Rum-Türk malları sorunu! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Rum-Türk malları sorunu!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bilmeliyiz ki çözüm olmasa da 1974’den kalma sorunları “temizlemeden” ne Kuzey’in “egemeni” olabiliriz ne “devleti” tanıtabiliriz!

Çok kısaca “1974 Barış Harekâtı ve sonrası Kuzey gerçeğini” aklayıp paklamazsak başımız çok ağrıyacak.


Kuzey’deki Rum Mallarından söz ediyorum… Dolayısıyla “Güney’de ne olup olmadıklarını çok da bilmediğimiz Türk mallarından!…

BU konudaki çağrışımı yapan, son günlerde Rum medyasında daha sık yer alan “Kuzey’deki mülkleriyle ilgili” haberlerdir!

Nitekim geçtiğimiz gün böyle bir haberde, Güney’in “ünlüdür” dedikleri Ahillias Dimitriadis adlı bir Rum avukatın görüşlerine yer verilirken şöyle deniyordu:

“Kıbrıs sorununun çözülmesi yada çözülmemesi durumunda KKTC’deki Rum malları meselesinin ele alınması için şimdiden hazırlık yapılmalıdır…”

Rum Avukata göre “Güney Rum Yönetimi Kuzey’deki Rum mülkü sorununu çok hafife almaktadır…” Dolayısıyla (yanlış anlamadımsa) “bizzat kendisi Kuzey’deki Rum mallarının değerlerini önemli ölçüde iyileştiren bir hesaplamasını Rum Yönetimine önermiştir…”

Avukat Dimitriadis ayrıca diyor ki “Kuzey’deki Mal Tazmin Komisyonu Rum mallarına çok düşük değerlerler biçmekte ve Rum hak sahiplerini bu değerleri kabul etmek zorunda bırakmaktadır…”

Rum avukat bu konuda “yinelenecek çalışmaların” Maraş’tan başlamasını da önermektedir…

…PEŞİN yargımla yazayım: Aynen “siyasi çözüm” gibi “Kuzey’deki ve Güney’deki Türk-Rum mallarının çözümünü” de kırk yıldır savsaklarken, müzmin bir sorun haline getirdiğimizi bilmeliyiz!

Ve Mal Tazmin Komisyonunu çalışamaz hale getirmekle de çok büyük hata yaptığımızı kabul etmeliyiz.

Ancak “Kuzey’de Rum malları üzerinde yarattığımız “oldu da bitti maşallah” gibilerinden bir olayın, dünya siyasi hukukunda resmen “gasp” olduğunu, çözüm olsa da olmasa da “sonucunun hiç iyi olmayacağını” aynen Rum Avukat gibi bizim de çok geç olmasına karşın anlayıp bugünden çalışmalara başlamalıyız…

HAREKET noktamız ise “Kıbrıs gibisi ada koşullarında Güney’deki Rum’un tek kuruşuna kadar Kuzey’deki malının tazminatını almadan sürekli ellerinin boğazımızı sıkmaya ve bizi “İnsan Hakları Mahkemelerinde” süründürürlerken mahkûm edebileceklerine dayandırmalıyız… Kısaca kimse kimsenin malını gasp edemez bunu kafamıza sokmalıyız!

DEVAM edeyim: Yanılmıyorsam Annan planında “mülklerin tazmini konusu” 1974 parasal rayiçlerine göre saptanacaktı…

Aradan 15 yıl geçti. Kuzey’de Rum malları üzerinde büyük inkişaflar yapıldı… Yani bu mallar kat katıyla değer buldu… Tutun ki benzer olay bizim de Güney’deki mallarımız için geçerlidir…

Bir ara Türkiye “şerefiye bedeli” olarak bizim de Rum malları için parasal katkılarda bulunmamızı istediydi de bir kulağımızdan girip diğerinden çıktıydı…

Fakat şimdilerde Rum tarafı “sorunu” yeniden ateşliyor. Doğrusu “istediği yere koştursun” diyemiyorum çünkü tapulu malları üzerinde carta çekiyoruz ki “nasıl ve nice olduğu da dillere destandır! Kısaca artık bizim de “mülkler” konusunda çalışmalar yapmamız kaçınılmazdır, yapmazsak zaten Rum tarafı yaptıracaktır!

 

**********

KISACA TAKILDIKLARIMDIR: (HADİ GÖRELİM BAKALIM!)

Sonuçta Ersin Tatar Başbakanlığında bir koalisyon hükümetinin oluşacağını varsayarak yazayım:

Evvel emirde Tatar’lı koalisyon hükümetini bekleyen önemli konu başta TC ile yeniden masaya yatırılıp imzalanacak “Mali Ve Ekonomik Protokol” olmak üzere sonuçta o protokole bağlı olarak Erhürman Hükümetince de gündemde sıcak tutulan “reformlar” dolayısıyla gerçekleşmeleri aşamasında Türkiye ile ilişkilerdir…

Her ne kadar şu sıralarda Türkiye “İstanbul sendromu” yaşasa da KKTC araya sıkıştırılacaktır elbet!

PEŞİN hükümle vurgulayım: Artık bu ülkede “hazırlanışının” bile ya olası bir erken seçimle kadük duruma düştüğü yada bütçe darlığı nedeniyle uygulanamadığı “Hükümet Programlarına” gerek yoktur!

Buna karşın eğer “Devlette sürekliliği” göz önünde bulunduracaksak, zırt pırt Hükümet değişiklikleriyle inkıtaa uğrayan “plan programlar” yerine zaten gidenin gelene bıraktığı “mirası” kabilinden “programları” (ki hepsi birbirinin tıpkısıdır) kaldığı yerden uygulamaya devam etmek tutun ki kötünün en iyisi olacaktır!

ERSİN Tatar’lı Hükümete bu vizyonla bakıyorum…

Yani “İmar İskân planlamalarına yönelik Emirnamelere devam!

Yani Yolsuzlukların, sahtekârlıkların, dolandırıcıların, vergi kaçakçılarının, uyuşturucu tacirleriyle kerhanecilerin üzerine cesurca gitmeye devam…

Yani trafik ve çevre pisliği gibi yüz kızartıcı sorunlarımızı kökünden çözmek için çalışmalara devam!

Yani Eğitimi, Üniversiteleri, Sağlık sistemini yeniden masaya yatırmaya devam!…

BUNA karşılık olası Tatar Hükümetinden asıl beklentilerimiz huzur ve refahı tesis etmesi olacaktır ki üç beşini hatırlatmak gerekirse şunlardır:  Partizanlığa, popülizme, göz göre paha üstüne paha bindirilmesine, milletin kazıklanmasına son verilmesi!

Artık hakçasına ve düzenli şekilde bir vergi reformunun devreye sokulması!

Memleketin sorma gir hanına çevrilmesinin kesinlikle önüne geçilmesi!

Kaçak işçi sorununa ve asıl “işçi istismarına” son verecek tedbirlerin alınması!

Aldı başını giderken küçük ülkede medyayı da çarkları arasına alan büyük orandaki haksız rekabetlerin, büyük sermaye monopollerinin sultasına son verilmesi!

Erhürman’ın lafını edip gerçekleştirmeyi başaramadığı “seferberlik toplumu” oluşumuzun yollarının açılması!

VE eğer “Rum kadar devlet oluş iddiasındaysak, Müzakere sürecinin  dolayısıyla siyasi sorunun, hükümet kanadının Dışişleri Bakanıyla eşuyumlu yürütülmesi…

Hadi görelim bakalım!

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar