Neyi Kurtaracağımızı Şaşırdık... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Mart 19, 2024
Köşe Yazarları

Neyi Kurtaracağımızı Şaşırdık…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Kesilen ağaçları mı…

Yokedilen dağları mı…


Kirletilen denizleri mi…

Denizin içindeki köprünün çalınan taşlarını mı…

Plastik deryasına dönen çevreyi mi…

Peşkeş çekilen devlet mallarını mı…

Yaşanmaz hale getirilen kentleri mi…

Şiddet gören kadınları mı…

Tacize uğrayan çocukları mı…

Her an uyuşturucu tacirlerinin eline düşme tehlikesi olan çocuklarımızı mı…

Memlekette fink atan hırsızın uğursuzun şerrinden, malımızı mı…

Geri dönüşü olmayan kredilerle ona buna dağıtılan mevduatlarımızı mı…

Soframıza zehiri sokandan, canımızı mı…

Partizanlıkla çökmeye yüz tutan kamuyu mu…

Körelen kültürümüzü mü…

Baskıya uğrayan hayat tarzımızı mı…

İnançlarımızı mı, laikliği mi…

Nüfusumuzu mu….

Adaleti mi…

Geleceğimizi mi…

Yoksa ülkeyi toptan mı…

Neyi kurtaracağımızı şaşırdık…

Yazarın dediği gibi, her yer TALAN….

_______________________________________________________________________________

Laboratuvar Tamammış, Denetimsiz 40 Ton Ne  O Zaman…

Sağlık Bakanlığı, Devlet laboratuvarının mükemmel çalıştığını, pestisit analizlerinin düzenli yapıldığını söylemiş. Bakanlık açıklamasında, basının halkı kandırdığı da ima ediliyor.

Peki ama, 11 Ağustos’ta ithal ürünlerin, cihazlar bozuk olduğu için denetim yapmadan ülkeye sokulduğunu söyleyen biz değiliz ki…

Sebze ve meyvelerin analizinin yapıldığı makinenin bozulduğunu bizzat  Tarım Dairesi Müdürü Mehmet Akif Ünsal açıkladı.

Hatta, “Biz bugünkü ithalatlardan numune almadık. Bu ilk defa olan bir şey değil. Zaman zaman oluyor. Çok tehlikeli bir durum olduğunu sanmıyorum. Hafta içi olsaydı ürünleri bir gün bekletirdik ama önümüz hafta sonu bu nedenle ürünler analiz yapılmadan piyasaya sürüldü” da dedi.

Biz de kendisi hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzu yazdık, kimsenin umuru bile olmadı.

Kim sıkışırsa, basına yüklenir.

“Nasıl olsa basın yalan yazar, siz inanmayın”.

Sağlık Bakanlığı, Tarım Dairesi Müdürü’nün söylediklerine de açıklık getirseydi bari…

Geçtiğimiz hafta yapılmayan analiz, pestisit analizi değil miydi?

Madem hassas olduğunuzu söylüyorsunuz, şuna da cevap verin…

Haydi basın yalan yazdı, peki ya 11 Ağustos’ta ülkeye giren ve ne olduğu belirsiz 40 ton üründen ne haber..?

_______________________________________________________________________________

YERİN KULAĞI VAR

RİCAYLA YAŞAMA DÜZENİ:

Devlette makam, hak edilir, minnetle kazanılmaz. Merkezi İhale Komisyonu Başkanlığı’na atanan Halil Talaykurt, atamasını gerçekleştirenlere öyle bir teşekkür yayınladı ki inananmazsınız. Söyle diyor Talaykurt; “22 Ağustos 2017 tarihinden itibaren Maliye Bakanlığı Merkezi İhale Komisyonu Başkanlığı’na atanmış bulunmaktayım. Atamayı gerçekleştiren Sn. Serdar DENKTAŞ’a ve bu atamaya katkı koyan üç özel kahramanıma minnettarlığımı ifade eder, sonsuz teşekkürlerimi bildiririm”… Nur içinde yat Raif…

HERKES APTAL, BİR BUNLAR AKILLI:

Kalkınma Bankası’nın Asil Nadir’e geri dönüşü şüpheli kredi verme olayında, Banka’nın Genel Müdürü Ercan İbrahimoğlu nihayet konuştu. Yasa, Tüzük, mevzuat şu, bu sıralamış, hepsine uygun hareket ettiğini söylüyor. E, kardeşim ipten adam almak için de yasa değiştirilir. Sen de bunu yaptın zaten. Yasa Allah kelamı değil ki, değiştir gitsin. Bu defa da devletin parasını çar çur edecek, bankanın adını kirletecek bir tüzük yaptın. “Niye yaptın” sen asıl onu anlat…

 BEROVA BUNLARA NE DİYOR:

Türkiye’den görevli olarak gönderilen ve Milli Eğitim Bakanlığında proje kontrolü olarak görev yapan Taner Özdemir’i düne kadar kimse tanımıyordu. Ta ki, Türkiye’deki  Gençlik Kamplarına giden öğrencilerle ilgili iddialar ortaya çıkana kadar. Orada yaşananlara gösterilen tepkilere verdiği cevaplar ise yenilir yutulur cinsten değil. “Bu kampın bir yerlerinize battığı çok açık…Uçak bizim, para bizim…

Kimseyi zorla göndermedik, kimi göndereceğimizi de size soracak değiliz! Siz kudurmaya devam edin, böyle projeler kapsamı daha da genişleyecek çünkü…”.  Bizim Bakan Berova acaba bu arkadaşın yazdıklarının hesabını sorar mı, yoksa bu yazılanları onaylar mı..? Çünkü ben, bu lafları aynen ona iade ediyorum…

 SUÇLU BELLİ:

Kıbrıs gazetesinde yer alan bir karikatür, “Kıbrıslı-Türkiyeli kavgasını” yeniden hortlattı. Üç buçuk ay önce çizilen ancak kokusu, belli ki birlerinin dürtmesiyle şimdi çıkmaya başlayan karikatüre destek verenler kadar, eleştirenler de var. Ama kimse icraatlarıyla bu karikatürün çizilmesine neden olan hükümeti suçlamayı düşünmüyor. Eğer adli suçlar katmerlenerek büyüyorsa, memlekete giren çıkanın kontrolü yapılmıyorsa, bu sonuç kaçınılmazdı. Bence birbirinizi eleştirmek yerine, bu ortamı yaratan UBP-DP hükümetine kızın…

SOSYAL DEVLET:

Gazetelerde bir haber; “Girne Belediyesi Temizlik Şubesi Ekipleri 15 yaşında hamile bir kadın ve 2 yaşındaki çocuğunun yaşadığı çöp evden iki skip dolusu çöp temizledi” diye…Anne 15 yaşında ve 2 yaşında çocuk sahibi. Yani çocuğunu 13 yaşında doğurmuş. Şimdi yine hamile. Yıllardır yaşanan bu tablo karşısında devlet nerede? Yaşasın sosyal devlet…

KEŞKE HATIRLATSAYDINIZ:

Kanserle mücadele veren Yayla köyü sakinleri, çözüm arayışı çerçevesinde Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nu ziyaret ederek, kanser vakalarını bakan beye iletmişler. İyi de Ataoğlu kendisini sadece “turizim” bakanı olarak görüyor, keşke hazır gitmişken, “çevreden de sorumlu bakan” olduğunu da hatırlatsaydınız. Ülkede bu kadar çok çevre sorunu varken, tüm zamanını çanta elinde ülke ülke gezerek güya turizme harcayan Sayın bakan biraz da çevreyle ilgilense memleket çöplüğe dönüşmezdi…

_______________________________________________________________________________

ZİRVEDEKİLER

Eşref Vaiz: “Sanırım CTP siyasi tarihinde bu makyavelist tavır, siyasi etik olarak yüz kızartıcı bir olay olarak yerini alacaktır. Nitekim bu olayla, olayın mimarlarından olduğunu bildiğim bir CTP’li arkadaş bana şu tesbiti yapacaktı, ‘Şimdi işimiz daha zor, çünkü bu koalisyonu ÖRP ile değil AKP ile yapmış olduk, Serdar Denktaş’la dans etmek kolaydı, ya şimdi?’. Doğrusu çok şaşırmıştım, adam hem bu işin mimarı, hemde yeni kurulan koalisyondan endişe duyuyordu. Ya mimar olduğunu gizlemeye çalışıyordu yada evdeki hesap çarşıya pek uymamıştı…”.

_______________________________________________________________________________

DİPTEKİLER

Sağlığı Ticaret Olarak Gören Zihniyet: Ne büyük ironi… Özel hastaneler “Sağlık adasına dönüşeceğiz” derken, devletin sağlık sistemi çökmüş durumda. Kendi vatandaşı sağlık hizmetlerine ulaşamazken, yabancıya sağlık hizmeti vermekle övünen bir “sosyal” devlet. Olaya “turizm” olarak bakan bir Bakan… KKTC Dünya Sağlık Turizmi Konseyi’ne 54’üncü üye ülke olarak kabul edilmiş… Bırak onu özel hastaneler savunsun. Senin konuşacak halin yok… O Konsey’in üyeleri, gelip resmi sağlık hizmetlerini  inceleseler acaba ne sonuca varırlardı? Devletin anayasal görevi olan sağlık bile ticaret olarak görülüyor ya, ben de ona yanarım.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar