Yaşlı Çingene Kadın “Suluhan” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazar, Mayıs 5, 2024
Köşe Yazarları

Yaşlı Çingene Kadın “Suluhan”

Şenay ÇelikkayaŞenay Çelikkaya

Pandemiden birkaç yıl önceydi, kısa bir memleket ziyaretinde Lefkoşa’da arkadaşımda misafir olmuştum. Ağustos sıcağı pek çetindir Lefkoşa’da. Güneşin kavurucu etkisiyle asfalt sıcağını adeta acımasızca üfler, yakar insanı. “Beni Büyük Han’a götürsene ne olur” demiştim. “Bu öğlen vakti, 40 derece sıcakta Büyük Han’da ne işimiz var deli misin?” diye arkadaşım itiraz etmişse de, beni kıramamıştı ve cehennem sıcağında Büyük Han’ın yolunu tutmuştuk. Halen bunu hatırlayıp güleriz birlikte. Kafesinden özgür bırakılmış bir kuş gibi, Büyük Han’da bir aşağı, bir yukarı, her metrekaresini karış karış dolaşmış, yorgun düşüne dek gezinmiştim. Sonra geleneğimize uygun bir veda ile kahvelerimizi içip çıkmıştık handan.

Ankara’da bir Kıbrıslı olarak Ulus’ta meraklı keşiflerimin bir örneği de “Suluhan”dır. Nasıl sebze, meyve ve balık Hal’ini kafamda Bandabulya ile özdeşleştirmişsem, Suluhan da zihnimde Büyük Han’ın esintileriyle beni çekmiştir. İki hanın mimari konsepti benzer olsa da, Lefkoşa’daki Büyük Han başarılı restorasyonuyla çok daha görkemli ve güzeldir. Ancak yine de ikisi de “Han” olarak inşa edildiğinden kardeş yapılardır.


Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ticaretle alakalı, özellikle tüccarların konakladığı mekânlar olarak farklı şehirlerde birçok Han yapılmıştır. O dönem için motorlu araçlar olmadığından atlarla seyahat edildiği için Hanlar aslında en basit tanımıyla günümüzün otel ve garajlarıydı. Çok şiirler yazılmış, şarkılar bestelenmiş ve filmlere konu olmuştur Hanlar. Ne yazık ki bazıları korunamamış ve tüm yaşanmışlıklarıyla yok olup gitmişlerdir.

Ulus’ta Hal’in arkasında adeta saklı bir yapı olan Suluhan, Hacı Doğan Mahallesi Tekneciler Sokağı ile Sulu Han Sokağı arasında bulunmaktadır. Halk arasında Sulu Han olarak bilinen yapı, Hasan Paşa Hanı olarak da anılmaktadır. Kim tarafından ve tam olarak hangi tarihte yapıldığı bilinmeyen hanın 16. veya 17. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir ve o dönemde 63 odası, hayvan barınağı, samanlık ve ahırları olduğu anlatılmaktadır. Hani derler ya “yüzyıl sonra hiçbirimiz bu dünyada olmayacağız” diye, işte bu handan da yüzyıllar boyunca, şuan hayatta olmayan nice yolcular gelip geçmiş, acı tatlı anılar duvarlarına sinmiştir. Hancılar da yolcular da artık yok, bize kalan ise yaşlı bir binadan ibarettir.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, TBMM’nin açılışı için gelen yabancı basın mensuplarının da Suluhan’da ağırlandığı anlatılıyor. Adını, su ve ısıtma konforu olan, avlusunda Köşk Mescidi bulunan bir yapı olmasından aldığı söylenmektedir. Suluhan 1929’da Ulus’ta “Tahtakale Yangını” olarak bilinen büyük yangında zarar görmüş, harap olmuş şekilde 1950’lilere kadar sebze, meyve satılan bir Pazar olarak hayatta kalmak için direnmiştir. Çok şükür ki 1980’lerde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından aslına uygun bir şekilde restore edilip tekrar hayat bulmuştur. İnsanların yıkıp yerine yeni bina diktiği Taşhan’a göre Suluhan oldukça şanslıdır çünkü atlattığı yangın felaketinden sonra bile yaşama tutunmayı başarmıştır. Taşhan’ı yıkan eller bu kez Suluhan’ı restore edip yaşatmıştır. İki katlı ve iki avlulu olan handa şu anda 110 dükkân ve depo bulunmaktadır. Avlunun ortasında bir şadırvan ve bunun dört köşesinde aşağıdan yükselen ayaklar üzerine oturtulmuş bir de mescit yer almaktadır. Avluya bakan dükkânlar, hanların ortak özelliği olan revaklarla çevrilidir.

 

Ulus için Suluhan’ın önemi oldukça büyüktür. Bir avuç bayram şekeri misali tatlıdır, renklidir, cıvıl cıvıl neşelidir Suluhan. Pandemi sürecindeki son durumunu bilemiyorum ama öncesinde kalabalığı asla eksilmezdi. İnce ince sanat kokar. Takı tasarımı, ahşap boyama, el işleriyle ilgili aklınıza gelecek her şey burada vardır. Rengârenk, çeşit çeşit, boy boy boncuklar sergilenir dükkânların önünde. Ahşap boyamaya meraklıysanız eğer, ham işlenmemiş ahşap objeler göz kırpar size. AVM’lerde fahiş fiyatlara satılan doğal taşların en güzellerini, en uygun fiyata Suluhan’da bulursunuz. Nikâh şekeri tasarımları, düğün, nişan malzemeleri, çiçekçiler türlü türlü alternatifler sunar ziyaretçilere. Otantik takıların en farklılarını bu handa görebilirsiniz. Her şeyden önemlisi esnaf sıcakkanlı, güler yüzlü ve içtendir. Boğucu AVM’lerin aksine, açık havada, bahçesinde oturup soluklanacağınız, çay kahve içebileceğiniz yerler de vardır. Sizi bugünden alır, geçmişe götürüp getirir, yüreğinize dokunur Suluhan.

 

Lefkoşa’daki Büyük Han yaşlı bir bilgedir, sessizliğinde huzur bulur, ruhunuzu dinlendirirsiniz. Sessizliği, ihtişamı, görkemi kucaklar sizi. Sükunet ile yıkanır ruhunuz. Suluhan ise yaşlı çingene bir kadındır. Rengârenk etekleri savrularak dans eder adeta ve kollarında, boynunda dizi dizi boncuklarıyla neşe doludur. Büyük Han’ın sessiz huzurlu bir atmosferi, Suluhan’ın neşeli renkli ve gürültülü kalabalığı vardır. Hanlar üç aşağı beş yukarı aynıdır ama tıpkı insanlar gibi ayrı ayrı karakterleri vardır sanki. Bizlerin yüzyıl sonra olmayacağı bir yaşamda, Hanlar yine insanları farklı karakterleriyle kucaklayacaklardır mutlaka.

“Ne zaman yolda bir hana rastlasam irkilirim
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim…
…Ey garip çizgilerle dolu han duvarları
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları.”
(Faruk Nafiz Çamlıbel)

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar