“HAYAT GÜZEL, GERGİNLİĞE GEREK YOK” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

“HAYAT GÜZEL, GERGİNLİĞE GEREK YOK”

Köş, MoreketMehmet Moreket

Dün Başbakan söyledi bu sözleri, Meclis’te, ardı ardına 3 af yasa tasarısını alel acele sundukları sırada…

Her şeyden önce, sadece bu afların getirilmesi bile, hiçbir şeyin güzel olmadığının kanıtıydı aslında…


Dörtlü hükümetin bozulmasının sebebi olarak gösterilen kaynak sıkıntısı aşılmamış, yeni yılda aşılacağına dair bir umut yok; döviz yeniden almış başını yukarı doğru gider; tam anlamıyla bir üçüncü dünya savaşı da kapıda. Petrol fiyatları başta olmak üzere yeni zamlar, TL’nin muhtemel değer kaybına dair öngörüler, daha neler…

Hükümet, vaadlerini yerine getirememenin sıkıntısı bir yana, kağıt üzerinde beş yüz milyon, gerçekte 2 milyar’ı bulacak olan bütçe açığında boğulmuş, halk asgari ücretin yükselmesini bekler, yol ister, okul ister, hastane ister…

Böyle bir durumda, ne yapacak, müflis tüccarın yaptığını. Veresiye defterlerini karıştırıyor.

Son on yılda bilmem kaçıncı defa Sosyal Sigorta affı, Sosyal Güvenlik affı ve en korkuncu, vergi affı…

Bir af daha çıkartalım, ne toplarsak kar… Hedefleri ekonominin büyümesi, refahın artmasıymış. Bu yolla mı? Sinirden gülüyor insan.

Oysa o toplayamadığı gelirleri toplasa, toplamak için af dışında başka zorlayıcı önlemler alsa, çok daha hayırlı bir iş yapacak ama yapamıyor.

Neden yapamıyor, elleri yanar, ilişkilerini bozamaz. Hem önünde bir de seçim var.

Popülist olmak zorunda. Şirin görünmek zorunda. Kimseyi kırmamak zorunda.

Ha, vergisini bir tamam ödeyen, yatırımını yapan enayiler hariç bir tek. O kadar da olur canım. Onlara da yerel istihdamı desteklemek için oluşturulan fondan bir şeyler verip susturacaklarmış. Ya maaşlılar, ücretliler? Onların herhangi bir şey talep etme hakkı yok. Varsa yoksa iş adamları… Rahmetli Erbakan “Adil Düzen” derdi hep. Böyle bir düzen miydi o?

Düşünün, vergi affı, 2014’e kadar olan vergi borçlarını kapsayacakmış. Demek ki bu ülkede, hala o tarihten kalma vergi borcu olan yüzsüzler varmış. Miktarını söylemediler ama, herhalde dişe dokunur bir rakam. Maliye Bakanı’nın açıkladığı 440 milyon liralık vergi yüzsüzlüğünün içinde herhalde bunlar da var. Ya kumarhanelerin ödemedikleri lisans ücretleri, vergiler? Onlar da mı affa tabi? Öyle galiba. İçin soğuk suyu…

Peki bu devlet ve de bu sürede gelmiş geçmiş tüm hükümetler, bu vergileri neden tahsil etmemişler? Neden tahsilini zorunlu hale getirecek düzenlemeler yapmamışlar?

Vergisini ödemeyenin devlette hiçbir iş yapamayacağına dair bir kural var bildiğim. Bu insanlar bugüne kadar işlerini nasıl yürütmüşler? Yasa var, Tüzük var, yetki var, Meclis’te çoğunluk var. Neden kimse üstüne gitmemiş?

Aynı şekilde Sosyal Sigortalar’a takılan borç. Devletin buna neden göz yumduğunu kim açıklayabilir? Açıklayamazlar. Sadece “evet, kötü yönettik” diyebilirler, “devleti zarara soktuk” diyebilirler. “denetim görevimizi yapmadık” diyebilirler ki, aynen budur.

Bugün bu bütçe açığı yaşanıyorsa, devletin toplamadığı, aslında bağışladığı bu vergilerdendir.

Zor günler, dibe vuruşlar radikal dönüşümler için bir fırsattır. Böylesine çaresiz kalmış bir hükümet gereğini yapsa, kimsenin de sesi çıkmayacak. Çünkü durum ortada. Ama dedik ya, seçim var.

Ben en azından muhalefetin bu tasarılara karşılık, devletin gelirlerini artıracak rasyonel önerilerle gelmelerini beklerdim. Birkaç CTP milletvekili dile getirdi, vergi muafiyetlerine, teşviklere elleyin dendi. Bunların formüle edilmesi gerekirdi. Tam zamanıydı. Yolun sonu belli değil çünkü.

Yıl sonuna doğru, döviz bu şekilde yükselmeye devam ederse bu şartları da bulamayacağız. Bir süre sonra, hükümetin maaşları dahi ödeyemez duruma gelmesi bile mümkün. O zaman iş işten geçmiş olacak. Belki koalisyon bozulacak, belki bir seçim daha olacak, belki yeni bir hükümet kurulacak ama, bu kör topal sistem yerinde kalacak, bizler bir o kadar daha fakirleşeceğiz, bir o kadar daha geri kalacağız.

Şimdi bir daha başa dönelim, Başbakan “Hayat güzel, gerginliğe gerek yok” diyor, demek ki kendisi öyle hissediyor, dünyaya başka bir gözle bakıyor. Peki, siz katılıyor musunuz? Yoksa katılmıyor musunuz? O zaman hep beraber üstüne bir bardak soğuk su daha içeceğiz.

 YERİN KULAĞI VAR

TAM BİR REZALET:

İmar Planı konusu rezalete döndü. Başbakan, hiçbir yetkisi olmadığı halde, Birleşik Kurul’dan geçen Planı değerlendireceğini söylüyor. Öyle bir yetkisi olmadığını bilen bir hukukçu olduğu halde, Plan’ın hazırlayıcısı İçişleri Bakanı da, onu onaylıyor. Sıkışan Başbakan, kendisine soru sorulurken, kürsüyü terk ediyor. Şimdi Başsavcılık’tan görüş alacakmış. Ben şimdi beklerim, “Başsavcılık da, bunun benimle bir ilgisi yok. Tüzük orada, kurallarını yerine getirin” derse ne olacak?

NEREYE KADAR?:

İktidara gelene kadar vermedikleri söz kalmamıştı. Oluk oluk para akacak, ekonomi uçacak, insanlar mutlu olacaktı güya. Para gelmiyor, ekonomi yere çakıldı ve insanlar mutsuz. Yatırımlar durdu, kasa tamtakır, fellik fellik para arıyorlar. Buldukları tek çare af. Yıllardır vergisini, sigortasını ödemeyenin boynuna sarılmak yerine, bilmem kaçıncı affı çıkararak kaynak yaratmaya çalışıyorlar…

NİYE GERİ ÇEKSİN Kİ:

Sendikalar ardı ardına bildiri yayınlıyor, zamları protesto ediyor, “geri çek” diyor. Ben kendimi hükümetin yerine koyar ve sorarım, “niye çekeyim”? Doğru niye çeksin ki, bildiri yayınlamaktan öte bir kitlesel tepki yok, hükümeti rahatsız eden, akıl yoluna zorlayan bir durum yok. Güllük gülistanlık, niye çeksin ki? Hele bir tanesi, “gelip bizden oy isteme” diye şantaj yapmış ya, ne diyeceğimi bilemedim…

ADAYLIĞINI AÇIKLAR MI?:

YDP 12 Ocak’ta “Zafer Şöleni” düzenliyor. Genel Başkan Erhan Arıklı, “Cumhurbaşkan adaylığımı ocak ayında şölenle açıklayacağım” demişti aralık ayında. Şimdi gözler 12 Ocak’ta yapılacak şölende. Arıklı’nın adaylığını bu etkinlikte açıklaması bekleniyor…

 İNANAN O KADAR ÇOK Kİ:

Sosyal medyada bir arkadaş paylaştı. Birkaç yıl önce bakanın biri, 2 milyon turist geleceğini, bir diğeri yeni havayolunun Haziran’da uçacağını, bir başkası da Lefkoşa’ya yeni hastane yapılacağını söylemişti. Bunların hiçbirinin olmadığını belirtip, bundan sonra söyleyeceklerine niye inanayım? diye soruyor. Sen, ben siyasilerin dediklerine inanmıyoruz ama, hala inanan çok kişi var ki, adamlar o koltuklarda rahatça oturmaya devam ediyorlar…

TRAFİK FONU:

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, geçmişte var olan trafik fonunun yeniden kurulması gerektiğini söylüyor. Kurulsun, ama yolları, trafiği mahveden ağır vasıtalardan, ticari araçlardan alınsın ek vergiler. Üniversitelerin koca koca külüstür otobüsleri, ülkeyi savaş alanına çeviren inşaat kamyonlarından, her birinde ondan fazla lüks araç bulunan otellerden… Yalnız, böyle bir fonun gelirine de genel bütçenin el koymayacağının garantisi var mı?

 ZİRVEDEKİLER

Zeki Çeler: “Başka ülkelerde ekmeğe, otobüs biletlerine yarım kuruş zam yapıldığında memleketi baş aşağı getiren, hükümet deviren ülkelere hayranlıkla bakmak yerine… başarılı olur ya da olmaz, sonuç elde eder ya da etmez, var olduğunu ve bu işin böyle sürmeyeceğini hem kendine hem herkese, özellikle aynası olduğun seçilmiş bizlere bir kez daha haykırmak ve hatırlatmak için bir yerden başlamak gerek! Elini taşın altına koyup, kendi kaynaklarımızı iyi değerlendirip, kendi ayakları üzerinde durabilmenin cesaretini birlikte göstermek gerek! …hiçbir şey yapılmazsa daha beteri gelecek. O zaman da ses çıkarmak için çok geç olacak”.

 DİPTEKİLER

Umutsuz ve Mutsuz: Yerel bir gazetemizin manşetiydi, ekonomiye yön veren iş dünyası temsilcileri yeni yıldan umutsuz olduklarını söylemişler. Şöyle bir geriye gidip baktım, onların “mutlu ve umutlu” oldukları tek bir yıla rastlamadım… Vatandaşa zam, işverene af, KDV indirimi, muafiyet, teşvik. Ayıp yahu… Hiç olmazsa böyle günlerde sesinizi çıkartmayın.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar