İki halkın gözünden olmazsa olmazlar... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

İki halkın gözünden olmazsa olmazlar…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Müzakerelerin çöküşe doğru gittiğini gördüğümde, bir yazı yazmış ve bütünlüklü çözümün şu an için hala imkansız olduğunun ortaya çıktığını, bunun yerine, güven arttırıcı önlemlerle devam edilmesi, zaman içinde uygun ortam oluşursa, bütünlüklü çözümün düşünülebileceğini söylemiştim.

Bu benim “keşke” diyerek ortaya koyduğum bir düşünceydi.


Çünkü, yazımın sonuna düştüğüm notta, iki tarafın güven arttırıcı önlemler konusundaki zıtlıklarının da buna pek imkan vermeyeceği inancımı da belirtmiştim.

Colin Irwin yönetiminde International Peacebuilding Alliance’ın yaptığı ankette, Kıbrıslı Rumlardan da Kıbrıslı Türklerden de, güven arttırıcı önlem olarak “olmazsa olmazlarını” sıralamaları istenmiş.

Kıbrıs Türklerinin genel anlamda olmazsa olmazlarında başı çeken unsurlar ilginç. Hatta bunların Kıbrıs konusuyla ilgisi bile yok.

İlk sırada yüzde 56’yla “Kıbrıs adasında Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum Toplumları için AB standartlarında kaliteli eğitimin sağlanması” var. İkinci sırada ise, yüzde 55’le “Adanın Kuzey ve Güney’ indeki tüm servis ve altyapıların kalitesinin AB standartlarında olmasınının sağlanması” geliyor.

Kıbrıslı Rumlarda ise, birinci sırayı, yüzde 68 gibi bir çoğunlukla “Kıbrıslı Türklerin devam eden görüşmelere desteğinin bir ifadesi olarak akşamları KKTC bayrağının ışıklarının yakılmaması” alıyor.

İkinci sırada, yüzde 57 ile “Tüm Kıbrıs için ortak bir saat dilimi kullanılması” arzusu belirtilmiş…

İki olmazsa olmaz, birbirine tümüyle zıt…. Kıbrıslı Türklerin yüzde 52’si “Garantiler Kıbrıs’ın bütünlüğünü korumak için olmalı” derken, Rumların yüzde 50’si “Tüm Yunan ve Türk askerleri Kıbrıs’ dan hemen ayrılması” demişler…

Kıbrıs Türkleri yüzde 48’le garantileri olmazsa olmaz görmüşler, Rumların yüzde 36’sı da “garantilerin kalması olmazsa olmazdır” görüşünde…

“Büyük yangınlarda her iki taraftaki itfaiye ekiplerinin birlikte harekete geçebilmesini sağlamak için görüşmelerin  ayarlanması” seçeneği her iki taraftan da benzer oranlarda yanıt almış…

Cep telefonlarının adanın tümünde çalışmasını en çok isteyenler Kıbrıslı Rumlar…

Elektrikte enterconnecte sisteme geçilmesine, iki toplum da fazla kafayı takmamış…

Ankette iki toplum için birer  Güven Arttırıcı Önlemler Paketi var.

Birleşmiş Milletler gözetiminde Kapalı Maraş’ın iade edilmesi ve karşılığında Ercan Havaalanı ve Mağusa limanının uluslararası ticarete açılması;

Birleşmiş Milletler altında iki toplumlu bir komite kurularak hidrokarbon (petrol ve gaz) kaynaklarının kullanımı ve karşılığında Türkiye’nin Kıbrıs’ın (Güney Kıbrıs) ekonomik bölgesini tanıması;

Türk askeri birliklerinin kademeli olarak azaltılması ve mayınların temizlenmesi karşılığında Rum Milli Muhafız Ordusunun da kademeli olarak azaltılması;

Birleşmiş Milletler gözetiminde Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk eğitim ve kültürel alışverişlerinin artırılması ve karşılıklı güven ve anlayışın geliştirilmesi…

Toplumların bu maddelere verdikleri öncelikler farklı. Ancak benzerlikler ve yakın oranlar da var.

Eksik olan, karşılıklı anlayış.

İki tarafın da böyle bir ilerlemeden elde edeceklerini iyi değerlendirmesi gerekiyor.

Mesela Rumlar, Annan Planı’nı reddetmekle nelerden olduklarını şimdi şimdi anlıyorlar.

O halde, atılacak her adımın KKTC’yi “legalleştireceği” paranoyasından kurtulup adım atmalarının zamanıdır.

Bunu şimdi yapmazlarsa, böyle bir fırsatı bir daha bulamayacaklar…

Madem mevcut yöntemlerle olmuyor, önce bu işin olmadığını ilan etmekle işe başlanabilir…

Sonra da, ayrılıklara rağmen, bu görüşler üzerinde çalışmaya….

Değmez mi sizce…?

 

 


YERİN KULAĞI VAR

ARTIK MİDEMİZ KALDIRMIYOR:

Hep deriz, bu memeleketin çivisi çıktı diye. Son günlerde yaşadıklarımıza baktığımızda gerçekten de artık bu memleketin çivisinin çıktığını söyleyebiliriz. Akraba ve yandaşlara dağıtılan arsaları, yollardan insanların cesetlerini neredeyse kazıyarak çıkardığımızı, hepatit hastalarının el altından nasıl vatandaş yapıldıklarını gördükçe, inanın ne söyleyeceğimizi biz de bilemiyoruz. Hergün duyduklarımızı midemiz kaldırmıyor artık…

 

TEK ÇARE SOKAK:

Bu yapılanlara daha ne kadar sessiz kalacağız bilmiyorum. Ancak toplumsal bir patlamaya doğru gittiğimiz bir gerçek. Eskiden bu tür peşkeşler el altından, kimseye duyurulmadan yapılırdı. Şimdi ise saklamaya dahi gerek duymuyorlar. Nasıl olmasa kimsenin ses çıkaracak hali yok, bağıran da birkaç gün söylenir, sonra unutur diye düşünüyorlar. Hani haksız da sayılmazlar. Bu yapılanlar bir başka ülkede olsa, insanlar sokaklardan evlerine girmezler. Sesimizi yükseltmediğimiz, yapılan hukuksuzlukları görmezden geldiğimiz sürece, bu işlerin aratarak süreceğini bilmeliyiz…

 

KOLTUK İÇİN DEĞER Mİ:

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman Meclis kürsüsünden; “Artık sabır taşmıştır, hukuk bu hükümeti yönetenlere lüks geliyor. Yaptığınız işler hukuka aykırıdır, bu hükümet bitmiştir. Konuşurken yüzünüze bile bakmak istemiyorum” derken, TDP milletvekili Çeler ise, Ekonomi Bakanı’nın babası, Maliye Bakanı’nın oğlu ve en son da 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun kızına verilen arazileri kürsüye taşıyarak, “Bu yüzsüzlüğün daniskadır” diyor. Hükümet ve destekçilerinden tıs yok. Vicdan bir yana, adalet, hukuk, etik hepsi koltuk uğruna yutuluyor. Bunlara dur diyecek, helal süt emmiş tek bir iktidar vekili de mi yok…

 

MUHALEFET NEREDESİNİZ:

Her dağıtılan yerle ilgili belli başlı kişilerin yakınlarının ismi dolaşıyor ortalıkta. Kimsi açık, kimisi gizli… Sadece toprak değil, devletin verdiği izinlerle alakalı şaibeler de korkunç… Durdurmanın tek yolu, anlayacakları dilden tepki göstermek. Birisi HP’nin başlattığı eylemlerin yaygınlaşması olabilir. İkincisi de Meclis Başkanı Sibel Siber’in “genel görüşme açılsın” önerisi… Kamu mallarının eş, dost, akrabaya dağıtılmasını önlemek toplum vicdanını rahatlatmak, muhalefetin asli görevi. Kürsüde konuşana yerinden laf atmanınsa, muhalefet yapmakla ilgisi yok!

 

“ÜNİVERSİTELER GELİR KAPISI, ÖĞRENCİLER MÜŞTERİ”:

Bir zamanlar her mahallenin bir bakkalı vardı. Bugünkü üniversitelerimiz de, tıpkı o mahalle bakkalları gibi her köşe başında bitiveriyor. Artık “eğitim yuvasından” çok, “bakkal mantığı” ile kuruluyor. Yirmiye yakın faaliyette, bir o kadarı da sırada bekliyor. Peki ama 300 bin nüfuslu bir ülkenin, bu kadar çok üniversite ve öğrenciye ihityacı var mı? Alt yapımız bu kadar çok öğrenci için yeterli mi? Bunun planını, programını yapan var mı? Eğitim Uzmanı Salih Sarpten’in dediği gibi bizim ülkemizde, “Üniversiteler gelir kapısı, öğrenciler de müşteri olarak görülüyor” ne yazık ki…

 

İLGİNÇ BİR ÖNERİ:

Güney Kıbrıs’ta son günlerde köşe yazarları ilginç bir konuyu ortaya attılar. “Neden” diyorlar, “bizim televizyonlarımız, Kıbrıslı Türk siyasilerin ya da vatandaşları programlarına çıkartmaz?”… Böyle bir durumda Kıbrıs Rumlarının bugüne kadar hiç duymadıkları şeyler duyacağını savunuyorlar. Hatta “Kıbrıslı Türklerin isyanı” diye anlatılan 1963’ü mesela, Kıbrıslı Türklerden dinlemeyi öneriyorlar. Kuzey’de, özellikle Annan Planı döneminde biz bunu yaptık. Bizim Rumlara bakış açımız, onların ne istediğine dair fikrimiz bu nedenle daha gerçekçi. Ama onlar sadece kendilerine anlatılanları biliyor. Böyle bir girişim bir çok duvarı yıkabilirdi. Ama ne yazık ki, Güney’de buna cesaret edecek kanal göremiyorum.

 

 


 

ZİRVEDEKİLER

DAÜ-BİR- SEN: DAÜ güzellik yarışması düzenliyor, ödül, yüzde 100 burs… Böyle bir rezalet olabilir mi? Kimin malını kime dağıtıyorsunuz? Burs tüzüğünüz yok mu, bunun kriteri başarı değil mi? Ülkedeki kaos, böyle rezaletlere de cesaret veriyor. Balık baştan koktu ya, gerisi geliyor… DAÜ-BİR-SEN de Vakıf Yönetim Kurulu’nu bu akıl almaz kararı geri almaya çağırıyor. Arkadaşlar bu iş bildiri yayınlamakla olmayacak, durdurmanın başka bir yolunu bulmalısınız…

 


DİPTEKİLER

Serdar Denktaş: Üniversite kurulmasıyla ilgili olarak, bakan olması dolayısıyla etik dışı olabileceğini ancak, gayrı yasal hiçbirşey olmadığını  söyleyen Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Denktaş, “Doyumsuzlukla suçlanıyoruz. Allah’a havale ediyorum. Ben şu an bakanım diye etik bir boyutu olabilir. Etik kısmını ben bir şekilde hallederim” diye kendini savundu…

    

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar