YENİ NESİL NE İSTİYOR? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

YENİ NESİL NE İSTİYOR?

vildan esenyel

Birçok işveren, genç çalışanlar arasındaki aşırı personel devrinden endişe duyuyor. Yeni kuşaklardaki  sadakat eksikliğini ise buna bir  sebep olarak görüyorlar. Genç neslin bir fırsattan diğerine geçmeye daha yatkın ve elde tutulması zor olan bir nesil olduğunu düşünüyorlar.

Mesela, işgücüne dahil olduklarından beri, Z kuşağı yüksekten uçan bir grup olarak algılandı. Çünkü olumsuz normlara uymayı reddediyorlar ve kendileri için daha iyi standartlar belirliyorlar. Z nesli ile eski nesiller arasındaki bu zihniyet farkı kurumlarda çatışmaya neden olabiliyor.


Peki, çoğu yöneticinin inandığı gibi gerçekten bu yeni nesiller herhangi bir işverene sadık kalmaktan aciz olan, yüksekten uçan ve sürekli iş arayan kişiler mi?

Sorun şu ki, yeni kuşakların sadakat tanımı, işverenlerinin sadakat tanımından tamamen farklı olabiliyor. Eğer, işverenler yeni kuşak çalışanlarını diğer kuşaklardaki çalışanlarla karşılaştırmaya devam ederlerse sorunlarla karşılaşmaya da devam edecekler gibi görünüyor.

İstatistiklere göre, Z kuşağı küresel işgücünün halihazırda %24’ünü oluşturuyor ve bu sayının 2025 yılına kadar %27’ye çıkması bekleniyor.

Dolayısıyla, tüm işletmelerin eninde sonunda işlerini devam ettirebilmeleri için  yeni kuşakları işe almaları ve onları elde tutmak için gereken sadakati yaratma konusunda, ellerinden gelen her şeyi yapmaları gerekecek.

Çok genç olmalarına rağmen, yaşın sadece bir sayı olduğunu kanıtlayan Z kuşağı çalışanlarının, kendilerini rahat hissettiklerinde, özellikle teknoloji ve yenilikçilik söz konusu olduğunda yapabileceklerinin sınırının olmadığı görülüyor. Bu yüzden, Z kuşağının düşünce kalıplarını ve bunların işyerinde nasıl yönetileceğini anlamak, kurumsal başarı için kritik öneme sahiptir.

Ancak bu grup, işverenlerinden eski nesillere göre daha fazlasını bekliyor. Yeni türden bir sadakati kazanmak ve sürdürmek için işverenlerin bazı önemli konulara dikkat etmesi gerekiyor.

Aslında sanılanın aksine, yeni nesil, gerçek liderlere ve sadakate büyük saygı duyuyor, sadece “yetkiye” saygı duymuyor. Genç nesiller için sadakat ve saygının her zerresi kazanılmalıdır. Genç nesiller, tek bir şirkette çalışmak yerine iyi ve anlamlı işlere öncelik veriyorlar. Amaçları genellikle doğru şirkette doğru işi bulmak ve  bu da doğal olarak sürekli iş değiştirmeye  yol açabiliyor.

Bu nedenle, bu genç çalışanları elde tutmak için şirketlerde istisnai liderlere sahip olmak çok önemlidir. Çünkü onlar,mikro düzeyde yöneten ve kendilerini sıradan bir çalışan olarak gören bir işveren istemiyorlar. Bir şirkette kalmaları için onlara ilham ve değer verecek birini istiyorlar.

Birçok çalışan gibi, Z kuşağı çalışanlarının çoğu da kendilerine saygı duyan olumlu şirket kültürüne sahip işletmelerin peşinde. Böyle bir ortam, işin tadını çıkarmalarına ve  üretkenlik düzeylerinin artmasına neden oluyor.

Accenture tarafından yapılan bir anket, mezunların %59’unun işyerinde daha yüksek bir maaştan ziyade daha olumlu bir sosyal ortamı tercih edeceğini ortaya çıkardı.  Z kuşağı, asılsız vaatlerden bıktı ve işverenlerinden somut kanıtlar görmek istiyor. Bu sebeple, yeni mezunu takımda tutmak için basit bir maaş artışı zaten yeterli olmayabilir.

Z kuşağı çalışanları, kendileri olabilecekleri ve statükoyu sorgulayabilecekleri yenilikçi ve liberal bir çalışma ortamında daha başarılı. Bu yüzden yöneticiler, bu insanları nasıl işe alacağını, yöneteceğini ve elinde tutacağını anlamalıdır.

7/24 bağlanabilirliğin yeni dünyasında, genç çalışanlar, özellikle dijital yerliler olarak, iş ve yaşamın aynı anda gerçekleştiğine ve bu nedenle birbirinden ayrılamayacağına inanıyor. Dijital Yerliler Raporu, Y kuşağının %73’ünün ve Z kuşağının %65’inin işlerini kişisel kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü belirtiyor. Bu nedenle bir amaca sahip çalışma şekli, yeni nesiller  için özellikle önemli. Bunu fark edemeyen şirketler, yetenekleri çekmek ve elde tutmak için mücadele edecek gibi görünüyor.

Millennials ve Z kuşağı kendilerinden daha büyük bir şeyin parçası hissettikleri ve onları tam olarak güçlendiren bir iş yeri bekliyorlar. Genç nesiller, eşitsizliğe, sağlıksız çalışma kültürlerine ve gezegenimizin yağmalanmasına, önceki nesillerde görmediğimiz bir yoğunlukta karşı çıkıyorlar. Etik ve sürdürülebilir bir iş yapmaya derinden ve özgün bir şekilde önem veriyorlar. Dünyada bir fark yaratmak istiyorlar ve bu da aynı fikirde bir şirket kültürü gerektiriyor. Aksi takdirde yeteneklerini, enerjilerini ve sadakatlerini başka yerlere götürüyorlar.

Çoğu işveren, gençlerin, eleştirel düşünme, problem çözme, işbirliği, liderlik ve kültürel zeka  gibi bazı temel işyeri becerilerinden yoksun olduğundan şikayet ederken yeni  mezunlar da  günümüzün gelişen iş gücüne kendilerini hazırlıklı hissetmiyorlar.  Ayrıca, robotik teknoloji ilerledikçe, genç çalışanlar da işyerinde teknik beceriler yanında yapay zeka tarafından kopyalanamayacak ve uygulanamayacak profesyonel beceriler de edinmek istiyorlar. Bu nedenle, Z kuşağı çalışanlarının, eğitimleri ve kariyerleri arasındaki boşluğu doldurabilecek, becerilerini geliştirebilecek iş yerleri aramalarına şaşmamalı.

Millennials’ı geçin, Z kuşağını bir kenara bırakın, şimdi bir de Alfa kuşağı geliyor! Bugünün çocukları, çalışmanın geleceğini, geçmişte hayal bile edilemeyecek biçimde  şekillendirecekler. Bir pandemi, ekonomik durgunluk, uzaktan çalışma deneyimi ve teknolojik devrim sırasında büyümek, Alfaları bir nesil olarak tanımlayacak ve nihayetinde işgücüne girdiklerinde kim oldukları üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olacak.

Tek bir tıklamayla kolaylık, seçim ve bilgi dünyasında büyüyen,  Z ve alfa jenerasyonunu yönetmek için eski tekniklerin işe yaramayacağını,  çalışan deneyimi ve anlamlı ilişkiler kurma konusunda yeni tekniklere ihtiyaç duyulacağını hep beraber tecrübe edeceğiz.

Aslında, yeni nesillerin ya hep ya hiç sadakati, günümüzün işverenleri için iyi bir haber. Yani, onlara rekabetçi bir maaş ödeyebilirlerse, kendilerinden daha büyük bir amaç sağlayabilirlerse ve işteyken becerilerini geliştirmek için sürekli yeni fırsatlar sunabilirlerse, her iki taraf için de iş ortamı kazan-kazan durumuna dönüşebilir.

Kısacası artık işverenler de çalışanlarından  öğrenerek, onların beklentilerini anlayarak dijital ve sosyal farkındalıkla birlikte dinlemeye, gelişmeye ve ömür boyu öğrenmeye  devam etmek zorundalar.

Size tavsiyem: Farklı olmalarını dileyerek zaman kaybetmeyin. Enerjinizi bugünün gençliğini 18 yaşında sahip olduğunuz istek ve dürtülerle kıyaslayarak harcamayın. Bu çalışanlar ne sizin bir yansımanız ne de daha eski bir versiyonunuz. Ve bu bir sorun değil. Göreviniz bu yeni anlayışı alıp çalışanlarınızla nasıl etkileşim kurduğunuzu, motive ettiğinizi ve ödüllendirdiğinizi yeniden konumlandırmaktır.

Ve sonra? Gerisini bu en genç ve çoğu zaman yanlış anlaşılan nesiller halledecek.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar