Tüzük işliyor mu, bilmek istiyoruz… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Tüzük işliyor mu, bilmek istiyoruz…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Niye yani böyleyiz?

Nüfusun kontrolsüz artmasından, yerli nüfusun kat kat üstünde yabancının yaşıyor olmasından, kimlik erozyonundan falan şikayetçiyiz de, çok daha kötüsü var…


KKTC bugün suç ithal etmektedir, suçlu cenneti olma yolundadır. Bu en büyük tehlike. Ülkenin asayişi, imajı falan tamam da, bu ülkede yaşayan insanları da zehirliyor. Akla hayale gelmedik paraların döndüğü, akıl almaz işlere karışıyor insanlar.  Yozlaşma, bozulma…

Kimi Arap ülkelerinden, kimi Pakistan’dan, kimi Bangladeş’ten, kimi Afrika ülkelerinden bir sürü insan, başta insan kaçakçılığı olmak üzere, her türlü pis işi yapıyor buralarda…

Kimlik sahteleyenler, insan ticareti yapanlar, uyuşturucu kaçakçıları, para kaçıranlar, kara para aklayıcıları, büyükleri, küçükleri, onların tetikçileri resmen cirit atmaktalar.

Ada ülkesiyiz, dıştan nüfus alıyoruz falan hikaye bunlar. Akdeniz’de bizim gibi birçok ülke, onlarda da kriminal olaylar var, ama bu kadar pis iş yok. Daha doğrusu bu kadar yaygın değil, en azından suç cenneti diye anılmıyorlar.

Polis toplaya toplaya bitiremiyor. Çünkü, anlaşılan büyük bir boşluk var ve polisin takibi yeteri kadar caydırıcı olamıyor.

Ülkeden içeri girenin takibi yapılamıyor. Bir muhaceret tüzüğü çıktı, kıyamet koptu. Neredeyse ellerinden gelse tamamen iptal ettirecekler.

Birkaç yıldır yükselen bir sektör mesela, sahtecilik. Okul kayıtları, kimlik, pasaport her tür resmi evrak sahtelenebiliyor. Ülkeden deport edilen birçoğu, sahte kimlikle giriş yapma cesaretini buluyor. Normal bir insan, böyle bir şeye cesaret edemez, ama onlar ediyor, çünkü biliyor ki, burada ortam  uygun.

Geçen gün İzmir’de havaalanından çıkış yaparken, vize kağıdına mühür vurulmadığını fark edip geri döndüğümüzde orada bir görevli, “Siz KKTC’ye gitmiyor musunuz zaten, orada kim kime dum duma” deyiverdi. İmaj bu.

Adam Bangladeş’teki kendi vatandaşlarına, KKTC’ye giriş için sahte ön izin sağlama hizmeti kurmuş. Nasıl olmuşsa şikayet edilmiş de yakalanmış. Kanada’ya göndereceğini söyleyip, onlarca Pakistanlıyı adaya getirenden tut, Afrikalıları güneye gönderme amaçlı sahte pasaport düzenleyene kadar. Resmen organize bir iş. Bir başkası, sahte evrakla, Nüfus Kayıt Dairesi’ne başvurmuş. Yakalanmış yakalanmasına da, hep dediğim bu, yine deniyor adamlar, demek ki, her seferinde yakalanmıyorlar.

Bu meseleleri halletmenin parayla pulla, ideolojiyle, siyasetle falan ilgisi yok. Ya da bir engel yok. Olmaması gerekir. Bahanesi de olamaz.

Şu İkamet ve Vizeler Tüzüğü… İpini koparanın gelip buralarda cinayetten, hırsızlığa, yasa dışı göçmenlikten, en basiti kaçak yaşamaya kadar pis işler yürütmesini engellemek için çıkarıldı. Ekim ayında yürürlüğe girdi. Muhaceret görevlilerine yetki verdi. Kim girebilir, kimi sorgulamalı, kimi geri göndermeli, her konuda. Şüpheli kanaat oluşması yeterliydi inisiyatif almak için.

Ülkeye girişlerde bu Tüzüğün tüm kuralları uygulanıyor mu? Girdikten sonra “mobil iletişim” denilen bir takip sistemi kurulacaktı. Kuruldu mu? İşliyor mu? Sanmıyorum. Yanılıyorsam, açıklasınlar, “Tüzük geçti, sonrasında şu oldu, bu oldu” desinler. Benim duyduğum, tam tersine Tüzükten duyulan bir rahatsızlık var. Bu da uygulamayı olumsuz etkiliyor.

Ben yaşadığım ülkenin bu hale düşmesinden endişeliyim. Bu başıboşluğun getirdiği suç ortamından, dünyanın çeşitli yerlerinden insanların her türlü suçu işlemek için burayı seçiyor olmasından şikayetçiyim.

Bence yapılan bir uygulamanın başarısı, sonuçlarıyla doğru orantılıdır. “Ben Tüzüğü çıkarttım, tamamdır” demekle olmuyor. Hepimiz gecikmiş bir uygulamanın başladığına sevindik, ama sonuç?

Önce kafanızda, KKTC’nin üstüne yapışan bu pis imajın varlığından rahatsız olacaksınız, sonra da,  kararlı bir şekilde yürüyeceksiniz.

Sayın İçişleri Bakanı Tüzüğü çıkartan Bakan olmakla yetinmemeli, sonuç önemli.

Ve maalesef sonuç alındığına dair olumlu bir gelişme yok…

YERİN KULAĞI VAR

BU İYİ GÜNÜMÜZSE:

Başbakan Ersin Tatar, Kıbrıs Türkünün her ne kadar ambargolar altında olsa da en güzel dönemini yaşadığını söylemiş. Başbakan bu kanıya nasıl vardı bilmiyorum ama, memleketin hali ortada iken böyle bir açıklamada bulunmasının vardır bir sebebi. Sterlin 8’e, dolar 6 liraya yaklaşmış ama Tatar’a göre en güzel dönemi yaşıyormuşuz. Ne diyelim Allah beterinden saklasın…

 AYAR MESELESİ:

YDP Başkanı Arıklı, imar planı konusunda İçişleri Bakanı Baybars ve UBP genel Sekreteri Saner’in farklı söylemlerinden hareketle, “kimin ayar yediğini öğreneceğiz” açıklaması yapıyor. İyi güzel de kim kime ayar veriyor Allah aşkına. Ayardan kastınız Ankara ise en büyük ayıbı temsilcisi olduğunuz Meclis’e ve kendinize yapıyorsunuz…

ZAMLAR BAŞLIYOR:

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere çiğ süt fiyatlarında düzenlemeye gidildiğini, yani zam yapılacağını açıkladı. Süt üreticisi sevinirken, vatandaş zarar edecek. Yeni yılla birlikte başta harçlar olmak üzere zam furyasının başlayacağını biliyoruz. Bakanlık bunu Ocak ayına bırakarak, yeni yılda çalışanlara verilecek hayat pahalılığından bu oranı eksiltmeyi hesaplamış belli ki. Onlar açıkgöz, memur, emekli enayi…

AÇIKLASINLAR ARTIK:

UBP Genel Başkanı her ne kadar cumhurbaşkanlığına adaylığı düşünmese de, olaylar öyle bir gelişti ki, istemeye istemeye de olsa, artık her yerde aday olacağı sinyalini veriyor. “Partim isterse, Kıbrıs Türk halkının menfaatine ise” gibi beylik laflarla, yola çıktığını ilan ediyor. Bence Tatar’ın adaylığını bir an önce açıklayıp kafalardaki “acaba”ları bitirmesi hem kendisi, hem partisi için hayırlı olacak…

KISASA KISAS:

Önce Rum tarafının İsrail’den aldığı İHA’lara karşılık, Geçitkale’de bir İHA üssü kurduk. Ardından İskele bölgesine bir deniz üssü yapılacağı haberlerini okuduk. Bu adıma karşılık Rumların cevabı gecikmedi ve  Larnaka’ya bağlı Mari’de çağdaş ve gelişmiş bir deniz üssü kurmayı planladıklarını açıkladılar. İyi de bu iş nereye kadar gidecek? Ada yüzen bir savaş gemisine dönüşüyor, en ufak bir kıvılcımın yaratacağı sonucu düşünmek bile istemiyorum…

ZARARI KİM ÖDEYECEK:

Orman Dairesi, topraklı fidan girişinin yasak olduğunu bilmez mi? Tarım Dairesi tespit ediyor, girişine izin vermiyor. Bu nasıl iş? İkisi de aynı Bakanlığın birer Dairesi, özellikle de Orman Dairesi bitki sağlığı konusunun asıl sorumlusu. Şimdi, bu ithalatı kim onayladı, parası nereden çıktı, ülkeye sokulmayanların zararı ne olacak? Ben Bakanlığın açıklamasında bu soruların yanıtlarının da yer almasını beklerdim…

ZİRVEDEKİLER

Cenk Mutluyakalı: “Ada yarısına demokrasiyi çok fazla görenler, son zamanlarda politik hedeflerine kolay kolay ulaşamıyor. Ama örseliyor, kanatıyorlar… Son sözü ‘seçmen’ söylüyor genelde. Hükümet değişmekle olmuyorsa eğer… ‘Seçmen’de değişiyor, icabında! Dikkatinizi çekti mi bilmem, bütçede en fazla artan kalemlerden biri de ‘Kimlik Kartı’. Bas bas bitmiyor. Bas bas bağırırken, ‘memleket elden gidiyor’…”

DİPTEKİLER

Popülizm Bir Kez Daha Galip Geldi:  Gazimağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı’nın Ülkesel Fiziki Plan’ın genel ilke amaç ve hedeflerine uygun olarak, tüm paydaşlarla, uzmanlarla, üniversitelerle birlikte hazırlandı. İktidarın büyük ortağı, baştan beri soğuk bakıyordu. Sonuçta planı bir daha görüşmeye karar verdiler. Dahası, deniyor ki, UBP cumhurbaşkan adayının açıklanması bile bu değişikliğe bağlıymış. Şimdi dikkat edin göreceksiniz, çıkan Strateji Planlarından, Ülkesel Fiziki Plan’dan uzaklaşacak, ranta kayacak. Bu ülkenin çıkarları, bir kez daha popülizme yenik düşecek. Bu da HP’nin hanesine yazılacak…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar