıyor. Hipoterapi, at üzerinde egzersiz sayesinde beden kaslarını çalıştırmayı hedef alan başarılı bir tedavi türü. At üzerinde büyük kas gruplarının çalışıyor olması ve denge koordinasyonun gelişmesi söz konusu. Düşmemek için at ile birlikte hareket ediliyor ve dengenin bu şekilde sağlanması refleks mekanizmanın devreye girmesini sağlıyor. Böylece hem kuvvetli hem kuvvetsiz kaslar aktive oluyor ve terapiyi alan kişi de keyifli bir terapi geçirmiş oluyor. Özellikle çocuk hastalarda ve engelli bireylerde, tedavinin oyun gibi algılanması ve zorunluluk değil keyifli bir aktivite olarak yapılması en önemli avantajlardan biri.

At binmek, kasların gelişmesini ve güçlenmesini sağlamasının yanı sıra, dengenin ve hareketler arasındaki geçiş uyumunun – koordinasyonun geliştirilmesinde çok etkilidir. Ayrıca çevikliğin geliştirilmesi ve psikolojik olarak rahatlama sağlaması da faydaları arasında yer alıyor.

Düşünün, atları izlemek de, bir ata yaklaşıp ona dokunmak da insanı ne kadar rahatlatan, yorgunluğunu alan şeyler… Ayrıca, atların çok güçlü bir biyoenerji alanına sahip oluşu ve insana pozitif enerji aktarabilme yetenekleri de unutulmamalı. Hipoterapi medikal bir uygulama olmadığından, yan etkisi gibi bir şey söz konusu değildir. Ancak, hayvan korkusu, at kılına karşı alerji, cilt hastalıkları, akut inflamatuar bulaşıcı hastalıklar olduğu durumlarda doktorunuza danışmanızda fayda var. Sadece pozitif hisler ve duygular bırakan hipoterapi, Hollanda, İsveç ve İngiltere’de oldukça yaygın bir uygulama. Hipoterapi her derde deva değil tabi ki de; faydalanabilmek için bilinçli bir şekilde yapılması da oldukça önemli…

Hipoterapide, at ile etkileşim beden dili boyutunda geçiyor. Hastalar, kendilerine ait “comfort zone” dediğimiz güvenli alanlarında hissederken, bu alanın sınırlarını genişletiyorlar ve doğa ile uyum sağlayarak sınırların dışına çıkmaları da kolaylaşıyor. Yani kendi dünyalarından çıkıp, gerçek dünyaya uyum sağlama yetenekleri artıyor. Ruhsal boyutta da, özellikle kendine güven eksikliği ve değersizlik hissi olan bireyler için atın sırtında olmak; “Ben yukarıdayım, onlar aşağıda” hissi oluşturuyor. Kişinin kendine olan güveni artıyor; büyük, güçlü ve zarif at onu dinliyor ve komutları yerine getiriyor!

 

Atın, biniciye dakikada yaklaşık yüz titreşimsel sinyal aktarabiliyor oluşu; refleks düzeyde binicinin hemen hemen tüm kas gruplarının çalışmasını sağlıyor. Aynı zamanda bu ince motor becerilerinin gelişimini uyarıyor; kompleks hareketlerin oluşumu bu şekilde geliştirilebiliyor.

Mesela şimdi bir elinizle üçgen çizerken, diğer elinizle daire çizmeye çalışın. Nasıl? Kolay oldu mu? Hipoterapinin en önemli özelliklerinden birisi, binicinin iki el ve iki ayağının farklı farklı şekiller çizmesine benziyor oluşudur. Öte yandan en çok bilinen avantajlarından biri, atın vücut ısısı. İnsanın vücut ısısından 1,5 – 2 C° daha yüksek olan atın sıcaklığı da masaj etkisi ve iyileşmenin hızlanmasını sağlıyor.

Atın yürüyüşünün çok boyutlu salınma ritmi, gövde ve kalça bölgesine normal insan yürüyüşünün iki katı kadar etki etkiliyor. Atın gövdesinin yavaş ve ritmik hareketleri yardımıyla binicide oluşan gövde hareketleri, merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik (yani merkezi sinir sistemi), eklem hareketinin algılanması, denge hissi, dokunma, tatma ve görme duyusu da dahil olmak üzere tüm vücuda uyarılar gönderiyor. Bunun yanı sıra, omurga çevresindeki kasların gelişimini sağlamasını da uyarıyor. Atın dinamik hareketi, hastanın sinir sistemini organize ediyor ve bundan dolayı vücudun çevreye karşı nasıl uyum sağladığı konusunda algılama oluşuyor. Ayrıca, binicinin iç organların aktivitesini uyaran belirli kas refleksleri aktif hale geliyor.

Hipoterapinin en çok kullanıldığı durumlar aşağıda belirtilmiştir:

  • Çocuk hastalar
  • Denge yeteneğini kazanma çalışmalarında
  • Multipl skleroz
  • Konsantrasyon eksikliği (dikkati toplayamamak)
  • Hiperaktivite
  • Otizm
  • Omurga rahatsızlıkları, duruş bozuklukları (skolyoz)
  • Down sendromu
  • Kas iskelet sistemi hastalıkları
  • Omurilik yaralanması sonrası
  • Enfarktüs sonrası
  • Beyin kanaması sonrası
  • Beyin yorgunluğu
  • Psikolojik bozukluklar
  • İşitme ve görme bozukluklarında
  • Ameliyat sonrası tedavi amaçlı
  • Sosyalleşme amaçlı
  • Kronik prostat
  • Bazı jinekolojik hastalıklar

Yazmakla bitmeyeceğini fark ettim yazdıkça… Hissetmeniz gerekiyor. Anlatılmaz yaşanır diyebiliriz atlarla terapi veya spor için. At binmek terapi olması dışında da harika bir spor gerçekten. At bir spor aleti değil çünkü, asla bıraktırmıyor!

Uzm. Fizyoterapist ve Yaşam Koçu

PINAR ÇAVLAN

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar