İddia korkunç... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

İddia korkunç…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Olay malum, aile içi cinsel taciz… Detayını yazmak dahi istemem. Hepiniz biliyorsunuz…

Zanlısı Osman Yıldız, 45 yaşında. Güzelyurt’a bağlı Güneşköy’de ikamet ediyor.


Böyle bir insana söylenecek söz, yakıştıracak bir sıfat bulamıyoruz.

Peki ama kim bu Osman Yıldız…

Bir kere KKTC vatandaşı değil. İddia o ki, 2011 yılında işlediği bir suçtan dolayı KKTC’den sınır dışı edilmiş birisi. Önemli olan ülkeden sınır dışı edilmiş birisinin, nasıl olup da tekrardan bu ülkeye gelip ikamet edebildiğidir…

İşte tam da burada işe siyaset karışıyor. Bazı siyasilerin ( isimleri mevcut) girişimleriyle ve Bakanlar Kurulu kararı ile sınırdışı kararı iptal edilip, tekradan KKTC’ye girişine izin veriliyor…

Ve bu adam, geri geliyor, o zamandan beri bu iğrenç suçu işliyor…

Rezalete bakar mısınız…

Tamam, aileler bölünmesin gerekçesi altında sınırdışı kararları kaldırılıyor. Ama kardeşim bir bak incele. Bu adam suça meyilli, aileyi bu mu bütünleştirecekti… Yazıklar olsun.

Bu arada basında, “kimlikle giriş kaldırılsın” tartışması sürüyor.

Oysa ondan önce yapılması gereken başka bir şey var.

KKTC ve Türkiye arasında muhaceretin online olması. Genel Bilgi Tarama denilen GBT’nin iki ülkenin muhaceret görevlileri tarafından karşılıklı olarak kullanılması. Türkiye’de kimlik paylaşım sistemi, muhtarlara kadar inmiş durumdayken, bizim poliste yok. Madem ki kimlikle giriş yapılıyor, bu bilgiler karşılıklı olarak paylaşılmalı.

Orada suç işleyen, sabıkası olan birini, bizim polis de bilgisayarında görsün. Bir baksın, kontrol etsin. Ne yapmaya gelmiş, kalacak yeri var mı, parası pulu var mı..?

Girişini engellemese bile,  en azından bu gibileri bir takip etsin.

Yine aynı soru..?

Böyle bir niyet var mı..?

Yoksa kim olduğuna, burada işlediği suça bile bakılmadan sınır dışı kararını kaldırmaya devam mı..?

 

 

 

GÜNEY KIBRIS VATANDAŞLIK VERİYOR AMA NASIL..?

Güney Kıbrıs’ın 2015 yılında, üçüncü ülke vatandaşı 2 bin 697 kişiye “Kıbrıs Cumhuriyeti” vatandaşlığı verdiği haberi, dikkat ettiyseniz, bizim medyada şişirilerek veriliyor.

Hükümet ortağı partilerin vekilleri tv rogramlarında tekrarlıyor.

Hani yani, bizde keyfi vatandaşlıklara tepki var ya, akıllarınca “işte bak, Rum da yapıyor” demeye getirmekteler.

Ey be kardeşim, bak bakalım nasıl veriyor.

Hangi şartlarla…

Ve ne kadar para kazanıyor bu işten…

Adamlar ekonomik krize girdiklerinde, bir çıkış yolu olarak düşündüler bunu. Yatırımcıya, para karşılığı vatandaşlık.

Ve sadece bir yılda 3 milyar 300 milyon euro para kazanmışlar.

Üstelik de vatandaşlık verdikleri bu insanlar, yatırımcı. Ekonomiye doğrudan katkı yaparak geliyor.

Malta da yapıyor benzerini. Şartları, baştan 650 bin euro yatırmak, 8 bin euro da kadar masraf alıyor, buna ilaveten en az 350 bin euroluk mülk satın alma şartı getiriyor.

Senin böyle bir şartın, şurtun yok. Geçerli sistem, “Hamili kart yakinimdir” uygulaması…

Baktım çoğu da 20’li yaşlarda…

Bir şeyi söylediğinizde inandırıcı olacaksınız. Elmalarla armutları karşılaştırıp, mukayese yapacaksınız…

Biz de ahmağız ya, yiyeceğiz….


YERİN KULAĞI VAR

NE ZAMAN UYANACAKLAR:

Şiddet, taciz sadece kadına karşı değil ki… Her yerde. Okullardan iddialar geliyor. Alacak verecek davası, şiddet hatta ölümle bitiyor. Öğrenciler arasında cinayete varan şiddet… Ve bu durum artık cinnet halinde… Asayişin toplumsal bir sorun olduğunu bu ülkeyi yönetme görevi olanlar ne zaman görecek? Halkın öfkesi, endişesi, korkusu da uyandırmıyor kendilerini… Olağanüstü bir durum var. Daha fazla zaman geçirmeden ciddi tedbirler alınmazsa, içinden çıkılamaz hale gelecek. Yeter artık!

 

TOPLUMSAL TEPKİYE İHTİYAÇ VAR:

Kadınlara karşı işlenen cinayetler ve şiddet sürekli protesto ediliyor. Çünkü olaylar ara vermiyor. Ancak protestoların da bir işe yaramadığı açık. Ne cezalar artıyor, ne takip-denetim sıklaşıyor. Sonuç alıcı toplu hareketlere ihtiyaç var. Bir siyasi parti ya da daha iyisi marjinal olmayan, geniş tabanlı bir sivil toplum örgütü, yapılması gerekenleri bir bir sıralasa, insanların desteğini istese. Bir manifesto mu olur, ne olur bilmem. Ama kitlesel, toplumsal bir tepkiye dönüştürmek şart. Aksi takdirde daha çok olayın arkasından beyhude eylemler yapılır…

 

BİZDE GOLİFA GİBİ DAĞITILIYOR:

Güney Kıbrıs’ta, 3,3 milyar Euro’dan fazla yatırım yapan üçüncü ülke vatandaşı 2 bin 697 kişiye “Kıbrıs Cumhuriyeti” vatandaşlığı verildi. Yani bizim son 3-5 ayda verdiğimizin neredeyse üçte biri kadar. Onlarda kriter, yatırım yapmak iken, bizde vatandaşlığın karşılığı sadece 9 mühür. Hem de kimdir, nedir, hırlı mı, hırsız mı olduğu araştırılmadan. Utanmasak vatandaş olanlara madalya takacağız neredeyse…

 

MAĞDURU OYNUYORLAR:

Geçen hafta işlenen iki kadın cinayetinin failleri, işledikleri vahşi suça kılıf buldular, “namus cinayeti”. Her ikisi de aldatıldıklarını söyleyerek, cinayet işlediklerini iddia ettiler. İyi de varsayalım aldatıldılar, bu işin mahkemesi var, boşanması var. İlle de öldürmek mi gerekir. Yaptıkları mağdura yatmak, alacakları cezayı hafiletme çabası. Ne yazık ki ülkemiz kanunları, bu iki caniye hak ettiği cezayı verecek düzenlemelere sahip değil…

 

TÜRKİYE YAPIYOR:

Türkiye’de, ihtiyaçtan fazla mezun verdiği gerekçesiyle, Eczacılık Fakültelerinin kontenjanları sınırlandırılıyor. Geçtiğimiz yıllarda tıp, hukuk, mimarlık, mühendislik dallarına getirilen baraj, bundan böyle eczacılık ve diş hekimliği dallarına da uygulanacak. Aynı zamanda, eczane açmanın kuralları da ağırlaştırılmış. Şu anda ihtiyaç fazlası 9 bin eczacı olduğu tespit edilmiş. Ortada bir planlama var, üniversite kontenjanları da ona göre belirleniyor. Ya bizde? Elimizi sallasak avukata, eczacıya çarpıyor. Diplomalı işsizlik artıyor. Ama ülke yöneticileri, üniversiteleri kızdırmasınlar diye, eğitimcilerin planlarını da görmezden geliyorlar…

 

DUYURU YAPMAK LAZIM:

Yüzlerce örneği ortada dururken, hala Ercan’dan ülkeye giriş yapmak isteyenlerin, üzerlerinde uyuşturucu ile yakalanmalarını anlayamıyorum. Acaba diyorum birleri bunlara KKTC’de uyuşturucu kullanımı serbesttir” falan mı dedi. Bence Türkiye’deki gazetelere, “KKTC’de uyuşturucu bulundurmak, kullanmak yasaktır” şeklinde ilanlar verelim, hatta Ercan’ın en görünür yerine “Bu ülkeye uyuşturucu sokmak suçtur” yazılı pankartlar asalım.

 

 


ZİRVEDEKİLER

Kutlay Erk: “Ekonomiyi düzeltmelerinden umudu kesti yurttaş, bari siyasi ahlakı düzeltseler, ‘devlet malı deniz – yemeyen domuz, bal tutan parmak yalar’ kavramlarını terk etseler… Ölü gözünden yaş beklemek gibi bir şey bu ama bilmeliler ki ‘çözüm sürecini terk edip içimizi düzeltelim’ dediklerinde yurttaşın sigortaları atıyor…”

 

 


DİPTEKİLER

Fener’den Sonra İskele: Girne antik liman feneri, göstere göstere sulara gömüldü daha bir kaç ay önce… Tamir istediği biliniyordu, bir araba da laf duymuştuk, projeler falan, sonuç yıkım… Mağusa’daki balıkçı barınağının durumunu Havadis daha bir hafta önce yazmıştı, “yakışmıyor” diye. Keşke bir gidip bakan, ilgilenen olsaydı. Basının yazdıklarını uyarı kabul etmezler, düzeltelim derdine düşmezler, ama basına saldırmayı marifet sayarlar… Bir yılda iki felaket. Tek sebebi, ihmal… Kim karşılayacak şimdi bu insanların zararlarını?

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar