Guterres’in raporu! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Guterres’in raporu!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Farkındasınız: Artık ülkeler siyasi sorunlarının çözümlerini BM’lere taşımak yerine kendi aralarında oluşturdukları ittifaklarla çözmeye çalışıyorlar..

Çünkü dünya “beşten” büyüktür!


Haberlerden öğreniyoruz: Geçtiğimiz günlerde BM’ler Genel Sekreteri Sn. Guterres adadaki UNFICYP’nin görev süresinin (bilmem kaçıncı kez) yeniden uzatılmasıyla ilgili raporunu  Konsey üyelerine dağıttıydı.

RAPODAKİ  ana başlıklardan öğrendik ki adadaki BM’ler askerlerinin görev süresi 31 Temmuz’a kadar uzatıldı..

Bu arada Guterres yayınladığı raporda çalışmalarıyla Kıbrıs sorununa ilişkin görüşlerini özetle şöyle  açıkladı:

“…Berlin görüşmesi sonrası çözüm umudum devam edıyor!.”

“…Bir bakıma Berlin görüşmesi umut ışığı oldu!.”

“…Yeni dönem verimli kullanılmalıdır!..”

“…”Taraflar arasında ayrılık noktaları devam ediyor!..”

“…Tarafların iyi niyetlerini göstermelerini, temaslarını, taahhütlerini belirtmelerinden memnunum!..”

Ve tabi Maraş’la ilgili görüşleri…

“DÜNE kadar” dediğimizce, evet Kıbrıs 1974 Barış Harekâtı sonrasında siyasi ve coğrafi değişimi nedeniyle Guterres’in ajandasındaki  yeri “tekil” sorundu! Nitekim 40 yıldır olagelen müzakerelerde, adada iki taraf arasında nasıl bir “Koalisyon Hükümeti” kurulacağının pazarlıkları yapılmaktaydı. Eğer bu süre içinde bir çözüm sağlanabilseydi her halde yanına bir de Doğu Akdeniz” sendromu almazdı! “Hidrokarbon yatakları nedeniyle Türkiye ile karşı karşıya gelinmezdi!

FAKAT artık Guterres için de adada sadece bir “Türk Rum federal sistemine yönelik çözüm arayışı olmamalıdır!”

Çünkü Doğu Akdeniz’deki Hidrokarbon yataklarına yönelik araştırma ve sahiplik konularını içeren sorun da vardır, artı, Rum Yunan münhasır ekonomik bölgelerine karşın, Türkiye’nin de Libya ile oluşturduğu “ortak deniz alanı” anlaşması vardır..

VE bu gelişmeler artık Kıbrıs’ı da aşarak bir ucu  İsrail ile Mısır’a, diğer ucu Libya ile Türkiye’ye dayalı yeni gaileler haline  gelirlerken, Kıbrıs’la birlikte bütünselliğince “siyasi çözümü” gerektiren uluslararası yeni sorunları  doğurmaktadır..

Nitekim Kıbrıs odaklı   “bölgede” artık Türkiye, Yunanistan, Türk Rum tarafları, petrol şirketleri, Mısır, İsrail gibi ülkeler cirit atmaktadırlar!

GUTERRES’e döneyim. Söz konusu “raporundaki”  görüş ve değerlendirmeleri, Doğu Akdeniz’deki sorunlarla yeni aktörlerini tırnak kadar dikkate almıyor!.       Dolayısıyla bir kez daha anlıyorum:  “Neden BM’lerin böylesi bir vizyon kısırlığıyla hiçbir siyasi sorunu çözebilme başarısını gösteremediğini!”

*****

BİZ KORSAN DEVLET MİYİZ?

Rum tarafı 1974’den beridir Kuzey’deki Türk Devletine “korsan devlet” demektedir. Doğrusu ya çok da  canımızı sıkmayan bu “yakıştırmasını,” zaten daha KKTC’nin ilan edildiği gün, “Ka Ka” diyerek biz yaptıktı! Kimileri de “Denktaş’ın Devleti” dedilerdi!

1974’de Kuzey’in mutlak sahipleri olarak topraklarında yerimizi alırken uzun yıllar Rum’dan kalan menkulleri “ganimetle iştigal ettikti!

Bittiklerinde bu kez de  “gayri menkul” olanları paylaştıktı..

Onların da sonu geldiğinde Rum’un toprakları, arazileri, arsaları” üzerinde yeni bir “ekonomi” yarattıktı: “Al sat, sat al!”

Ekilip biçilecek  alanlara bile tecavüz ederek toprakları parsel parsel doğranarak üzerlerine apartmanlar diktilerdi!

SONUÇ: Bilmeyen yoktu. Söylemeyen, söylenmeyen, şikayet etmeyen de yoktu! “İpotekli araziler üzerine yapılan evleri, apartmanları ve  dairelerini satın alanlara bu nedenle tapu çıkartılamadığını!”

İŞTE asıl “korsanlık” buydu!

Bu konuda öncesi olaylar da vardı şimdi beterince vardır. Ki hatırlayın. Rahmetlik Denktaş “tapularını alamayan yabancı uyruklu mağdur insanlarla bizzat ilgilenmiş, avukatlıklarına bile soyunmuştu..”

ŞİMDİ bir yenisi daha yaşanıyor. Hem de korsanca!

Parasını ödeyip satın aldıkları evlerinin “ipotekli” olması nedeniyle bazı İngilizlerin evleri ellerinden alınmış!

Geçen gün  Başbakan Tatar’a da “memlekete bundan büyük kötülük olamaz” dedirten olay (amiyane ifade olacak ama) tam bir rezalet ve tam bir korsanca tutumdur!

İnsana “eksik olsun böyle inşaat sektörü” dedirtmesi bir yana.. Eğer ülkede böylesi illegal olaylar yaşanıyorsa ki geçmişten beridir yaşanıyor,  neden “emirnamelere” karşı çıkılıyor? Ki yasalaşsa sektördeki “denetim mekanizmasını” çalıştıracak ki böylesi olası sorunları önleyici tedbirleri de getirebilecek.. Veya belki getirilmesine katkı sağlayacaktı..

Kısaca her zamanki gibi lafımı yine tekrar ediyorum. “Devlet olduk ama olamadık!”

*****

KISACA TAKILDIĞIM: (ÇOĞU GİTTİ AZI KALDI!)

O “azı” da sonlandığında “oh be diyeceğiz bir büyük dertten kurtulduk!”

Haber şu: Narenciye bahçeleri 30 bin dönüme düşmüş.  1974’de elimize geçen 80 bin dönümdü! Allah kısmet ederse gelecek yıl Türkiye’den narenciye ithal edeceğiz!..

Tarımımızın içine düştüğü durum bu! TC’den gürül gürül sular akmasına karşın “kurutmaya ve kurumaya” devam ediyoruz..

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar