Hükümet lobilerin tuzağına düşmemeli... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Hükümet lobilerin tuzağına düşmemeli…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Hem ülkenin kaynaklarının doğru kullanılmadığından şikayet ederiz, hem de sürekli olarak hükümet kurar, bozar, seçim isteriz.

Söylediğimizle yaptığımız birbirini tutmaz.


Tam bir kısır döngü…

Bugünlerde de, mevcut hükümeti bozma konusunda büyük bir gayret var.

Ben bunu, CTP-UBP hükümetinin bozulmasına benzetiyorum.

Ne umutlanmıştık. Ülkenin en geniş tabanına sahip hükümetiydi. Birbirlerini denetleyecekler, yanlış yapılmasını engelleyecekler, işbitirici olacaklardı.

Güzel de bir hükümet programı vardı. Parti başkanları kabinenin dışında kalmışlardı.

Sonuçta, uzlaşma becerisi gösterilemedi.

Herkes bir taraftan çekti. Hükümet olanaklarından beslenen kesimler böyle oto kontrollü bir hükümetten hoşnut olmadılar doğal olarak. Provokasyonlar yapıldı. Özellikle de Özgürgün’ü Başbakanlığa kışkırttılar. Yıkıcı propagandalarla hükümet yıkıldı, yerine alıştıkları gibi bir UBP-DP hükümeti kuruldu.

Oysa o günlerde iki parti arasındaki sorunlar, eğer hükümeti devam ettirme niyeti olsaydı, en doğru yöntemle uzlaşarak çözülebilirdi. UBP kanadı buna yanaşmadığı gibi, CTP kanadından da zaten UBP’yle hükümet olmaktan rahatsız olan kesimler benzer tavırlarla sorunların değil, hükümetin çözülmesini sağladılar.

Kim kaybetti, tabii ki ülke. Bir seçim döneminde 3 ayrı hükümet kuruldu, onlar yeni atamalar yaptılar, kaynaklar siyasi hırslara kurban edildi. Dahası, istikrar olmadığı, zaman yetmediği için iş yapılamadı. Zaten erken seçim kararıyla birlikte, popülizm tavan yaptı, bir o kadar daha geri gittik.

Şimdi de bazı kesimlerin yapmaya çalıştığı bu. O günlerde Özgürgün’ü kışkırtanlar, bugün Özersay’a aynısını yaptırmaya çalışıyorlar. Kendisi böyle bir olguyu inkar edebilir ama, dıştan bakınca çok kolay fark ediliyor.

Bu 4 partinin ideolojik uyumsuzluğunu hepimiz biliyoruz. Kendileri de biliyorlardı. Ama öyle bir başlangıç yaptılar ki, bu farklılıklarına rağmen, bir kaşık suda boğulmayacakları, ülkenin menfaatleri konusunda uzlaşı hükümetini sürdürmeye devam edecekleri mesajını verdiler. Hem de net bir şekilde.

Maalesef ciddi bir ekonomik krizden geçerken, bütçe açığı, geciken yatırımlar, reformlar gibi artçı sarsıntılar daha bir süre devam edecekken, şimdi Kıbrıs konusu ya da partilerin öncelikleri gibi konularla hükümeti bozacak bir ortam yaratılmaya çalışılıyor. Sadece medya aracılığıyla değil, bazı kesimler, sektörler de kışkırtılarak.

Öylesine absürd bir durum ki, hükümet ortağı milletvekilleri de buna fırsat yaratıyor. Bir partinin milletvekilleri ile başka bir partinin Genel Başkanı karşı karşıya geliyor, birbirlerini kamuoyu önünde suçluyor, bu da allanıp pullanıp kullanılıyor. Görüyoruz bunları.

Bakanlar Kurulu’nda parti başkanları arasında görüşülmesi gereken konular, medya önünde gelişigüzel konuşuluyor.

Türkiye ile birlikte kapalı kapılar arkasında sağlanması gereken asgari müşterekler yerine, ulu orta tartışmalar yaratacak söylemler öne çıkarılıyor. Ülkenin çıkarlarına zarar verme pahasına hem de.

Hiç biri hoş değil. Kaldı ki, ana muhalefet partisi başkanı bile kendilerinin hemen hükümete gelme diye bir dertleri olmadığını söylüyor. Buna rağmen bir lobi var. Fırsat yakalıyor, bulamazsa, yaratıyor ve ülkede bir hükümet krizi varmış algısını güçlendirmeye çalışıyor.

Eğer istedikleri gibi olur da bu hükümet de seçime gidemeden dağılırsa, bir kaç yıl sonra “niye bozulduydu bu hükümet” diye birbirimize soracağız. Ama ülke yine çok şey kaybetmiş olacak. Yazık.

Eğer partisel çıkarlar değil de, ülkeyse önemli olan, parti başkanlarının bugünkünden daha sağduyulu hareket etmesi gerekir.

Bırakın bu lobilerin gayretlerini. Bırakın onlara prim vermeyi. Halkın çoğunluğu dört gözle icraat bekliyor… Böye bir çözülme de kimseye fayda sağlamaz. İşte Özgürgün örneği.

 YERİN KULAĞI VAR

TEMMUZ’DAN ÖNCE ZOR:

Dün bir çok haber sitesinde hükümetin bozulacağı iddiaları yer aldı. Sözde, yeni hükümet için birileri, “Temmuz ayını bekleyin” demiş. Bugünlerde bu konu çok konuşuluyor ya, Temmuz ayından önce yeni bir hükümet beklemeyin. Ondan sonra ne olur, nasıl ve kiminle bir ortaklık kurulur zaten hepimiz artık biliyoruz…

 OKUR UYARDI:

Dün, donuk kredilerin genelde kredi kartı borçlarından kaynaklandığını yazmıştım. Bir okurum uyardı. Bu şekilde artmış olması, bir ölçüde Yüksek Mahkeme’nin kamu emeklilerinin açtığı davaya ilişkin aldığı bir kararla ilgiliymiş. Eskiden kredi alırken, maaşınızın bir bankaya yatması kuralı vardı. En azından banka maaşa el koyuyor zararını karşılıyordu. Bu kural kalkmış. Şimdi adam oradan kredi kartı alıyor, limiti dolunca, gidip bir başkasından alıyor, öbüründen tüketici kredisi alıyor, gelirinin çok üstünde borçlanmış oluyor. Sonuçta da ödeyemiyor tabii…

 

TEŞVİK TAMAM DA VERİM NEREDE?:

Üretim her şey. Hele de bizim için. En azından kendimize yetecek kadar. Ancak, devletin teşvikleri ve destekleri, verimliliğe bakarak düzenlemesi şart. İşte hayvan üreticileri bir kere daha Bakanlığın kapısına gelmeye hazırlanıyor. Üstelik de et fiyatları güneyi geçmişken, piyasa kaçak etle doluyken, 30 hayvanı olana da destek isteniyor. Üretim kalitesini artırmak gibi bir dert yok. Bir an önce şu çalışmalar bitse ve bu işlere kesin bir nokta konsa ne iyi olacak. Mevcut düzenin değişmemesini isteyenlerin direnişi sürecek anlaşılan. Hükümet üyeleri en azından bunu görebilseler ve yapılması gerekeni bir an önce yapsalar, tarihe geçecekler.

UNUTTUK GİTTİ:

Hükümetin akaryakıta yaptığı, elektrik için de hazırlık yaptığı zamlar aklıma döviz krizinin yaşandığı günleri getirdi. Tüccar dövizin yükselişini bahane ederek ürünlere okkalı zam yapmış, hükümet de güya bunları denetleme kararı almıştı. Aradan kaç ay geçti bilmiyorm ama döviz, o günkü değerlerinin çok altında. Ama çarşı fiyatlarında bir düşüş yok. Aksine hayatımız daha da pahalılaştı. Bari tüccarı denetleseler de vatandaş olarak biraz rahat etsek…

ÇALUDA’DAN SONRA SIRA ÜNVERDİ’DE:

Bakanlığı döneminde Özel kalem Müdürü Aytaç Çaluda ile birlikte, ön izni olamayan yabancı kişilere yasaya aykırı işlem yaptıkları iddia edilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Şerife Ünverdi için de yasal süreç başlatıldı. Hatırlanacağı gibi son seçimlerde UBP’den milletvekili seçilen Çaluda’nın yargılanabilmesi için, Meclis’te yapılan oylamada dokunulmazlığı kaldırılmıştı. Şimdi gözler bu ikilinin ne zaman yargılanacağına çevrildi…

 

“GUTERRES’E TELEFON AÇIP SORUN”

Rum tarafında haftalardır devam eden “4 Temmuz 2017 tarihli tutanak” polemiği devam ediyor. Hayali bir tutanak üzerinden adeta birbirlerini yiyorlar. Rum hükümeti, Genel Sekreter’in Kıbrıs geçici özel danışmanı Jane Holl Lute’u “Crans Montana’da konuşulanlara dair bilgilendirmeye” karar verirken AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu ise Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e “Genel Sekreter’e telefon açıp sorun” çağrısı yapıyor. Rezalete bakın.

 ZİRVEDEKİLER

Abdullah Korkmazhan:“BM parametrelerinin ve federal çözüm modelinin terk edilerek iki ayrı devletin veya işbirliğine dayalı modelin savunulmasını söyleyenler, Kıbrıslı Türk toplumunun siyasi eşitliğini yok saymaya çalışan Nikos Anastasiadis’in değirmenine su taşıyorlar. BM parametrelerini yok sayıp, federal çözüm sürecinin sonlandırılmasını talep edenler, Kıbrıs Türk toplumunu statüsüzlüğe, eşitsizliğe ve gelecek belirsizliğine mahkum eden mevcut statükonun devamını istemektedirler”.

 

DİPTEKİLER

Uyumlu-Uyumsuz: Son günlerin modası “uyumlu-uyumsuz” konusu. Ortağınızla mı kavga ettiniz, ya da birisiyle çalışmak istemiyor musunuz çaresi belli “uyumsuzdu” deyin ve bitirin. Hatta deniyor ki,  bundan sonra işe alınacak olanlarda aranacak nitelikler arasına “uyumlu-uyumsuz” maddesini de koyacaklarmış! İşin başından kimin “uyumlu”, kimin “uyumsuz” olduğunu bilmek herkesin hakkı…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar