Geçen gün yazımı hazırlamak için notlarımı alırken özellikle “Ekonomik tedbirler Paketiyle” büyük eleştirilere neden olan Sn. Başbakan Tatar’ın “çaresizlikle acının” feryat ettiği şu açıklamasını, ayni acıyı hissederek şöyle “not” ettimdi:
“Başbakan Tatar diyor ki ”elimizdeki imkânlarla ancak bu kadar yapabilirdik.” Bunu zaten herkes biliyor. Siz de bunu halkın oyları ve onayıyla bilerek ve talip olarak yüklendiniz devlet yönetimini…”
İŞTE şimdi o aldığım “not”un açılımını yapmak istiyorum. Çünkü 1974’ü başlangıç tarihi olarak alırsak 43 yıldır halkın oylarıyla iktidara gelip giden yönetimlerin hemen hepsi Devletin bu “çaresizliğini” savundulardı! Üstelik kırk üç yılda kırk Hükümet yıkıp 40 hükümet kurarak! Var mı dünyada emsali! FAKAT hemen tüm siyasi partiler hükümetlerini kurarlarken yaptıkları “plan ve programlarında” bunu asla söylemedilerdi! Seçim propagandaları döneminde de söylemedikleri gibi.. Söyledikleri tutun ki kendilerinden öncesi iktidarın gaflet ve delaletiydi!
Sonuçta çetelesini tuttuğumuzca gördük ki “Koalisyon Hükümetlerini” KKTC’nin idari sistemi haline getiren siyasi partiler, iktidarda ancak bir buçuk yıl dayanabiliyorlar!
Ondan sonrası tufan! Ya erken seçime gitmek yada yıkılan koalisyon hükümetlerinin yerine bir yenisini kurmak!..
Buna karşın çok kolayca kurdukları hatta dört partiden bile bir “Koalisyon Hükümeti” oluşturma başarısı gösterdikleri halde, hiçbir “İktidar” kapsamına siyasi sorunu da aldığınca, “KKTC’ye işlerlik kazandıramadı! Plan programlarına karşın sosyoekonomik kalkınmayı beceremedi! Niçin ama?
***
KUSURLAR DEVAM ETTİRİLDİĞİ İÇİN
Geriye dönüp ilk hükümet kuruluşundan bugüne kadar tüm gelip giden hükümetlere baktığımda hep şunu gördüm: Devletin yerel ve Türkiye’den sağladığı parasal katkıyla oluşturduğu “bütçesi” hiçbir devrede KKTC’deki yatırım ve sosyoekonomik gelişmelere yetmedi hatta kamu çalışanlarına bile!
Fakat 43 yıldır Devletin kendisine yetmeyen yamalama bütçesine karşın; KKTC’de ayni Devlet çatısı altında otelleriyle büyüyen bir turizm sektörü de gelişti, 40 ülkeden geldiği söylenen öğrencileriyle üniversiteleri de. TC’den gelen suyun yanı sıra arsa spekülasyonuna dayanmış da olsa patlayan inşaat sektörü de.
NE var ki ayni “Devlet” gelip giden Hükümetleriyle müflis bir “işadamı” oluştan hiç kurtulamadı. Havayollarını da batırdı 80 bin dönümlük narenciye bahçelerini 30 bin dönüme de geriletti! Ne memleketin altyapısını oluşturabildi ne TC ile imzaladığı Mali ve Ekonomik Protokolleri uyguladı. Boşuna verdiği zirai teşviklere karşın üretim kısırlığının üstesinden hiç gelemedi! Kısaca Devlet her zaman TC’den sağlanan ek parasal katkılarla ayakta durmaya çalıştı ama en çok eleştiriyle serzenişler de yazık ki yine Türkiye’ye karşı gelişti… Hiçbir hükümet de bu ayırımcı zihniyeti önleyemedi hatta azdıranlar oldu!
PEKALA sizce de bu açık seçik gerçekler ortadayken neydi alınması gereken tedbirler? Bilinmemesine imkân yoktu!
Ne var ki Rum’un çözümü oylama taktiklerine de yedirilerek harcattırılan Soyoekonomik tedbirler, bugün şu koranavirüs’te alınanların tırnağı kadar bile alınmadıydı!
TATAR Hükümeti KKTC’İ değişmeyen bu kısırlık ve yığınla benzeri sorunlar deposu haline gelen istikrarsızlıkla yokluğunda devraldı! Aynen önceki hükümetlerin de devraldıkları gibi!
Sadede geleyim: Koronavirüs hesapta olmayan zuhurattı! Ki bir Devletin bütçesi ayni zamanda böylesi zuhuratları da dikkate alarak hazırlanır!.. Bizimki Ankara’ya bağlıdır, başımız dara geldikçe oraya koşarız! ***
BUGÜNE DÖNELİM:
Belli olmuştur ki bu virüs Nisan ayını da devirecek dolayısıyla yukarıda yazdığım “çaresiz yönetimler nedeniyle çaresiz hallere düşen KKTC ‘deki bugünkü durumumuz değişmeyecek. Bundan sonra gıda satış yerleri dışında tüm dükkânlar kapalı kalmaya devam edecek..
İnşaat sektörü bir süre daha bekleyecek.. Tarladaki üretici, bahçeci, hayvancı, çiftçi, balıkçı, arıcı, sütçü, çiçekçi, otobüs sahip ve sürücüleri, avukatlar, öğretmenler, memurlar… Kısaca bilumum mesleki kesimler kaç ay daha süreceği belli olmayan “bugünkü olağanüstü durumu yaşamak zorunda kalacaklar..”
EN önemlisi “okullar” tabi! Hükümetin önünde sadece iki şık var: Ya gelecek ders yılında daha erken açılması kararıyla tüm okulları uzun süreli tatil edecek, buna Üniversiteler de dahil olacak yada yaz mevsiminin sıcağını göze alıp okullar tedrisata başlayacaklar ama eğitim öğrenim verimsiz olacak..
KISACA dünya ile birlikte “olağanüstü” günler geçiriyoruz. Tatar hükümetinin bu olağanüstü koşulları tek başına aşması mümkün değildir.
O zaman ya CTP Genel Başkanı Erhürman’ın “derhal Tek Merkez” olacak bir “Kriz Merkezi” oluşturulmalıdır önerisini dikkate alarak ki yanında Serdar Denktaş gibi “gönüllü görev almaya hazırım” diyen deneyimli politikacılar da vardır, yada dayanamadığı yerde görevi bir başka yönetime bırakacak!