Bir aksilik olmazsa siz bu satırları okurken, yaklaşık 7 ay sonra orta ve liseli öğrenciler okula başladı. Aslında okulların açılıp açılmadığından da emin değilim. Çünkü burası KKTC… Kararlar çok sık ve süratli bir şekilde değişebilir. Dün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonra bugün okulların ne vaziyette olacağını kestirmek çok güç. Sayım işlemleri bittikten sonra okul hademelerinin gereken hijyeni sağlayacakları söyleniyor. Bunun mümkün olup olmadığını bugün okula giden çocuklar ve okul yöneticilerinden öğreneceğiz. Ancak bir gerçek var ise, okul hademelerini zor bir görev bekliyor. Geç vakte kadar çalışıp sabah da okula gelmek zorundalar.
Hiçbir öğretmen ve okul yöneticisi nasıl bir okul ortamı ile karşılaşacağını açıkçası bugün sabaha kadar bilemiyordu. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun orta ve liselerin 12 Ekim’de açılacağını duyurduğu günde ben sosyal medya hesabımdan bu günün açılış için uygun olmadığını duyurmuştum. Hala da ayni iddiamı sürdürmekteyim. Bugün açılan okulların hademelerin tüm çabalarına rağmen istenilen hijyen ortamında açılmayacağını düşünüyorum. Dün bu okullarda binlerce insan, gerek oy kullanmak gerekse ziyaret için bulundular. Yüzlerce el, çocukların da kullandığı ortamlara dokunmuştur. Bence yapılması gereken bu okulların ciddi bir şekilde belediyeler tarafından ilaçlanmasıydı. Umarım ben yanılırım ve okullar, bugün çocuklarımıza yakışır şekilde, güzel bir hijyen ortamında açılır.
Zaten toplumda okulların açılmasından önce oluşan endişe yavaş yavaş dağılmaya başlamışken, ortaokul ve liselerin bugün yine tedirginlik içinde açılması çok da hoş olmadı. Zaten dünyada yapılan birçok araştırmada özellikle orta ve lise öğrencilerinin en az yetişkinler kadar virüsü başkasına taşıyabildiği anlaşılmışken çok daha dikkatli olmamız gerekmektedir. Yapılan araştırmalarda sadece 11 yaş altındaki çocukların virüsü başkasına taşımada yetişkinlerden çok daha az orana sahip oldukları biliniyor. Dolayısı ile orta ve lisede önlemler konusunda çok daha hassas olmak gerekiyor.
Kabul etmek gerekir ki özellikle lise öğrencileri sosyal ortamlarda çok daha sık bulunmaktadır. Yaşları itibarı ile bir yetişkin gibi etkinliklere katılabilir ve çok daha kalabalık ortamlarda bulunabilir. Virüsü alma ve taşıma şansı küçük çocuklara göre daha yüksektir. Bir de serde delikanlılık varsa bu iş daha da zorlaşır. Belki kurallara uyma konusunda en isyankar olanlar liselilerdir ancak bir avantajları da var ki olayın ciddiyetini bir küçük çocuktan çok daha iyi kavrayabilirler.
Dolayısı ile bugün açılan orta ve liselerde çok daha iyi organize olup gençlerle birlikte bu sorunun aşılması gerekmektedir. Burada her zaman olduğu gibi yine en büyük görev öğretmenlere ve okul yöneticilerine düşecektir. Zaten biliniyor ama ben yine söyleyeyim. Devletten çok büyük bir beklentiniz olmasın. Okullarda covid sorunu çözülecekse öğretmen-yönetici-öğrenci üçgeninin uyumlu çabası sayesinde olacaktır. Bu çarkın dişlilerinden birinin bozulması demek, covid 19’un yayılmasına fırsat vermiş olacağız. Mutlaka alınması gereken önlemler tam alınmalı ve uygulamada yapılan hataları minimize etmek gerekiyor.
Ortaöğretimde her sınıf elbette önemli… Ancak hem 8, hem de 12’nci sınıf bir o kadar daha önemli. Bu sınıflarda okuyan öğrenciler yıl sonunda bir üst kademeye geçecekleri için hem yaşadıkların ders kayıplarını gidermek hem de yeni öğretim yılını başarılı geçirmek durumundadır. Bu konuda hem Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı hem de okul yöneticileri ve öğretmenlerin bu gençlere her zamankinden daha fazla katkı koyması gerekmektedir. Elbette dünyada bu covid 19 belası bitmeden birçok konuda olduğu gibi eğitimde de aksaklıklar olacaktır. Böylesi bir ortamda en iyisini yapabilmek önceliğimiz olmalıdır.
