Arzı endam ettiği beyaz perdenin önüne daha yeni düşerken gölgesi, elindeki tefe vurarak, “yar bana bir eğlence” diyen Karagöz, öyle başlardı Hacivatla sohbetine..
Ve geçen gün KKTC’de de bir “Korono Virüs vakası görüldü” haberi üzerine:
Seçim kampanyalarından öte toplumsal heyecanı kalmayan… Artık hiçbir olaya gülemediği için gülmeyi unutan… Bir ordu gelse oturduğu yerden kalkmak için kıpırdanmayı bile abese iştigal sayan… Ölümlü trafik kazalarını kanıksayan… Artık Pahalılığı yaşam iksiri, elektrik faturalarını doktor reçetesi gibi kabullenen… Kıbrıs Türk insanı…
Marketlerde ne makarna bıraktı ne pirinç.. Ne tavuk bıraktı ne şeker.. Ne meyva bıraktı ne de sebze…
Bir yurttaşımız dedi ki marketten alışveriş eden bir diğer yurttaşımız için, “saydım tam 12 ekmek satın aldı!”
TARİHE kayıt düştüm: Yıl 2020.. Aylardan Mart.. 11. Gün, Salı..
Tanrıların çıldırdığı gün olmalı. Yıllardır KKTC insanlarını hiç bu kadar heyecanlı, bu kadar hareketli, bu kadar çılgınca alış verişlerde görmedimdi.. Ki 1974’lerde bile!
VE şunu anladım. Bu topluma “işte böylesi bir eğlence gerekti!” Ki korkusundan iliklerine kadar titresindi! Heyecandan nefesi kesilsindi!
Nitekim baktım kızlı erkekli gencecik insanlar bir anda “maskelenmişler ki her halde bırakın eczahaneleri, ithalatçılarının stoklarında bile tükenmiştir mutlaka!
KISACA tarihe “şenlikli Salı” olarak mı geçer yoksa “kara Salı” mı bilmiyorum ama şunu biliyorum:
Bir günlüğüne de olsa toplum “Korona virüsü” sayesinde üzerine çöken o büyük ataletten sıyrılıp kurtuluverdi.
(Tabi ki tüm temennimiz Allah’ın tüm insanları “şer güçlerden,” virüslerden, kazalardan belalardan korumasıdır..)
*****
DEĞİŞMEYEN KAFALAR!
Belki dünyadaki pek çok ülkeden binlerce kişinin ölümüne neden oldu da İşte o büyük gerçek. Hatta “ilahi gerçek!”
Çarelerin tükendiği yerde hâlâ Allah’a sığınmak olarak kalmakta tek çare..
Ki ne zaman o “son” çalıverse kapılarımızı Allah gelir aklımıza “koru bizi ey Rab” yakarışlarında..
KORONA Virüsü bize bu “sonu” bir daha hatırlattı ama belli ki hâlâ o komşumuzu uyaramadı!
Ki bu adanın yüzölçümü 9251 Km. karedir.. KKTC’nin 4242 Rum tarafının da 5509 Km. karedir.
Bilir misiniz Türkiye’deki Van gölü 3 bin 755 Km. karedir.. Yani işte bu kadar küçük bir adayız!
VE bu küçük ada Anastasiadis gibi Rum liderlerleri sayesinde “büyük bir çıban haline getirildi!”
Getirildi de Korona virüsünden dolayı şu ana kadar dünyada 4 bini aşkın insan ölürken, tutun ki Suriye Savaşından beter bir bir felaket yaşanırken! Sormaz mısınız?
“Bu büyük gerçeğe karşın.. Gün gele insanların hayatlarının mikroskopta bile zar zor görülen bir virüs kadar değeri olamazken.. Bu adada Türk’ünü Rum’unu kucaklayacak bir çözüm neden bulunamıyor diye?” Sormaz mısınız?..
CEVABI tabi ki Anastasiadis verecek. Ve her zamanki gibi “Türkiye hem aramızdan hem adadan çekilsin biz anlaşırız” diyecek!
Ki kendisi Güneyi, Rusundan Fransızına, İtalyanından Mısırına varıncaya kadar konuşlandırmadığı ülke kalmamacasına “garnizon” durumuna getirdi! Tutun ki adanın güvenliği Doğu Akdeniz’deki tartışmalı sondaj çalışmaları nedeniyle de artık ipliğe bile bağlı değil!
Es kaza Doğu Akdeniz sularında Türkiye-Yunanistan savaş gemileri dalaşsa, yıllar sonrasına katlanıp çoğalarak sarkacak yeni bir husumet ve düşmanlık daha oluşacak! Ki zaten Suriyeli mülteciler sorunuyla oluştu bile!
ANASTASİADİS geleceği nasıl görüyor, nasıl okuyor bilmiyorum ama şunu biliyorum. Bundan sonra gök kubbeyi yere indirse bile bu adanın Kuzeyine tırnak kadar egemen olamaz, Türkiye’yi Kuzey’den uzaklaştıramaz!
Bu nedenle söylüyoruz: Hiç olmazsa şu Korono Virüsü gibi dünya insanlığını tehdit eden felaketi izale etmek için yaklaşsa Kuzey’e, iş birliğine..
*****
KISACA TAKILDIĞIM: (SEÇİMLER NASIL OLACAK?)
26 Nisan’a 46 gün kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden söz ediyorum! Amacım “muzırlık” değildir ama ya bu Korona Virüsü bu süre içinde etkisini kaybetmez hatta Kuzey’i de tehdit eder hale gelirse?
Yaşlısının gencinin, sağlıklısının hastalıklısının, kısaca seçmenlerin kitleler halinde sandık mahallerine gidecekleri varsayımında düşünmez misiniz? Hiç mi rizikolu olmayacak?
Sadece bunu düşünmek bile hiç mi seçime katılımı olumsuz etkilemeyecek?
Tek bir Korona virüsünün görülmesi bile okulların beş gün tatile girmesine neden olurken; seçim kampanyaları nedeniyle meydanlardaki toplantılar nasıl yapılacak?
Neyse dua edelim de şu balalı virüs kısa sürede KKTC’i terketsin!