Tatar dikkatli olmalı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Tatar dikkatli olmalı…

Köş, MoreketMehmet Moreket

UBP Genel Başkanı Ersin Tatar, göreve geldiği günden itibaren, hiç de akılda olmayan bir tartışmanın içinde buldu kendini…

Hepimizin görebildiği gibi, Tatar’ın ülke yönetimine dair, özellikle ekonomik konularda öncelikli hedefleri var.


Bunu her zaman söylüyor da zaten.

“Beni bekleyen iktidara gelme,  hükümet etme görevi vardır. Bu şu veya bu zaman olacaktır. Benim için Cumhurbaşkanlığı adaylığı henüz erkendir diye düşünmekteyim. Öncelik hükümete gelmek, ekonomik sıkıntıları çözmek, halkımızın refah seviyesini yukarıya çekmeyi başarmaktır”.

Görevi aldığı günlerde, kasım ayında bir tv programında aday olmayacağını da gayet net söylemişti.

Ama öyle bir lobi var ki, o ne derse desin durmuyor…

Tatar’ı Cumhurbaşkanlığına yollamak için, kamuoyu önünde baskı üstüne baskı oluşturuluyor.

Geçen hafta UBP’nin eski genel başkanları sırayla medyaya konuştular ve Tatar’ın aday olması gerektiğini söylediler…

Derviş Eroğlu; “Ersin bey henüz başbakan olmadığı için cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını söylemiş olabilir. Ama partinin yetkili organları tarafından aday gösterilirse bundan kaçamaz” derken…

Hüseyin Özgürgün daha ileri gidip, korku da vermiş…

“Ersin bey cumhurbaşkanlığı adaylığından kaçarım diyemez. Eğer aday olmayacaksa büyük bir yanlış yapmış olur ve bana göre kendi genel başkanlığı da sıkıntıya girer”…

Bu kadarla da kalmıyor. Partinin içinden bir çok kişi de gerek medya, gerekse sosyal medya üzerinden gaz veriyor…

Anlaşılan istese de, istemese de, Ersin Tatar’ı fena halde sıkıştıracaklar.

Düşünsenize, Eroğlu’nun dediği gibi, partide imza toplansa ve “Adayımız sensin” dense, ne yapacak?

Şimdi asıl sınavı UBP tabanı verecek.

İyi niyetli görünen, ama aslında Tatar’ı başkanlıktan uzaklaştırma kokuları da gelen bu kampanyaya genel başkanını kurban mı verecek? Yoksa bu ayak oyunlarına karşı durup, başkanına sahip mi çıkacak.

Bakın Göç Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi’nin Kıbrıs gazetesinde yayınlanan anketine göre, UBP mevcut partiler arasında en beğenilen parti çıkmasına rağmen, Cumhurbaşkan adaylığında Akıncı yüzde 31,92la birinci, UBP’nin Başkanı Tatar, sadece yüzde 20,6. Demek ki partili de Başkanını cumhurbakan adayı olarak görmek istemiyor…

Bilmiyorum Sayın Tatar da olup bitenleri benim gördüğüm gibi görüyor mu?

Yine de uyanık olmalı, etrafındakilere dikkat etmeli.

Bu oyunlar UBP içinde daha önce de yaşandı.
Niyeti iyi olanla, başka planları olanları ayırt edebilmeli.

Yoksa çok geç olacak, tarih tekerrürden ibaret olacak…

 

 İŞTE UZMANI SÖYLÜYOR…

İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Halil Erdim,  Radyo Havadis’te ilginç şeyler söyledi.

Bir kere cezaların yetersiz olduğunu. Para cezasıyla geçip gittiğini…

Oysa Erdim, asıl cezanın ihalelere başvuruda iş sağlığı ve güvenliğinin kriter olarak alınması olacağını belirtiyor. Geçmişinde güvenlik açığı olanın, ihmali olanın, ihaleye girmesi engellenebilir.

Sonra, vukuatlı bir müteahhide, sınıf düşürmesi yapılması gerektiğini savunuyor, dünyadan örnekler veriyor.

Başka önemli bir vurgusu da, ölen ya da sakatlanan işçinin tazminatının devlet tarafından ödenmekte oluşu. Meğer ihmalin bedelini Sosyal Sigortalar ödüyormuş. Bunu da tümüyle işveren ödemeli. Bakalım o zaman önlem alır mı almaz mı…

Ayrıca, standardı olan iskele kullanımının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini, bütün dünyada böyle olduğunu söylüyor ve KKTC’de bunu temin eden firmalar bulunduğuna dikkat çekiyor.

Dedik ya, bir kaşık suda boğuluyoruz. Gerçekte neyin, nasıl yapılacağını dünya çoktan keşfetmiş, uyguluyor.

İki satırlık bir yasa değişikliği her şeyi halledebilir.

Ve artık biz, devletimizi, böyle soğukkanlı, ne yaptığını bilen ve otorite olarak görmek istiyoruz.

Yoksa ağız dalaşlarıyla, işveren-bakanlık kavgalarıyla bir yere varılacağı yok…

 

YERİN KULAĞI VAR

UMURUNDA DEĞİLMİŞ:

Anastasiadis’e Haravgi’de desentralizasyon önerisiyle “taksimin başkanı olabileceği” konusunu sormuşlar, “Umurumda değil” demiş. Fena gaza geldiği anlaşılıyor. Ruhani başkanları Makarios’un “vatanı aldığından küçük devretmemek” idealine de kafa tutabiliyor. Yeter ki Kıbrıs Türkleri adanın siyasi eşit ortağı olmasın(!)…

ELEŞTİRİLER ŞAHSIYLA İLGİLİ: YÖDAK Başkanı Akile Büke, kendisine yapılan eleştiriler için “YÖDAK yıpratılmaya çalışılıyor” yorumu yapıyor. Eğer böyle bir durum varsa, o kuruma zarar veren kendisi kendisi olmuş olmuyor mu? Zira yapılan eleştiriler, tartışmalar, şahsının uygulamalarıyla ilgili YÖDAK’ın değil. Biz meseleye böyle baktık.

BANA SORMAYIN:

Geçen gün de yazmıştım ve protokolun imzalanmama nedenini “sadece bizim hükümete değil, Türkiye’ye de sormalı” diye. Serdar Denktaş da Meclis konuşmasında para akışıyla ilgili, “Ocak ayında protokol imzalanır, Mart ayında para akışı başlar. Ama Mart’tayız. Henüz başlamadı. Nedeni bizde değil. Nedenini bize değil, Erdoğan’a soracaksınız” diyerek nedenlerini Türkiye’de yaşanan ekonomik krize bağladı. Hani her fırsatta, “Türkiye’den parayı en iyi biz alırız” diyenlere duyurulur…

DEVLET MALI DENİZ:

2016-2017 yılları arasında şirket temsilcisi ile Milli Eğitim Bakanlığında 1.Derecede Öğretim Uzmanı olarak çalışan biri, anlaşmışlar, taşınan öğrenci sayısını fazla gösterip “hayali öğrenciler” için devlet kasasından 419 bin lira fazla para almışlar. Yahu bu devlet size iş vermiş, ekmek paranız için kapılarını size açmış ama, belli ki gözünüz doymamış ki, daha fazlasını istediniz. İyi ki Ombudsman konuyu inceledi de yolsuzluklar ortaya çıktı. Geriye doğru gidilse, kimbilir ne milyonlar ççıkacak.

NEREDEN NEREYE:

Lefkoşa Devlet Hastahanesinin hizmete açıldığı 1978 yılında bir çok kişi “bu kadar büyük hastahaneye ne gerek var, nasıl dolduracaklar” diyordu. Aradan kırk yıl geçti ve o çok büyük dediğimiz hastahane artık yetmez oldu. Sadece 2018 yılnda Lefkoşa Devlet Hastahanesi 111 bin 394 hastaya hizmet vermiş. Bugün için yetersiz kalan hastahanenin yerine yeni bir hastahane inşası gündemde. 40 yılda nereden nereye geldik…

 

ŞİDDETİN CEZASINA BAKIN:

Şiddet niye çok, niye önü alınmıyor diye söylenip duruyoruz, ama şiddet durmuyor. Şiddet kullanan kafanın anlayacağı tek şey ağır ceza olabilir. Ona anladığı dilden konuşacaksınız. İşte Mağusa’da üvey çocuğuna şiş batıran, eziyet eden birine 1 yıl hapis verebilmiş hakim. Ve diyor ki, “cezalar ibretlik olmalı”. Aslına bakarsanız toplum düzenini sağlamak için, hayatın her alanında yasalarımızın düzenlenmesinden başka çare yok. Çalıştaylar, sempozyumlar, eylemler kozmetik. Ne kadınları koruyor, ne çocukları, ne inşaatta çalışan garibanları, ne de yolunda giden biçare sürücüleri…

ZİRVEDEKİLER

Erdal Onurhan: İçkili veya uyuşturucu etkisi altında araba kullanmak  ve ayrıca telefonla konuşurken araba kullanmak, kasti olmayayan adam  öldürmeye teşebbüs kapsamına alınmalı. Ehliyet süresiz iptal. O zaman suç ile ceza mütenasip olur”.

 

DİPTEKİLER

Prof. Dr. Akile Büke: YÖDAK Başkanı Akile Büke, sürekli yurt dışında bulunmasıyla ilgili çıkan eleştirilere cevap verirken, tüm izinlerini, mazeret izni, hasta raporları, kurul raporu, hatta hafta sonu tatillerini de hesaplamış, senenin yarısını yurt dışında geçiriyor olmasını haklı çıkartmaya kalkmış. Dahası, ek mesai almazmış, alsa alacaklı çıkacakmış. Benim bildiğim, devlette hiçbir üst kademe yöneticisinin ek mesai hakkı yoktur. Açtık Yüksek Öğretim Yasası’na baktık, o da kendisine böyle bir hak vermiyor. Hem olağanüstü durumlar için verilen hakları sonuna kadar kullanmış, hem de olmayan bir hakkın pazarlığını yapıyor…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar