Gülercan: Kurtuluşumuz Dubai modeli - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
KıbrısManşetRöportaj

Gülercan: Kurtuluşumuz Dubai modeli

Cemal Gülercan

Ülkenin yangın yerine döndüğünü söyleyen GIAD Başkanı ve Aktan GülercanLtd Direktörü Cemal Gülercan iddialı konuştu

 


DUBAİ MODELİ: Gülercan:Küçük bir Dubai olabiliriz,hatta tek kurtuluşumuz bu. Gümrük uygulamasını ve bir kısım fonları kaldırın, burasını Güney Kıbrıs’tan ve Türkiye’den daha ucuz hale sokun, görün o zaman çevre coğrafyalardan nasıl milyonlar gelip sizden alışveriş yapar.Eminim böyle bir durumda kamu çalışanları bile kamu görevlerini bırakıp üretmeye ve ticaret yapmaya başlayacaklardır.

Selda İÇER

Bu hafta, GIAD ( Genç İş Adamları Derneği) Başkanlığına yeni seçilen Aktan Gülercanltd Direktörü Cemal Gülercan ile bir araya geldik. Uzun uzun ülke ekonomisinden bahsettiğimiz sohbetimizde, piyasada dönen uzun vadeli çeklerin iş insanları için ne kadar ciddi sıkıntı yarattığına değindik. Cemal Gülercan, bu nedenden dolayı artık iş insanlarının anlık nakit getiren işlere yönelmeye başladığına işaret etti. Ülkenin ucuzlatılmasının ciddi bir getirisi olacağına ve küçük bir Dubai modeli yaratılması konusunda hala trenin kaçmadığına işaret eden Gülercan, bunun olması halinde memurların dahi özel sektöre kayacağı iddiasında bulundu. Cemal Gülercan, ülke ekonomisinin iyi olmadığını ve ülkenin yangın yeri olduğunu da söyleyerek, “ yeter ki istesin Kıbrıs Türk insanının başaramayacağı birşey yoktur” diyerek, artık silkinip kendimize gelmemiz gerektiği uyarısında bulundu. HK Ajans’tan Selda İçer’inGülercan ile yaptığı röportajın tam metni şöyle:

Cesaret başarıyı getirir

SORU:  Ülkemizde özel sektörde iş yapmanın risklerinden bahsedilir her zaman. Siz şirketinizde üçüncü kuşak yönetici olarak yer almaya nasıl karar verdiniz. Riskler sizi korkutmadı mı? Sonuçta KKTC tanınmamış bir ülke olarak yatırım için riskli görülüyor.
GÜLERCAN: Aslında her şey kendiliğinden gelişiyor Ben 1985 yılında Lefkoşa’da doğdum kendimi bildim bileli küçük yaşlardan itibaren sürekli ailemin yanında işyerlerimizde büyüdüm. Okula başladıktan sonra her boş vakitlerde veya tatillerde keyifle aileme yardım ediyor ve küçük olmama rağmen sürekli kafamda yeni işler veya fikirlerle nasıl para kazanılacağını veya nasıl daha farklı bir iş yapabileceğimi düşünür sürekli aileme düşüncelerimi aktarırdım. Ticarette her zaman riskler vardır. İş yapmanıza mutlaka sürekli bir şeyler engel olur fakat içinizdeki başarma azmi ile mutlaka tüm engelleri rahatlıkla aşabilirsiniz. Ticarette riskler her zaman vardır ve olacaktır. ‘‘Bir işadamının en büyük sermayesi cesaretidir’’ ben ailemden hep bunu gördüm. Bülent Ecevit Anadolu lisesinden mezun olduktan sonra aile şirketimizi daha iyi seviyelere taşıyabilmek için İngiltere’de Northampton Üniversitesi’nde iki yıl işletme üzerine eğitim aldım, daha sonra adaya dönüp ülkedeki Üniversite ve çeşitli kurumlarda dış ticaret, finans yönetimi, girişimcilik ve stratejik yönetim alanlarında eğitim alıp kendimi geliştirmeye devam ettim.

SORU: Şirketinizde ithalat ile uğraşıyorsunuz. Öncelikle bize biraz yaptığınız işten bahseder misiniz? Üçüncü kuşak olarak devraldığınız şirkette siz ne gibi yenilikler yapmayı planlıyorsunuz. Farklı bir yatırımınız olacak mı?

Piyasadaki vadeli çekler ciddi sıkıntı yaratıyor
GÜLERCAN: Şirketimiz dünyanın çeşitli ülkelerinden, ülke koşulları ve gereksinimlerine göre zücaciye, hediyelik eşya ve mutfak eşyaları ithal edip tüm Kuzey Kıbrıs genelinde toptan dağıtım yapmakta. Ben şirketin başına 2009 yılında geçtim.Şirketimiz, 1987 yılından bu yana, toptan satış yapıyordu. Toptan satış yaparkendepolarınızda çok ciddi anlamda stok bulundurmak zorundasınız. 2009 yılında şirketin başına geçtiğimde toptan satışın yakın bir gelecekte çok azalacağını, çünkü teknolojinin çok ileri seviyelerde olduğunu ve insanların ceplerindeki telefonlarla bile dünyanın istedikleri ülkesinden, mağazasına veya dükkânına mal tedarik edebileceklerini görebiliyordum. Bu yüzden 2-3 yıl içinde stok değerimizi kontrol edebilecek bir düzeye düşürttüm. Şu an mevcut depo ve dükkânlarımızı perakende mağazaya dönüştürmek için çalışmalar yapmaktayız. Bu sayede halkımıza toptan fiyatına perakende mal sunup, sektörümüze farklı bir boyut kazandırmak istiyoruz. Bizi bu değişime iten, yine ilk başta bana yönelttiğiniz sorudan kaynaklanıyor.. Ticarette her zaman riskler vardır.Toptan satışın en büyük sorunu piyasadaki vadelerden dolayıdır. şu an sektörümüzde 3 ay ile 6 ay arasında vadeler değişmekte. Bu durum çok ciddi riskler taşımakta. İnsan yarın ne olacağını bilmez iken, sattığınız malın karşılığını 6 ay sonra almak pek kabul edebilecek bir durum değildir. Bu yüzden nakit paraya erişebileceğimiz perakende sektörünün alt yapılarını hazırlamaktayız.

Arasta’daCafe&Bar hazırlığı

Bunun yanında genç olmanın verdiği enerji ile şirket bünyemizde Lefkoşa arasta bölgesinde Cafe&Bar projemizin devam etmektedir. Dedem Cemal Gülercan’ın 1965 yılında Lefkoşa’da ilk ticaret hayatına başladığı dükkânlarda halka farklı bir konsepte hizmet vermek, inanın ki torunu olarak benim için farklı bir gurur olacak. Yeni projelerimizden bir tanesi de Lefkoşa bölgesinde tamamen Kıbrıs’a özgü, yöresel kebap ve mezelerin verileceği bir restoran projesidir. Bu projemizde gerçekten çok iddialıyım hem yerimizin konumu, hem de binamız, gerçekten bizim için ciddi bir önem taşıyor. Arastadaki projemizin ardından mekânımızın tamiratına başlayacağız.

Tanınmamışlık Avrupa ile iş yaparken sıkıntı yaratıyor

SORU: Tanınmamış bir ülke olmamızın ithalat yaparken sıkıntıları var mı?
GÜLERCAN: Elbetteki ihracatta olduğu gibi ithalat yaparkende birçok sıkıntı yaşamaktayız. Örnek vermek gerekirse, dünyanın herhangi bir yerinden ithal ettiğiniz ürünler Kuzey Kıbrıs’a direk olarak gelmez.Mutlaka konteyneriniz Mersin aktarmalı gelir.Buda nakliyeye bağlı olarak maliyetlinizi Güney Kıbrıs’a göre neredeyse 2 katına çıkmasına sebep olur.Bu durumuda tüketiciye yansıtmamak içinse sattığımız ürünlerdeki kar oranımızı düşük seviyelerde tutmak zorunda kalıyoruz. Ülkedeki alım gücü gün geçtikçe düşüyor ve halkımız haklı olarak bir ürün alırken en uygun fiyatlı olanları alma gereksinimi duyuyor. Dolayısıyla, bazen sırf Güney Kıbrıs ile rekabet edebilmek için neredeyse maliyetine bile ürün sattığımız oluyor. Yaşadığımız zorluklar arasındaki bir diğer konuysa, yine tanınmamışlığın getirdiği bir sıkıntı Uzakdoğu ülkelerinde pek yaşamasak da, Avrupa ülkelerinde yaşadığımız bayilik sorunu. Avrupa’daki ülkeler çeşitli siyasi politikalar nedeniyle, Kıbrıs Ada’sının iki kesimli ve iki toplumlu olduğunu kabul etmeyip, tek Kıbrıs olarak gördükleri için bazen beğendiğiniz ve ülkenize getirmek istediğiniz bir ürünü,“Kıbrıs bayimiz var” deyip, sizleri geri çeviriyorlar. Günlerce, Kıbrıs adasının Kuzeyinde yaşadığınızı ve yaşadığınız taraftaki insanlara bu ürünlerin ulaşmadığını anlatmak zorunda kalıyorsunuz. Evet, belki günün sonunda başarıyorsunuz fakat, sırf ülkenize bir yenilik ve Kuzey’de olmayan bir markayı getirebilmek için verdiğiniz çaba ve emek, biz iş insanlarını gerçekten çok yoruyor. Fakat mücadelemizden asla yılmayıp, ülkeye en iyi hizmeti vermeye devam edeceğiz.
gülercan

SORU: Adada bir barış yapma beklentisi devam ediyor ancak ne yazık ki beklenen noktaya henüz gelinmedi. Birçok iş insanımız o noktayı beklemeden Güney Kıbrıs ile ticaret yapmaya başladı hatta iş yeri açanlar bile var. Siz Güney ile ticarete nasıl bakarsınız?
GÜLERCAN: Eğer hizmet sektöründe bayilikleri olan ve direk tüketiciye yönelik ürünler satsaydım, bir dakika bile durmadan Güney Kıbrıs’ta işyeri açardım. Orada, bizimkinden daha büyük ve güzel bir pazar var.Her şeyden önce, ticaret yapmak için alım gücü olan nüfusa gerek vardır. Güney Kıbrıs, bizim nüfusumuzun yaklaşık üç katı fazla.Buna turist sayısıda eklenince, ortaya güzel rakamlar çıkıyor.İş insanları iyi bilir, ticaretin dini ve dili olmaz.

 

Ürünlerimizi Güney Kıbrıs’ta satabilmeliyiz

SORU: YeşilHat Tüzüğü istenilen noktada mı sizce? Pratikte ne gibi sıkıntılar var şu anda?
GÜLERCAN: Son dönemlerde, Ticaret Odası’nın yayınladığı verilerde, eskiye göre kıyaslandığında rakamsal olarak bu yıl bir artış görülmektedir. Fakat bu yeterlimi? diye sorarsanız, bana göre değil. Her ne olursa olsun Güney Kıbrıs halkının, Türk mallarına bir tepkisi olmadığını kimse inkâr edemez. Fakat ekonomik krizlerde veya alım gücünün düştüğü ortamlarda, ki Güney Kıbrıs’ın ekonomik bir krizde olduğunu hepsimiz biliyoruz. Bu olayı avantaja çevirip, ürettiğimiz ürünleri Güney Kıbrıs’ta iyi bir şekilde fiyat politikamızla pazarlayıp oradaki halka gerek ekonomik, gerekse kalitemizle bir alternatif olarak marketlerde veya mağazalarda yerimizi almalıyız.

Herkes ürettiği ürün üzerinden teşvik alsın

SORU: Ülkemizde üretimin çok da akılcı olmadığı söylenir maliyetinin yüksek olmasından dolayı. İthalat ile uğraşan birisi olarak, ülkenin ucuzlatılarak Küçük bir Dubai modeli ile kalkındırılması düşüncesine nasıl bakarsınız?
GÜLERCAN: Ülkede üretime verilen teşviklerin yıllardır çok yanlış kullanıldığı inancındayım. Eğer bu ülkede “x” bir ürün ikliminizden dolayı yetiştiremez ve verim alamıyorsanız devletin size zorla o ürünü yetiştirilmesi için teşvik vermesini; birde bunlar yetmezmiş gibi üretilmek istenen” x” ürün yetiştirilemediği için devletin size kuraklık tazminatı veriyor olması nasıl bir kısır döngüdür.Bu nasıl planlamadır, gerçekten bir anlam veremiyorum. Olmuyorsa zorlamanın bir anlamı yoktur. O insanları, başka ürünler yetiştirmeye teşvik edin. İlle üreticiye teşvik verecek iseniz de bunu hak ediş üzerinden yapın.Herkes ürettiği ürün üzerinden teşvik alsın, görün o zaman nasıl düzelir bu ülke.

Küçük bir Dubai olabiliriz

Evet, bence burası küçük bir Dubai olabilir, treni kaçırmış değiliz. Hatta tek kurtuluşumuzun bu olabileceğini çok rahat söyleyebilirim. Bakın KKTC olarak,Doğu Akdeniz’in göbeğindesiniz. Gümrük uygulamasını ve bir kısım fonları kaldırın, burasını Güney Kıbrıs’tan ve Türkiye’den daha ucuz hale sokun, görün o zaman çevre coğrafyalardan nasıl milyonlar gelip sizden alışveriş yapar. insanlar hem gelip burada tatil yapacaklar, hem de kişisel alışverişini yapıp ülkelerine geri dönecekler. İnsanlarda kendi ülkeleri ile burası arasındaki fiyat farkından doğan fark ile tatili bedavaya getirdiği algısını yaratın ve görün buradaki sürümü ve kazanılan paraları.Eminim böyle bir durumda kamu çalışanları bile kamu görevlerini bırakıp üretmeye ve ticaret yapmaya başlayacaklardır.

gülercan1

Ülke yangın yeri
SORU: GİAD Başkanlığına yeni seçilmiş birisi olarak baktığınızda ülke ekonomisini nasıl görüyorsunuz? Arzulanan noktaya gelinmesi için önerileriniz nelerdir?
GÜLERCAN: Ne yazık ki, ülke ekonomimiz için olumlu şeyler söyleyemeyeceğim. Hangi sektör olursa olsun, her sektörde ciddi anlamda sıkıntılar bulunmakta. Özel sektöre bir dokun, bin ah işit. Ülkemiz yangın yeri, her gün bir iş yeri kapanır, bir iş yeri yeni ümitlerle açılır. Sokağa çıktığınızda tüm işlek caddelerde boş dükkânları ve “kiralık, satılık” levhalarını görmeniz bile size ülkenizdeki ekonomik durumu özetler niteliktedir. Arzulanan noktaya gelinebilmesi için mantıklı bir şekilde ülke coğrafyamızın bizlere sunduğu değerleri kullanıp, üretimin her sektörde artırmamız gerekmektedir.

SORU: Ülke siyasetinde bir istikrar olmaması ve sürekli hükümet değişimi sizde ekonomiyi hangi boyutlarda etkiliyor?
GÜLERCAN: Her şeyden önce, ne olursa olsun, herhangi bir şeyin, istikrarlı olmaması ülkede veya sektörde dengesizlikler yaratır. Bırakın ki, burada istikrarsız olan ve sürekli değişen bir siyasi yapıdan bahsediyoruz. Bir ülke için bundan daha kötü bir olay düşünülemez.

Kurumsallaşamamak sıkıntı yaratıyor

SORU: İş insanlarının birlikte hareket edip özelleştirmelerde ülke değerlerine sahip çıkması sizce mümkün mü? Örneğin birkaç iş insanı birleşip özelleştirme ihalelerine giremez mi?
GÜLERCAN: Ne yazık ki, ülkemizin en büyük sorunlarından birisi de budur. Neden olmasın. Geçmişte 1-2 örneği gerçekleşti fakat, sonuç alınamadı.Ülkemizde, 2016 yılında olmamıza rağmen hiçbir kurum ve kuruluşumuzda kurumsallaşamamanın yarattığı sıkıntıları görmekteyiz. Bizlere güzel örnekler gerekmekte. Kıbrıs Türk toplumu bir an önce silkinip kendine gelmesi gerekmekte.Biz çok güçlü bir halkız. Yeter ki isteyelim, başaramayacağımız bir şeyin olamayacağına inanıyorum. Düşünün ki, 300 bin kişilik nüfusumuza rağmen çok sayıda uluslar arası büyük firma ve kurumların başlarında Kıbrıslı Türk yöneticiler vardır.Buda bizlere,“istenirse oluru” göstermektedir.

SORU: Son olarak sizin eklemek istediklerinizi ve mesajınızı alalım.

GÜLERCAN: İnanın söyleyecek o kadar daha çok şey var ki.Kısaca Kıbrıs Türk toplumu olarak asla pes etmeyelim, her konuda ve platformda sesimizi dünyaya duyurmaya çalışalım ve mutlaka üretelim. Ülkemize katma değer sağlayacak sektörlere ve işlere yönelelim.Ada küçük olabilir fakat, dünya büyük ve orda koskocaman bir pazar bizleri bekliyor.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar