Maalesef bu hataya çok sık düşüyoruz. Düşenlerimiz, neye “düştüklerini” anlayamıyorlar tabii, düşmenin tabii bir sonucu olarak. Elbette “malumatfuruşluk”la “yarı aydın”lık arasında gidip gelen bir toplumun aziz vatandaşlarından da daha fazlasını bekleyemezdik…
Kendimi bildim bileli seçim şarkılarının ve sloganların ne işe yaradığını merak etmişimdir. Yani insan bir partinin seçim şarkısını dinleyip ossaat oyunu o partiye vermeyi kararlaştırabilir mi? Aramızda böyle “kolayca yönlendirilebilecek” gabi insanlar mı yaşıyor? Ya da düzey düşüklüğü bu noktalara vardı da biz mi farkında olamadık?
Elbette tüm bu tantana, bir “reklamcılık kampanyası”nın parçasıdır. Ama reklamcılığın altın kuralı, karşındaki kişiyi en az kendiniz kadar “akıllı kabul etmek” değil midir?
Sloganlar da benzer işlev görüyorlar bu alanda…
Geçen gün sevgili hocamız Nazım Beratlı da yazdı, biz de değinelim kısaca: Türkçeyi doğru düzgün kullanmaktan aciz birtakım mahlukat türedi şu son zamanlarda… Zannediyoruz bu “slogan acziyeti” de aynı ekip tarafından yaratılyor…
Türkiye’de ve burada, benzer örnekleri sıklıkla gözlemleyebiliyorsunuz.
Al işte: “Toprak işleyenin, su kullananın”… Ne yani, seçimi CHP kazanırsa hepimiz Sular İdaresi’ne ortak mı kesileceğiz?
Al işte: “Tek yol devrim”… Belki başka yollar da vardır yahu, ne diye hemen kestirip atıyorsun?
Al işte: “Çağımız buhranda, kurtuluş İslam’da”… Vallahi hiç de öyle buhranda bir halimiz yok ama hadi diyelim öyle olsun, bu buhran halinden Müslümanlar niye etkilenmiyorlar? Herhalde onları Allah koruyor… Öyleyse bizi niye korumuyor (!)
Bir başka örnek: “Birlik, mücadele, dayanışma!”… Yahu tamam, tarihi önemi var, ‘geçmişe atıf’ yapıyorsunuz, çok güzel, eyvallah da… Sovyetler Birliği dağıldı be kardeşlik! 20. yüzyıl geride kaldı, ne diye bunda ısrar edersiniz?
Ve bir tane daha: “Kıbrıs’ta barış engellenemez!”… Bunun saçmalığını ortaya koymak için bu coğrafyada biraz olsun yaşamak yeterlidir… Aha da engelleniyor işte, hem de kaç senedir! Eğer ‘Kıbrıs’ta barış engellenemiyorsa’, biz ne yaşıyoruz bre? Ben algılayamıyorum, kafam pek basmıyor bu konulara, aman kuzum, lütfen şu işi bana bir izah ediniz…
Öte yandan bir “forever TRNC” sloganına değinmenin lüzumsuzluğunu bahis konusu dahi etmem. Sonuçta kağıdın da kendince bir konumu var, onu zedelemek istemem.
Dedik ya, bunlar güzel palavralardır. Hoş ve boş. “Zarf ve mazruf” meselesi gibi…
