‘‘Altın çözüm’’ - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

‘‘Altın çözüm’’

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

Nisan 2020 seçimine yaklaşılırken toplum Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili yeni bir şey dinlemeye hazır mı değil mi tartışma götürür.

 


Baksanıza son 4 yıl içinde meclisteki partilerin biri hariç tümü dönüşümlü olarak hatırı sayılır süreler hükümette yer aldılar.

 

Hepsi de iktidar olmadan önceki söylemleri ve yeni liderlerle birlikte umut oldular.

 

Ama hem değişim söylemleri hem de yeni liderler ne yazık ki büyük ölçüde boş çıktı.

 

Siyaset toplumun umut bağlanan genç siyasetçilerini öğüten bir mekanizma oldu çıktı.

 

Siyasetçi havuzunun erozyona uğraması işlerin yolunda gitmemesinden çok daha tehlikelidir.

 

Tam tükenişin ve teslimiyetin ayak sesidir bu.

 

***

 

6 ay önce batı standartlarında teknokrat diye tabir edeceğimiz kalitede ekonomi, ticaret ve yönetim tecrübesi olan bir Başbakanımız oldu.

 

Üstelik Cambridge mezunu.

 

Abartılı olacak ama parayla arasan bulaman.

 

Benim bildiğim KKTC’deki tek Cambridge’li bizim Başbakan.

 

Gidebileceği başka yer olmadığı için burada kısıldı kaldı diyen de oldu.

 

Biz ise hadi belki şimdi bir Cambridge’li geldi ve bir yerden başlayarak tıkanıklıkları giderip kaderimizi değiştireceğiz diye sevindik.

 

Yürütmeye, bürokrasiye rol modeli olur artık arkası gelir diyebileceğiz diye umutlandığımız bir dönemde, o da önündeki konulara daha elini sürmeden Cumhurbaşkanlığına aday oluyor.

 

Neymiş kendisi istemiyor ama partisi onu aday olması için görevlendirmiş.

 

Partinin örf ve adetiymiş.

 

Mübarek parti değil sanki de tarikat ya da mason locası.

 

Aday olmamak yüzyıllardır devam eden töreye ya da bir geleneğe ihanet oluyor.

 

Tarikatın başında da aksakallı değil ama ak saçlı ruhani bir lider var.

 

Doldurmakla yükümlü oldukları kalıba küçük gelmelerine rağmen partinin ses çıkarıp görüntü veren kısmı onun ağzına bakıyor.

 

5 yıl önce onun başaramadığını partisinden başkasının başarmasını hedeflediğine inanıyorlar.

 

Bana yar olmayan parti benim partim değildir deyip, daha dün partisinden milletvekillerini başka bir partiye geçirip partiyi nasıl cezalandırdığı unutuldu.

 

Halbuki bizim Konetra’daki kahvedekiler bile ne olduğunu biliyor.

 

Partinin örf ve adeti ile ilgili değil konu. Ne de milli dava ile ilgilidir.

 

‘’Reisin’’ işareti ile bakan olamayan kızının rövanşını almak amaçlanıyor. Ve parti de konuya ortak ediliyor.

 

Al birini vur ötekine misali ‘’milli davanın’’ geldiği durum.

 

Sonuç olarak o çok hassasiyetle dile getirilen partinin örf ve adeti ‘’ille de federasyon’’ diyenlerin kazanmasını kolaylaştırmak için öne sürülmüş oluyor.

 

Başka işi yokmuş gibi kimin bakan olup olmayacağına karar vermeye kalkanlar da 80 milyonu etkileyebilecek senaryoların ortaya çıkmasına sebep ya da engel olunması için aracılık etmiş unsur oluyorlar.

 

En büyük parti bu durumdayken, diğer taraftan ikinci büyük partinin başkanı da söylenenlere bakılırsa istemeyerek aday oluyor.

 

***

 

Ortaya çıkan görüntü karşısında toplumun Nisan 2020 seçimlerinde yalnızca Kıbrıs’ta çözüm arayışına yönelik yeni bir hikâye ve tartışma dinlemeye midesinin ve beyninin müsait olmaması normaldir.

 

Geri çekilip hem iki büyük partinin adaylarının isteksizliğine hem de parlamenter sistemin ortaya çıkardığı resmin yakın geçmişte tekrarlanan ritüelinin bütününe bakınca, problem acaba sistemde mi sorusu ilk defa Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kıbrıs’ta çözüm arayışı ile birlikte ele alınması seçmen nezdinde çekici gelebilir mi diye sormakta fayda vardır.

 

Bundan dolayı tavuk yumurta misali, seçmen mi yoksa siyasetçi mi önceliğin ne olması gerektiğini belirlemeli sorusu akıllara geliyor.

 

Tatar-Özersay ikilisini içine düştükleri çaresiz durumdan çıkartacak olan altın çözüm, her iki partinin Başkanlık sistemine geçmeyi altını doldurarak önermesidir.

 

Bu bağlamda Başbakanlık makamı yerini tüm yürütmenin başı olacak halkın seçeceği Başkana ve bunun içinde de Kıbrıs sorununa çözüm arayışını da Dış İşleri bakanını baş müzakereci olarak belirlenmesine bağlar.

 

Bunun zamanlaması apayrı bir konudur ama bundan bağımsız olarak bu konuda koalisyon ortaklarından başlayarak sağlanacak olan mutabakat ile çalışmaların başlaması seçim sürecinde bugüne kadar olmayan farklı ortak bir paydanın oluşmasına yakın gelecek için ciddi katkı sağlar.

 

Siyasetçi kendi birikimine ve gözlemine dayanarak toplumun nereye yönelmesi gerektiğini ve nereye yönelebileceğini birlikte harmanlayıp ilk adımın siyaset tarafından atılmasını sağlayan taraf olması lazımdır.

 

Nisan 2020 seçimlerinin bir boyutu sistem değişikliği önerisi yaparak bunun gereğini yapmaktır ama diğer boyutunu da göz ardı etmemek lazım.

 

O da bir yerden başlayarak ‘’ille de federasyon’’ dışındaki ‘’yeni siyasetin’’ de öncelikli olarak anlatılması gerekliliği.

 

Niye mi?

 

Size abartılı gelebilir ama samimiyeti test edilmeyi bekleyen Anastasiades yine de bir fırsattır da onun için.

 

Fırsattır çünkü 51 yıldan sonra ‘’anlaşmalı ayrılık ya da konfederasyon’’ üzerinde durulması için zemin oluşmasında onun söyledikleri sebep olmuştur.

 

Bu fırsatı kaçırmamak için gerekirse yönetim sistemimizi de değiştirmeyi tartışmaya açmamız lazım.

 

Yönetim modeli değişikliği hem siyasette zor yakalayacağımız Tatar-Özersay yetkinlik ve kalite dengesinin sürdürülebilir olmasına fırsat vermek hem de çözüm arayışında yeni siyasetin hayata geçirilmesi için ‘’kındırık’’ olan fırsat kapısını açmak için araç olarak ele almak lazım.

 

Bilmem anlatabildim mi?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar