Planımızı kendimiz yapmalıyız - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Planımızı kendimiz yapmalıyız

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

BM cephesi: Rum tarafına göre gelecek ay New York’ta BM’ler Genel Sekreteri Guterres’le “üçlü bir toplantı” gerçekleştirilecek..

Nitekim bu günlerde Guterres’in (her zaman hep özel  temsilcisi olur)  özel temsilcisi bayan Lute da adaya gelecek.


Yine Rum basınına göre “olası müzakerelerin ucu hem açık olacak hem takvimsiz olacak!.”

(Anladığım kadarıyla Guterres fincancı katırlarını ürküp daha görüşme başlamadan masadan kaçmalarını önlemek için atış serbest diyor! İstediğiniz kadar dövüşün tokuşun yeter ki öncesi müzakerelerdeki gibi beni cascavlak ortalarda  bırakıp çekip gitmeyin!)

Haberlere göre büyük olasılıkla söz konusu müzakereler 27-28 Eylül’de gerçekleşebilir…

Özersay cephesine gelince:

Önce şunu vurgulayayım: Belki bir ilk değil ama şimdilerde Sn. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın en koyu muarızlarından biri de Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’dır. Geçmişte de UBP koalisyonlarındaki Dışişleri Bakanlarıyla Cumhurbaşkanları arasında sürtüşmeler yaşanırdı ama mesela Özersay gibi “Rum zihniyetinde bir değişiklik olmadığı halde neden federasyon görüşmelerini yeniden başlatıyorsun” yollarında çıkışlar yapılmazdı!

Kısaca Başta Sn. Tatar olmak üzere yardımcısı Özersay da Sn. Akıncı’yı Federasyona dayalı çözümü tek alternatif olarak savunmasını ciddi ciddi eleştiriyorlar!

Ve diyorlar ki Federal çözüm alternatifi Crans Montana’da kaldı yeniden masaya gelmesi abese iştigaldir!

ŞU yönden doğrudur. Eğer 45 yıldır savunulan ve türlü çeşitli arayışlarıyla gündemde olan Federal sistem hâlâ sorunun  çözümü olamamışsa “şu halde vardır bu Federasyonda bir gudumsuzluk” demez misiniz?

Nitekim şekli ile şemaili haritalarla tescilli dolayısıyla Rum için bal kaymak olması gereken Annan planı da bir “federal sistemdi” ama çözüme yetmediydi! (İyi ki yetmediydi!)

Tatar’lı  Koalisyon Hükümetine dönecek olursak. Sn. Akıncı’nın Kıbrıs politikasını beğenmiyor eleştiriyorlar..

Ancak yerine “hangi çözüm alternatifini koyuyorlar yada bu konuda tasavvurları nedir açık ve net bilmiyoruz!

Bu nedenle ben “Köşemde” sık sık “Ulusal Konsensüs”ten söz ederim. Çünkü artık ekıonomik kalkınmamızın   bile “Ulusal Birliktelik” içinde gerçekleştirilmesi tezleri ortalarda salınırken, “ulusal davamız” olan siyasi sorun konusunda bölünüp parçalanmış fikirlerle ayrı gayrı hareket etmenin KKTC’e hiç faydası yoktur, zararından başka!

Bu nedenle “çözüm planını” önce biz kendi Meclisimizde kendimiz yapmalıyız.      Ve  “ucu açık, takvimsiz müzakerelerle”  değil;     önce kendi içimizde gerçekleştireceğimiz  referandumdan çıkan kendi ulusal  planımızla oturmalıyız müzakere masasına..                                                                     **********

HEYECANLAR YİTTİ GİTTİ

Sn. Tatar’ın “Türkiye”ye inancı ile “bağlılığını” ve onsuz bu adada var olmamızın çok zor olduğunu anladım da bu “bağlılığın” artık Ankara’dan çok ötelere taşarak İstanbul’lara, Konya’lara, Muş’a Mersin’e, Silifki’lere kadar genişleyerek kısa süre sonra Türkiye’de ayağının basmayacağı ilin kalmayacağı bir “seyahatname olayına” dönüşmesini yadırgamaya başladım..

Ki bir yandan da Sosyal medyadaki hesabından KKTC’deki gezilerini, gittiği köy ve kentlerin fotoğraflarıyla haberlerini de yayımlıyor ki Başbakanlıkta çalışmalarına  ne kadar vakit bulabildiklerini  merak etmeye başladım!

Sakın “sana ne  koskoca Başbakanın gidip göreceği, halkla temaslarda bulunacağı yerlerinden, insanlarından.  “Sana mı soracak” demeyin!

Çünkü çok gezen, çok konuşan, çok insanla bir araya gelen   Başbakan değil, “çok iş yapan Başbakan görmek isterim ve bu benim yurttaşlık beklentimdir!”

Ha, yani iş yapmıyor mu? Henüz hayır! Yapsaydı görür ellerdik! Nitekim tüm sorunlar ya yeniyıla kaldı yada on yılları aşkın İmar Planları gibi  programlandılar ki artık ortada “yirmi yıllarla” ifade edilen vaatler var!

Nitekim artık Ekonomistlerin homurtuları daha sesli işitiliyor: “Gitgide diyorlar KKTC piyasası durağanlaşıyor!” Çünkü artık asgari ücret refah düzeyi ile örtüşmüyor! Haliyle alış gücü düşüyor piyasanın çarkları dönmüyor!..”

OYSA çok değil. Daha kısa süre önce Sn. Tatar BRT özel yayınında “yüz günde çok şeyler yaptık” diyordu!

“Eğitimde, YÖK’te sıkıntılar bitti” diyordu! (Oysa okullar açılıyor ve hem YÖK’te hem okullarda büyük sorunlar var!)

“Gayri Safi Milli Hasılayı artırmak hedefimizdir” diyordu! (Nasıl?)

Yıl sonuna kadar bazı yasalar çıkacak diyordu! (Fakat ilginçtir millete müjdesini verdiği  yasaların ne olduğunu söylemiyor!)

Ekonomik yapı düzeltilecek diyordu.. (Ama aradan bir buçuk hafta geçmesine karşılık bu konuda nasıl çalışmalar sürdürüldüğü bilinmiyor!)

Keza, İmar Planı ve Maraş’ın açılmasıyla ilgili sıkıntılar olduğunu da söylüyordu ama  bu sıkıntıların neler olduğunu söylemiyor!

Nitekim Sn. Tatar’ın  bu söylemini  eleştirmiştim: “Benim gözümde diyordu, Milletvekili ile Bakan arasında fark yoktur!”      Öyleyse demiştim ben de “sık sık yerlerini değiştir ki milletvekilleri de  Bakanlık Makamlarının  tadına  varırlarken maaşlarından da nemalanıversinler!”

Kısaca Hükümet ilk günlerdeki hareketli ve  olumlu imajını  gitgide basite irca ediyor!..                                                                                                  **********

KISACA TAKILDIĞIM: (NE BİÇİM ÇELİŞKİ!)

Avcılarımızı anlamak mümkün değil! Av mevsimi geldi mi memlekette vuracak keklik tavşan kalmadığından yakınırlar hatta konuştuğum bazı avcılar artık Hükümetin bazı yıllar av yasağı getirmesi gerektiğini bile söylerlerken…

Şimdi Hükümet bir iki av bölgesini avlanmaya kapattı diye  “avımızı isteriz” yaygaralarında  yollara dökülüyorlar!

Yani kulla makka bu memlekette bir garip toplum olduk!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar