Şahali’nin söylediği önemli... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Şahali’nin söylediği önemli…

Köş, MoreketMehmet Moreket

CTP milletvekili Erkut Şahali dün Meclis’te geleneksel medyanın demokrasinin 4. unsuru olarak desteklenmesi gereği üzerine bir konuşma yaptı.

Söyledikleri, genel doğrulardı. Günümüzde, herkesin birer gazeteci olduğu sosyal medyada görüş paylaşanların hiçbir sorumluluğu olmadığı halde, geleneksel medyanın kendi etik kurallarıyla sorumlu olduğunu, varlığını devam ettirebilmek için güvenilir olmak zorunluluğu bulunduğunu vurguladı.


Diğer taraftan, satın aldığınız bir medya kuruluşunun, daha fazla veren olursa sizi de satabileceği anlamına gelen sözleri vardı.

Ki biz bunu bu ülkede pek çok kez yaşadık, yaşıyoruz.

Sözlerinin arasında benim çok dikkatimi çeken bir vurgu vardı.

Dedi ki; Geçtiğimiz yıl yapılan yardımın ortadan kalkması ama o yardım yapılan gazetelerin bazılarına ‘siyaseten’ beklentiler karşılansın diye katkıda bulunuldu”.

Bu ne demekti. Destek hükümet kararıyla kesildikten sonra, bazı basın kuruluşlarına el altından, başka bütçelerden destek verilmeye devam edildi.

Anlamı da, kısa vadede yandaş yaratmak. En azından seçime kadar.

Bu bizlerin de duyduğu, artık şehir efsanesi olmaktan çıkan bir olgu.

Kötü örnekleri birebir alıp kullanmaktan hiç çekinmeyen siyaset dünyamız, bundan daha kötüsünü de yapıyor ve eleştiriye tahammülsüzlüğü ile başka başka uygulamalar içine giriyor.

Yani, bugüne kadar gelip geçen hükümetlerde bu kadarını yaşamadığımız bir destek-yardım; ötekileştirme-engelleme operasyonu yapılıyor.

Satışı 200’ü bile bulmayan, reklamı sıfır seviyesindeki bazı gazetelerin aylık harcamalarını görünce, neler olup bittiğini az çok anlıyorsunuz.

KKTC’de demokrasinin yürütme organı, bir başka demokratik organın güçsüzleşmesine katkı sağlıyor. Demokrasi medya bağımsızlığı ile yaşar ve yücelir gerçeği orada dururken, bunu gerçekleştirmek adına yasal yönden parmağını oynatmıyor, aksine kötü olanı yapıyor, yandaş medya yaratıyor. En azından bir “adam gibi basın yasası çıkaralım” demek kimsenin aklına gelmiyor.

Geleneksel Medyanın desteklenmesi konusunda, meslek örgütlerinin hazırladığı kriterlere burun bükenler, hak etmeyenlerin de almasını talep ediyor ama, başka işlerle iştigal eden sermayenin gazete-tv sahibi olmasını önleyecek yasal düzenlemeyi yapmıyor.

Üstelik bunu yapanlar, o koltuklara oturana kadar, hak, hukuk, adalet, demokrasiyi dilinden düşürmeyenler.

Bu ülke her türlü yokluğu yaşadı, ama kendi kendini yönettiği sürece bir tek demokrasisiyle övündü.

Ne acıdır ki, şu anda gücü elden kaçırmama gailesiyle, demokrasinin temel unsurlarına da zarar veriliyor. Mücadele edilecek çok cephe var. Biri de medyanın bağımsızlığını koruma cephesi.

ŞİMDİ BİRAZ DA GÜLELİM…

Erkut Şahali’nin Meclis’teki geleneksel basının desteklenmesi konuşmasını bitirmesinden sonra söz alan Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin bu konuda hükümet görüşünü sunacağını sandık, bekledik.

Bakan Pilli, şaşırtıcı bir şekilde, basından kendi yaptıkları iyi işlerin de yayınlanması talebinde bulundu.

Nasıl yorumlayacağımızı şaşırdık…

 

YERİN KULAĞI VAR

DP’YE KATILIMLAR OLACAK MI?:

DP’nin yeni Genel Başkanı Fikri Ataoğlu Genel başkanlık için adaylığını açıkladığı dönemde, “Halen diğer bazı partilerden önemli isimlerle, milletvekilleriyle görüşmeler yapıyoruz… 30 Kasım’dan sonra DP’ye katılmaları söz konusu olabilir” diye oldukça iddialı sözler söylemişti. Kimleri kast ettiğini bilemeyiz ama, başkanlık koltuğu artık kendisinde o bahsettiği katılımlar ve “milletvekilleri” konusu ne oldu?  Kulağımıza gelen bazı hareketlenmeler de yok değil.  Merakla bekliyoruz…

 

GÜÇLENMEDEN KASTI NE Kİ:

Başbakan Tatar, partide bugün yapılacak toplantıda KKTC’nin güçlenmesi konusunda atılacak adımların ele alınacağını söyledi. Konu KKTC’nin güçlenmesiyse, en başta gelirlerinin artırılması konuşulmalıdır. Bunun dışında ne olabilir ki? Keşke partilileri kendisine, elinin altında KKTC’nin ekonomik varlığını ikiye katlayacak olanaklar olduğu halde, neden yapmadığını sorsalar. Kastım belli, vergi yüzsüzlerinin üstüne gitmek, vergi adaleti sağlamak ve kalkınmış sektörlere hala verilen destek-teşvik-sübvansiyon sistemini kaldırmak, yine bu uçuk kazançlı sektörlerden hak ettiği payı almak. Bunlar yapılmadıkça, başka türlü güçlenme olmaz. Aksine zayıflama devam eder, bunun da sonunu hepiniz biliyorsunuz…

 

MARAŞ ENVANTERİ NE OLDU?:

Dışişleri Bakanı Özersay’ın, “Kapalı Maraş Türk Yönetiminde açılacak” demesinin üzerinden aylar geçti. Türkiyeli siyasiler dahil birçok kişiyi bizzat kendisi gezdirip, nasıl açılacağını anlattı. Sonra da açmak için öncelikle Maraş’ın envanterinin çıkarılması gerektiğini söyledi ki, o dediği envanter zaten vardı. Neyse, aradan aylar geçti ve Özersay’ın “açacağız” dediği Maraş konusu da unutulup gitti. Hani bu kadar sahiplendiği bu konu hakkında bari ne olup bittiğini, çalışmalarının ne durumda olduğunu söylese de bilsek.

 

NEDEN KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ:

Anastasiadis’in kabine değişikliği güneyde eleştiriliyor. Konularının uzmanı, belli projeler başlatmış kişiler aniden görevlerinden alınıp, yerlerine atandıkları bakanlıkla hiç ilgisi olmayan insanların getirildiği söyleniyor.  Bunlardan biri, Maliye Bakanlığındaki değişiklik. Bazı yasal sorunları da olan bir mali reforma hazırlanan Anastasiadis, kendine tam itaat edecek olan birini getirmiş. Bir diğeri, özellikle eğitimde kilisenin etkisinin kaldırılması ve eğitim sisteminin değişmesi talepleri varken, aşırı milliyetçi eski sözcü Prodromou’yu Eğitim Bakanı yapması. Sonuçta, Rum lider bağımsızlarla kurduğu koalisyon hükümetinde tek söz sahibi olma durumunu güçlendirmiş oluyor…

 

YİNE KIBRIS:

Mersin’de 23 kaçak göçmen, Kıbrıs’a götürme vaadiyle kandırılıp, Kızkalesi civarında bırakılmış. Yine iyi olmuş da denizde başıboş bırakmadan yakalanmışlar. Yakalanan göçmen sayısından çok fazlasının da adaya geldiğini tahmin etmek zor değil. Rum tarafının bir takım bahaneler yaratmak adına konuyu kaşıdığı da ortadayken, işi gücü bırakıp, güvenliği artırmak gerekir diye düşünürüm. Bizim derdimiz bize yeter yani…

 

KONUŞACAĞINIZA GEREĞİNİ YAPIN:

Dün 3 Aralık Dünya Engelliler Günüydü. Ve siyasiler gün dolayısıyle her yıl verdikleri mesajları yineleyerek bizleri şaşırtmadılar. Bol bol vaat ve kulağa hoş gelen söylemler. İyi de geçen süre zarfında engelliler için ne yaptınız söyler misiniz diye sorsanız, verecek cavapları yok. Yasa işyerlerinde her 100 kişiden 4 tanesinin engelli olması gerekir diyor da, bu uygulanıyor mu? Engellilerin örgütleri de, boş konuşulduğunu söylüyorlar zaten.

 

ZİRVEDEKİLER

Ali Baturay: “Bu ülkede halkın her olumsuzluğu ‘normal’ karşılaması isteniyor, zaten bir yere kadar da başarılmış durumda. O nedenle bu olayın da normal karşılanması isteniyor. Normal karşılayalım, tartışmayalım, eleştirmeyelim, tedbir de almayalım ki yeni inşaat çökmeleri olsun, bu kez insanlar da ölsün değil mi? Olmaz öyle şey, kabul edemeyiz. Eleştirilere, tepkilere kızacağınıza, öfkeleneceğinize, size karşı siyasi eylem olarak göreceğinize, bunlardan ders çıkarmaya çalışın, bir daha olmasın diye tedbir alın…”.

DİPTEKİLER

Algı Operasyonu: Son birkaç gündür sosyal medyada dolaşan ve  Akıncı dışında 2020’de Cumhurbaşkanı adaylığında isimleri geçenlerin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan resmi ile gösterildiği bir paylaşım var. Bu paylaşımı kim veya kimler yaptı bilmiyorum ama, zaten Türkiye ile arası limoni olan Akıncı’ya karşı yapılmış çok tehlikeli bir algı operasyonu olduğunu söyleyebilirim… Sadece o da değil, toplumda yeni bir provokasyon.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar