Yazdıklarınıza Dikkat! Ercan’dan Ötesinin Hiçbir Garantisi Yok - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Mayıs 4, 2024
Poli

Yazdıklarınıza Dikkat! Ercan’dan Ötesinin Hiçbir Garantisi Yok

 

Türkiye’de 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi sonrası, yaşanan siyasi ve hukuki uygulamalar, Kıbrıslı Türkleri de pek çok bakımdan endişeye sevk etti. Türkiye’nin geleceğine yönelik endişeler yanında, ilişkileri, yazdıklar veya söyledikleri nedeni ile sorumlu tutulup tutulmayacakları yönünde korkular yaşanıyor. Bu sorunun hukuksal boyutlarını ortaya çıkarmak üzere, Avukat Hasan Esendağlı ile bir söyleşi yaptık.


 Poli: Geçtiğimiz yıl, Türkiye’de bir askeri darbe girişimi yaşandı.

Bu girişim, gerek Türkiye’nin geleceği; Gerekse darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hal idaresinin Kıbrıs’a da yansıyabilecek olası hukuksal uygulamaları ile ilgili olarak ciddi endişeler yaşanmaya başlandı. Medyada yazılan veya söylenen sözler, Türkiye’deki şirketler ile var olan ticari ilişkiler, Türk şirketlerin Kıbrıs’taki yatırımları bu kapsamda tartışma konusu haline getirildi. Size soracağımız ilk soru şu: Bir süre önce KKTC Bakanlar Kurulu’nun “FETÖ” diye isimlendirilen Fetullah Gülen Hareketi’ni yasadışı örgüt olarak ilan etmesinin hukuksal anlamı nedir?

Hasan Esendağlı: Öncelikle bu FETÖ konusunun bana ilginç gelen bir yönü var. Bu konuda kapsamlı bir araştırma yapmış değilim ama; FETÖ, galiba, adı devlet tarafından konmuş ilk terör örgütüdür. Zira, genellikle terör örgütleri, kendilerini terör örgütü olarak tanımlamazlar ve isimlerine de “terör örgütü” diye bir niteleme koymazlar. Bu FETÖ konusu o kadar tartışmalı bir konudur ki; Bir anda devleti yönetenler tarafından bir fraksiyon ayrılığı ile yaratıldı, terör örgütü olarak ilan edildi ve adı da kondu. Hatırladığım kadarı ile bu örgüt Türkiye’de 15 Temmuz darbesinden önce terör örgütü olarak ilan edildi ancak bizde hükümet, buna gerek duymadı ve darbe girişimi olur olmaz bu yönde bir adım attı. Konuya Kıbrıslı Türkler açısından yaklaşırsak, bizim Ceza Yasa’mızda yasadışı örgüt olarak ilan edilen örgütlere üyeliğin, sempatizanlığın veya bunlarla işbirliği yapmanın suç olduğunu düzenleyen maddeler vardır. Dolayısı ile de, FETÖ denen bu örgüt ile Ceza Yasası’nın ihlali sayılacak türde ilişkili olmak suç olacaktır.

Poli: Terör örgütü ile ilişkili olmak göreceli bir kavramdır.

Hasan Esendağlı: Evet geniş bir kapsamı vardır. Ceza Yasası’nda üyelik, işbirliği, propaganda, sempatizanlık gibi geniş anlamda fiilleri suç sayan düzenlemeler var. Ve bu karar ile yasa maddeleri, KKTC’de yaşayan herkesi bağlayıcıdır.

Poli: Türkiye’de yürütülen hukuki soruşturmalar sonucunda, Kıbrıs’ta yaşayan kimi Türkiyeli görevlilerin tutuklanıp götürüldüklerine yönelik yalanlanmamış iddialar var. Bu tür davranışların hukuki zemini nedir?

Hasan Esendağlı: Bu meseleyi hem hukuki zemin hem de fiili durum bakımından değerlendirdiğimizde, bence, KKTC devletinin egemenlik sahasında veya KKTC yargısının yargısal alanında olmayan Türkiye Cumhuriyeti mensubu iki grup insan sayabiliriz. Birinci gruptakiler, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri mensupları. Diğer gruptakiler ise Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği mensuplarıdır. Bu tür kimseler, normalde KKTC yargı yetkisine giren suçlar işleseler dahi yargı bağışıklıkları vardır ve biz onları KKTC mahkemelerinde yargılayamayız. Konuya sorduğunuz soru kapsamında yaklaşacak olursak, evet, kolordu ve elçilik mensuplarını her hangi bir gerekçe ile bir helikoptere koyup götürebilirler. Burada KKTC hükümetinin bir söz hakkı yok. Ama bunların haricinde burada görevli olan veya yaşayan kişilerle ilgili olarak ortada bir suç varsa ve eğer burası bir devletse, bu devletin bilgisi ve katkısı olmadan onların götürülmeleri hukuki değildir. Bu illegal bir davranış olur.

Poli: Türkiye’de “terörle mücadele” kapsamında gerçekleşen bazı uygulamaları hatırlatarak size bir soru sormak istiyorum. Mehmet Altan, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak gibi isim yapmış bir akademisyen, bir yazar ve bir gazeteci darbe girişimi öncesi katıldıkları bir televizyon programında “darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları” gerekçesi ile tutuklandılar. Yasal bir banka olan Bank Asya’da mevduatı olan, orası ile ilişkili herkes “terör örgütü ile işbirliği” suçlaması ile tutuklandılar. Elektronik bir haberleşme aracı olan Bylock’a üye olan 180 bin kişi örgüt üyesi olarak ilan edildiler ve kamu görevlisi olanlar devletten ihraç edilerek çok büyük bir bölümünü tutukladılar. Suçlananların bir kısmının evlerine, iş yerlerine hatta fabrikalarına el koydular.

Sorumuz şu; KKTC’deki teröre yönelik yasal mevzuatın bu denli geniş boyutlu yorumlanıp uygulanması mümkün mü?

Hasan Esendağlı: Mevcut durumda aramızda çok büyük bir fark var. En başta sizin de belirttiğiniz gibi darbe girişiminden hemen sonra Türkiye’de Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. Bunun anlamı şu; Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükleri dahil, anayasada vatandaşlar için tanınan temel hak ve hürriyetlerin uygulanmasının askıya alınmasıdır. Ve “bunları sadece fiilen değil, hukuken de askıya aldık” denilmesidir. Dolayısıyla, insanların sadece bir şüphe üzerine, hatta uzak veya soyut bir şüphe üzerine tutuklanmaları, işlerine son verilmesi hatta mal varlıklarına el konulması gibi temel insan hak ve özgürlüklerini ortadan kaldıran şey, olağanüstü hal uygulamasıdır. Darbe girişimi olmasaydı Türkiye’de bu tür uygulamalar olabilir miydi? Evet, öncesinde de benzer uygulamaların olduğunu görüyorduk. Ancak olağanüstü hal uygulaması ile uygulama alanlarının genişlediği ve dozunun arttığı gözlemleniyor.

Bizde böyle bir durum söz konusu değildir. Bu sorunla ilgili bizdeki yasalar uygulanacaksa, öncelikle polis, yasadışı üyelikle ilgili bir soruşturma başlatacaktır, prosedürü sürdürebilmek için mahkemelerden kısa süreli tutuklamalar talep edecektir, bu süre sonunda suçu ortaya çıkarabilirse mahkemeye sevk edecektir, tutuklu ya da tutuksuz olarak yargılama için yine mahkeme karar verecektir. Yasalar tahtında yargılama yapılacaktır ve suçun işlendiği ispatlanabilirse, yasalardaki ceza hükümleri uygulanacaktır. Bunun haricinde bir yaptırım uygulanması söz konusu değildir. Kişinin mal varlığına el konulması veya tedbir uygulaması bizde, kara para aklanmasını önleme yönünde çıkarılmış yasaya bağlı olarak kişinin elde ettiği “kara nitelikli” yani “suç geliri” sayılan bir geliri varsa, sözkonusu olabilir. Yoksa “sen FETÖ’cüsün” denerek kişinin mallarına el koymak, işten çıkarmak, lojmandan kovmak gibi uygulamalara olanak verecek bir hukuk bizde şu anda yoktur.

Poli: Türkiye’deki uygulamalardan dolayı Kıbrıs’ta da bir korku ve endişe ortamı doğdu. Mesela bir iş insanımız, bayisi olduğu Türkiye’deki bir firmanın “FETÖ’cü” diye suçlanması ve şirkete el konması sonrası, “Ben FETÖ’cü değilim” diye ilanlar vererek firmasını tasfiye etti. Gerçekten öyle bir şey söz konusu olabilir mi? Bayilik ilişkilerinden dolayı Kıbrıs’taki firmalar soruşturulur ve sorumlu tutulabilir mi?

Hasan Esendağlı: Sözünü ettiğiniz şey, tek başına suçun unsurunu ortaya koyan bir şey değildir. Eğer yasadışı örgütün çıkarlarına yönelik olarak ortak bir faaliyet varsa bunu konuşalım. Ama sırf ticari ilişki sürdürülüyor diye Kıbrıs’taki firmanın da sorumlu tutulması diye bir şey söz konusu olamaz. Aslında ortada şöyle bir tuhaflık var. FETÖ denilen şey, Türkiye’de varlığı önceden bilinen, kabul edilen ve iddia edilen bir örgüt değildi. Fethullah Gülen hareketinin Türkiye’deki iktidar çevreleri ile bir uyumu söz konusuydu ve sonradan birtakım sorunları oldu, sert bir bölünme yaşandı. Bu bölünme neticesinde iktidardakiler bu fraksiyonlara “siz artık yasadışısınız sizi terör örgütü ilan ediyoruz” dedi. Bu da çok yakın bir zamanda oldu. Bu duruma Türkiye açısından bile baktığımızda, ondan önceki işbirliklerini suç olarak nitelendirmek mümkün görünmüyor.

Konuya KKTC bakımından baktığımızda, bu örgüt ne zaman yasa dışı ilan edildi? 15 Temmuz 2016’dan sonra. Bu tarihten önce, herhangi bir bilgisi olmadan, bir uyarı almadan hatta “bunlar ticaret yapmak için makbul insanlardır” gibi söylemlerin yaygın olduğu bir dönemde sırf onlarla ticaret yaptı diye bir insanı sorumlu tutmak mümkün mü?

Poli: Diyelim ki; Kıbrıs’ta TC veya TC-KKTC kimliğine sahip birisi, herhangi bir internet haberleşme ortamında KKTC yasalarınca da suç sayılabilecek bir paylaşım yaptı. Mesela Fetullah Gülen’i övücü veya Tayyip Erdoğan’ı küçük düşürücü şeyler paylaştı. Böylesi bir durumda Türkiye’deki yönetimin KKTC makamlarından bir talebi olabilir mi?

Kişinin iadesi veya yargılanması istenebilir mi?

Hasan Esendağlı: Eğer söz konusu fiil KKTC yasalarınca suç sayılıyorsa, KKTC makamlarının o kişinin kimliğine bakmaksızın onu yargılama hakkı var. Bunun dışında suç işleyen kişi TC kimlikli ise ve işlediği suç gereği iadesi isteniyorsa, suçluların iadesi anlaşması gereği prosedürler uygulanmak kaydı ile o kişi iade edilebilir. Ancak söz konusu kişi ayni zamanda hem TC hem de KKTC yurttaşı ise, ikili anlaşmaya rağmen iade edilemez çünkü Devletler Hukuku, yurttaşın iade edilmeyeceğini ön görür. Bu durum uluslararası hukukun temel prensiplerindendir. Ancak Türkiye makamları bu kişinin KKTC’de yargılanmasını talep ederse ve ortaya yeteri kadar delil sunabilirse bu kişi KKTC’de yargılanabilir. Nitekim geçmişte, hem Büyük Britanya hem de KKTC kimliğine sahip bazı kişilerin İngiltere’de işledikleri suçlar kapsamında, İngiliz makamların bu kişilerin KKTC’de yargılanmaları talebi kabul bulmuş ve bu kişiler yargılanıp mahkum olmuşlardı. Yine benzeri bir şekilde, Havadis Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Başaran Düzgün, makalesinde dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer hakkında hakaret edici ifadeler kullandığı gerekçesi ile TC Elçiliği’nin şikayeti üzerine KKTC Mahkemeleri’nde yargılandığını hatırlarım. Bu dava Başaran Düzgün’ün beraati ile sonuçlanmıştı. Bunlara benzer daha farklı örnekler de vardır.

Poli: Türkiye’de gözaltına alınan veya tutuklananların çoğu için, elektronik ortamlarda işledikleri suçlar ileri sürüldü. Hatta geçtiğimiz hafta alınan bir karara göre, TC makamlarının suç sayabileceği her hangi bir eleştiri veya yorumu beğenen “like” yapan kişi de benzer sucu işlemiş olarak sayılmaya başlandı. Diyelim ki; KKTC yurttaşı birisi Türkiye’deki duruma tepki gösterdi ve ağır bir eleştiride bulundu. Veya elektronik ortamda yapılan bu tür bir eleştiriyi beğendiğini ifade etti. Bu yurttaşımızın örneğin Türkiye’ye girmeye çalışırken havaalanında tutuklanma olasılığı var mı?

Hasan Esendağlı: Tabii ki benim bilgi ve tecrübem KKTC’deki uygulamalarla ilgilidir. Buradaki uygulamalarla ilgili olarak daha rahat bilgi verebilirim. Bu durumdaki Kıbrıslı birisi, yurttaşı olmadığı Türkiye’ye girmeye çalıştığı sırada tutuklanabilir mi sorusu, Türkiye’deki hukuk uygulaması ile alakalı olduğu için normalde cevap vermemem gerekir ama Türkiye’deki olağanüstü hal koşullarını da dikkate aldığımda “yok canım böyle bir şey olmaz” denilebilecek hallerde bile gözaltına alma olabileceğine tanık olduğumuz bu günkü şartlarda sorunuza ‘evet tutuklanabilir’ diyebilirim. Bence Ercan Havaalanı’nın ötesinin hiçbir garantisi yok.

Poli: Böylesi bir duruma düşmüş bir yurttaşı için KKTC makamlarının hukuken yapabileceği bir şey var mı?

Hasan Esendağlı: Normal koşullarda diplomatik kurallar çerçevesinde vatandaşının haklarını arayabilir. Yapılan işlemin hukuka uygunluğu sorgulanabilir. Herhangi bir hukuksuzluk durumunda protesto edebilir, elçilik mensupları yargı mekanizması ile temasa geçebilir. Ama netice anlamında yapılabilecek fazla bir şey yoktur. Çünkü örneğini verdiğiniz durumda yargılama yetkisi tamamen Türk makamlarına aittir.

Bunun dışında Türkiye’de ceza yargı yetkisinin suçun işlendiği yerle ilişkilendirilip ilişkilendirilmediğine de bakmak lazım. İlgili yasalar suçun işlendiği yerin yurtiçi mi yurtdışı mı olduğu ayrımını yapıyorsa ki bildiğim kadar yapmıyorlar, konuyu ona göre değerlendirmek lazım. Ama sonuçta olağanüstü hal yasalarının egemen olduğunu dikkate aldığımızda, temel hak ve özgürlüklerin dikkate alınmayacağını da göz önünde bulundurmanız lazım.

Poli: Sayın Esendağlı verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar