Bu hafta İdlib’te ciğerimizi yakan Mehmetçiklerimizin şehit haberleri hepimizi çok müteessir etti. Tüm konular ikinci plana düştü. Türkiye’nin ve tüm Türk milletimizin başı sağ olsun. İnşallah yapılan teşebbüslerin sonucu hayırlı ve uzlaşı içinde olsun, çatışmalar son bulsun. Türkiye’nin haklı davası olan doğu sınırlarını güvence altına alacak önlemler sağlansın. Şehit analarına ve ailelerine başsağlığı ve sabırlar dileriz.
NATO’nun da etkin önlemler alarak bölgedeki sorunların çözümüne yardımcı olması acilen gereklidir. Çünkü olayların olduğu bölge ve sınır NATO’nun doğu sınırıdır. Ve bu güne kadar maalesef Türkiye bu konuda yalnız bırakılmıştır. Sadece NATO Genel Sekreterinin Türkiye’nin yanında olmasını ‘söylemek’ yetmez. Tüm NATO ülkelerinin etkin girişimler, etkin destek gerek. Türkiye’nin sınırlarının korunmasına yönelik önlemlerin alınması ve olumlu sonuca ve konunun nihai çözüme ulaşılmasına yardımcı olmaları, beklenmektedir.
SOSYAL KONUT PROJESİ; KKTC’de bu hafta öne çıkan konulardan bir tanesi tanıtılan Sosyal Konut Projesidir. TV ekranlarından gördüğümüz üzere plan ve maketlerle güzel bir proje sunulmuş. Yıllardan sonra sosyal konut projesinin tekrar uygulamaya konması tabii ki sosyal devlet anlayışı açısından, çok yerinde bir proje. 1963’lerden başlayan göçmen evleri ile daha sonra bu amaca yönelik çok kapsamlı alanlarda on binlerce ve her şehir ve yerleşim birimlerinde sosyal konut projeleri 2000’li yıllara kadar devam etmiş ve hiç evi olmayan ve dar gelirli olma kriterleriyle aileler yuva sahibi olmuşlardır.
Ayrıca meslek kuruluşları ve gruplar da bir araya gelerek ve Kooperatifler kurarak kârsız düşük maliyetlerle ev ve apartmanlar yaparak ev bark sahibi olmuşlardır.
Ancak o dönem Sosyal Konut projelerine başlarken öncelikle Devletçe Finansmanı bulunmuştu. Dış bağış olarak temin edilmiş ve o dönemde binlerce konut yapılabilecek yüklü bir Fon oluşturulmuştu. İlk etapların bu finansmandan yararlanarak gerçekleştirilmesine başlanmış ve toplanan peşinat ve taksitlerle ve devletçe takviye edilerek 20 yıla yakın bu proje uygulamaları için döner sermaye oluşturulmuştu.
Ben bu hafta halka sunulan açıklamalara baktım, Finansmanla ilgili herhangi bir bilgi verilmedi. Merak ettiğim için soruyorum finansmanı hazırlanmadan proje nasıl yapılabilecek? Maliye Bakanlığı ile veya başka bağışla finansman sağlayacak uluslararası kurum, veya Türkiye ile finansman konusunda mutabakat mı sağlanmış? Çünkü proje uygulamaları paraya dayanmaktadır. Açıklanmadı.
Finansmanla ilgili sadece %20 peşinat alınacak ve gerisi 20 yılda (240ay içinde) taksitlendirilecektir deniyor. Peki o zaman bu konutları yapacak müteahhitlere ihale edilecek miktarın %20’ sini verdiğinde, geriye kalan %80’inin ödemesini 20 yılda hangi müteahhit kabul eder. Dolayısıyla Fon oluşturulmamışsa banka borcu ile mi yapılacak.? Bu banka borcunu kim yüklenecek? Kişiler bankaya mı bağlanacak? 20 yıl vadeyi hangi banka kabul eder.? Devlet borçlansa nasıl ödeyecek, bütçe imkânları malûm. Zaten Maliye Bakanlığının da onay vermesi gerekir. Verildi mi? Bu soruları, borçlanılırsa faiz ve masraflar hangi oranda olacak? gibi daha birçok sorular akla gelir.. Bu konularda hiçbir bilgi açıklanmadı. Proje uygulaması para ile gerçekleşebilir..
Ayrıca Maraş’ın Hükümetçe açılacağı açıklamaları çerçevesinde düşünürsek, sosyal konutların Maraş’a yapılması çok sakıncalıdır. Çünkü bölge turistik bir gelişme bölgesidir.. Kıymet çok yükseleceği cihetle satışlar devirler başlayacak ve hedefine ulaşamayacaktır. Tapuda yasaklayabilirsiniz, ancak başka yöntemlerle başkalarına çeşitli yöntemlerle veya başka amaçlarla kullandırılmasına engel olamazsınız. Dolayısıyla yer seçiminde de çok titiz olunması ve turistik gelişmeye açık alanlara değil de uygun canlı olmayan ölü bölgelere, o bölgeleri canlandırmak amacıyla yer seçimlerinin yapılması gereklidir. Zihinlerde oluşan bu sorular açıklanırsa, halkın bilgilenmesi sağlanmış olur..
İLÂÇ FİYATLARI; Diğer bir göze batan konu, ilaç fiyatlarının aşırı artması. Geçen hafta Türkiye’de idim, ordan Magrol’u (antibiyotik) 42TLye aldım. Bu hafta devam gerekti burdan aldım 68TL, yani 26 TL fark!. Bir de nefes açıcı ilaç iki misli fiyat. Buna bir çare bulunması şarttır. Hastane zaten çoğu ilaçları vermiyor. Onbinlerce insan asgari ücretle çalışır. Dar gelirli halk nasıl alacak? Gümrükler ve KDV yüksekse indirilmesi maliyetlerin düşürülmesi gerekir. Ayrıca fiyat denetimi ve azami satış fiyatlarının Ticaret Dairesi ile birlikte yapılması gerekir. İlaç sağlık için zaruri bir metadır.
Sosyal Sigorta Affı ve Getirilen Teşvik; Oldum olası AF’lara karşıyım. Çünkü yapılan kanunlardan ve mevzuattan kaçınanların sürekli ödüllendirilmesidir. Ve bu alışkanlık haline geldiği cihetle ne vergi konularında ne de diğer yasal mükellefiyetlerin yerine getirilmesinin ciddiyeti kalmamaktadır. Nasıl olsa af çıkar diye. Bir yasa uygulanmak için yapılır ve uygulanır, yaz boz yapılırsa idareye karşı laçka davranışlar devam eder ve irade zayıflar. Bu tabii ilk defa yapılmadı. Ancak bir noktada durmak gerekir. Zaten uzun zamandan beri denetim yok ve bakalım kaç bin kişi de S.Sigortasız ve kayıtsızdır. Bir de aflarla S.S Fonu yetersiz kalıyor ve mükellefiyetlerinin ödenmesi için Fon’un yarısı devlet bütçesinden yapılan takviye ile sürdürülmektedir.
Ayrıca bu defa bir de ‘ödül’ ilave edildi. Muntazam Yatıranlara da 10 kişiye kadar çalışanı olan işverenlere, gerek kendilerinin gerekse çalıştırdıklarının 24 ay sigorta primlerini devlet ödeyecek. Yani kanunu uyguladı diye ödül. Bu nerede duyuldu, hangi hazine dayanır buna. Veya ille ödüllendirilmek isteniyorsa makul bir süre 3-6 ay arası gibi konsa belki daha mantıklı olur. Denebilir ki Fon ayırmıştık ondan olacak, ancak yalnız bu konuda değil bir çok hizmet bekleyen maddi imkânlar ortada iken, harcanacak her kuruşun hesabının iyi yapılması gerekir. Yoksa hep açıkta kalırız.
