YENİDEN AÇILIRKEN, DENETİM NE ALEMDE? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

YENİDEN AÇILIRKEN, DENETİM NE ALEMDE?

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Dünya Sağlık Örgütü aşılamanın artması ile vaka ve ölüm oranlarının dünya genelinde yarı yarıya azaldığını açıkladı. Aşı sayısı arttıkça, vaka sayılarında düşüş yaşanacağı belirtiliyor.

ABD, aşılanan kişilerin kapalı ortamlarda, sosyal mesafe ve maske kuralına bağlı olmadan yeniden bir araya gelebileceklerini açıkladı.


İngiltere’de, aşının başlamasından bu yana vakalarda ciddi bir düşüş tespit edildi. Londra’da bu oran yüzde 80 olarak gerçekleşti. Ölüm oranlarında da büyük düşüş var.

Çin aşısı Sinovac kullanan Brezilya’da hastalığı ağır geçirme oranı yüzde 50 düşmüş.

KKTC’ye Türkiye’den 100 bin doz, güneyden 10 bin 570 doz aşı geldi. Toplamda 110 bin 570… Yani 55 bin 285 kişiyi aşılayacak kapasite. İstatistik Dairesi açıklamasına göre nüfus 383 bin, aşılanma oranı sadece yüzde 14…

Bugün yeni bir açılım dönemine giriyoruz. 17 Ocak’tan buyana, tam 52 gündür kapalı olan cafeler restoranlar, belli kurallarla açılıyor.

Bir yılda ikinci kez kapanma yaşayan esnaf, sıfırı tüketme noktasına geldi. Esnaf Zanaatkarlar Odası kapanan iş yerlerinin sayısını 5 bin, işsiz kalanların sayısını 50 bin olarak açıkladı. Bunlar pandemi nedeniyle geçici ve zorunlu olarak kapatılan işyerleri değil. İflas edenler…

Ülke genelinde örgütlü 11 birlik, 3 oda ve 1 komite, ortak basın açıklaması yaparak, “İflas kader değildir… Bize savaştan çıkmış bir halk gibi davranan devlet istiyoruz” dediler.

Ödemekle yükümlü oldukları kira, vergi, faiz ve diğer taahhütlerin altında ezilen, çalışanları açlık sınırının altına düşen meslek örgütleri bunlar….

Kapanmak en kolayıydı. Eğer doğru yapılmış olsaydı, Ocak’ta ikinci kapanmaya gerek bile kalmayacaktı.

Ayrıcalıklı sektörlerin bulaş riskine rağmen açılması ve diğer yerlerde gerekli denetimin yapılmaması felaketin başlıca nedenidir.

Hükümetin, yakında ev karantinası başlatma düşüncesi olduğunu da biliyoruz. En tehlikelisi, en risklisi. Eğer denetimde bir boşluk olursa, bugüne kadar görmediğimiz bir felaketle karşılaşmamız hiçten bile değil.

Devlet kendi denetim özrünü gideremediği için binlerce insanını açlık, sefalet ve bir o kadar daha borç altına sokmuş, ekonomi dibe vurmuş, sosyal patlama noktasına gelmiştir.

Öncelik, denetim ve aşıya ulaşım olmalı. İş çevrelerinin finans sağlayalım, aşıyı getirelim önerisinden ses yok. Vaz mı geçildi? Hepimiz de biliyoruz ki, bu aşıları devletler, aracı kurumlar eliyle alıyorlar. Hiç olmazsa bir miktar finans sağlayıp, belki Türkiye’nin getirdiği yoldan getirtmek mümkün olabilirdi. Neden bu konuda hiçbir açıklama yok?

Hızlı testlerin geliyor olması iyi bir şey, ancak aşının yerini tutmayacağı da açık. Vaka sayıları 10’lu rakamlara düştüğüne göre, yapılması gereken, aşılamayı artırmak. İşte gördük, gelen aşılardan ikinci doz için saklanması gerekenleri bile bitirmişler. Şu anda gelen yeni aşılarla ancak ikinci doza devam ediliyor. Bu nasıl bir plansızlık, nasıl bir öngörüsüzlüktür.

Bu yeni açılma döneminde sürecin son bir yılda olduğundan daha farklı, daha doğru yönetilmesi gerektiği konusunda hepimiz hemfikiriz. Kurumlarla, sektörlerle, meslek örgütleriyle iş birliği yapılmamasının sonuçlarını en acı şekilde yaşadık. Yeniden yaşatmasınlar.

Sağlık Bakanı’na bakıyorum, daha açık, daha esnek ama temkinli davranıyor. Denetimin artık daha ciddi yapılacağını söylüyor. Umarım öyle olur. Yeni bir kapanmayı kaldıracak güç kimsede kalmadı. Bundan sonrası insanların sokağa dökülmesi demek ki, bu da başladı zaten.


YERİN KULAĞI VAR

TATAR’A YAKIŞIR:

Vay efendim neymiş, bu zor dönemde vatandaş evine ekmek götüremezken Tatar için yeni bir saray yapılıyormuş. Söz konusu saray, Sibel Siber’in Meclis Başkanlığı sırasında Lefkoşa’nın nefes alması için kamulaştırılarak şehir parkı yapılması düşünülen Kermiya bölgesindeki araziye yapılacak. Niye kızıyorlar ki, oy verirken size “yeni bir gelecek” vaat etmemiş miydi? Yeni gelecekten kastı “yeni saraydı” aslında ve sözünü tutuyor. Onun için kimse kızmasın. Vallahi az bile yapıyorlar size, hatta sarayın yapımı için Tatar’a oy verenlerden katkı için her ay belli bir para da tahsil edilmeli bence. Şimdi üzülmek, bağırıp çağırmak boş. Onu Tatar’a oy verirken düşünecektiniz…

 

İNGİLTERE FEDERAL ÇÖZÜM DEDİ:

Tatar “tüm dünyaya yeni siyasetimizi anlatıyoruz” diyor ama, belli ki henüz bu “yeni siyasete” dünyadan destek yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefonda görüşen İngiltere Başbakanı Johnson Erdoğan’ın, “Kıbrıs’ta iki devletli çözüm modelinin birçok fırsatları da beraberinde getirecek bir ‘kazan-kazan’ durumu yaratacağını söylemesine rağmen Johnson, “Kıbrıs’ta adil ve kalıcı çözüm modeli olarak uluslararası toplum tarafından da kabul gören iki bölgeli, iki toplumlu federasyona desteğinin sürdüğünü” söyledi, Cenevre öncesi İngiltere masadaki pozisyonunu belli etti. Türk tarafının dünyaya anlatmaya çalıştığı, “iki egemen devlet” siyasetine BM ve AB’den sonra garantör İngiltere de destek çıkmadı…

 

İDDİALAR BÜYÜK, KURUM’U DAHA DA YIPRATMAYIN:

Kıb-Tek olayı sokağa döküldü. Yıllar öncesinden yayınlanan bir Sayıştay raporu ile süren davalar var ve bitirilemediği için tartışmalar devam ediyor. Ne siyasetçinin ne sendikanın atıp tutmasıyla olacak iş değil. Götürürsün yargıya, gereğini yaparsın. Üç kişiyi attım deyip, bir kişinin yerini değiştirmekle kalırsan, ben de işin içinde yine siyaset var diye düşünürüm. Göründüğü kadarıyla, politik malzeme yapılamayacak kadar ciddi bir iş. Aynen devlet yönetmek gibi…

 

KENDİLERİ DE ŞİKAYETÇİ, O ZAMAN SUÇLUSU KİM?:

Maliye’nin giderleri normale göre artarken, gelirlerinde de büyük düşüş var. Geçen yıl sonu itibarıyla kaybın 30 milyon dolar olacağı açıklanmıştı. Gerçekleşme ne oldu, o günden bu yana, yani ikinci kapanmayla nereye vardı bilmiyoruz, ancak Maliye Bakanı “acil kaynak bekleyişinde” olduklarını söylüyor ki bu da durumun vahametini açıklamaya yeter. Bakıyorum da son günlerde bizzat bakanlar, hatta Meclis Başkanı da şikayet etmekte.  Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Maliye’yi de vatandaşı da iflasa sürükleyen, krizin doğru yönetilmemesidir. Tüm ülkeyi kapattığınızda ekonomiyi mahvedeceğinizi bilecek, kapanmamayı sağlayacak her türlü denetimi yapacaktınız…

 

O KADAR KOLAY DEĞİL:

“Bir gazetecinin KIB-TEK’teki yolsuzluk iddialarıyla ilgili evrakların basında yayınlanmaması için para dağıttığı” yönündeki açıklamalarıyla gündeme gelen Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı Şahap Aşıkoğlu, “para dağıtan gazetecinin” isminin açıklanması talebine, “İsim açıklamak zorunda değilim” diyerek, “tüm gazetecileri zan altında bırakmadığını” iddia etti. Şimdi ben de çıksam, ‘bir müsteşar para yiyor’ desem, Aşıkoğlu ‘kimdir’ demeyecek mi? Ona buna çamur atmak bu kadar kolay değil. Hele de Müsteşar mevkiini tutan biri için.

 

İKİSİNE DE İHTİYACIMIZ YOK:

Bu günlerde tartışılan iki konu, birisi Tatar’a yapılacak saray, diğeri yeni cezaevi. 705 mahkumu barındıracak yeni cezaevinin Nisan ayında bitmesi hedefleniyor. Mevcut cezaevinde halen 570 mahkum ve tutuklu var. Aslında ülkenin ne yeni bir saraya, ne de yeni bir cezaevine ihtiyacı var.

Suçluların iadesi kapsamında vatandaş olmayanları kendi ülkelerine iade etsek cezaevinin yarıdan fazlasını boşaltırız. Saray için ayrılan 14 milyon ile de tüm ülkeyi aşılarız…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar