O lütuf yiterse!... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

O lütuf yiterse!…

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bizim gibi küçüğün küçüğü  toplumların dünya yuvarlığındaki varlıklarını “kişi ve hak ve özgürlükleriyle bağımsızlıkları”  ilkesinde sürdürmeleri kolay değildir..

Bakın Akdeniz’deki yada dünyadaki benzeştiğimiz bizimki gibi adalara.. Hepsi de en yakınlarındaki kıta ülkelerinin himmet ve kayırmaları kadar vardırlar..


Hani TC ile Yunanistan arasında tartışma ve zaman zaman çatışma konusu olan adalar vardır ya..

Hiç biri de örneğin Türkiye için ne “varlıkları” nedeniyle önemlidir ne de “güçleri!”

Fakat o adaların sahibi olan Yunanistan’la Türkiye’nin Lozan anlaşmasından bu yanadır Ege adaları nedeniyle sürüp giden kapışmaları vardır, el an da iki karışlık kayalıklar için bile zaman zaman “husumet ve hışımla”  karşı karşıya gelmektedirler..

KIBRIS adasını yukarıdaki yargımın içine koyuyorum.  Sürgit Kıbrıs siyasi sorununu da bu kapsamdaki “konumuyla” yorumluyorum. Çünkü Kıbrıs adası ile sahipleri olan Türk ve Rumlar ne bağımsız bağlantısız halklardırlar ne de sahibi olduklarını sandıkları “coğrafyalarının” mutlak egemenidirler..

Nitekim İngiliz sömürge idaresi adayı  (kerhen) Türk ve Rum halklarına devrederken;  arkasında hem kendi garantörlüğü ile koçanlı askeri üssünü bırakıyordu (ki adayı bu nedenle terk etmiyordu) hem de  Türk ve Rum halklarının garantörleri olacak Türkiye ile Yunanistan’ı da resmen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin siyasi ve askeri güçleri haline getiriyordu.

ÇOK ilginçtir ama! Çünkü ta başından beridir Amerika’nın bile siyasi yörüngesinin ekseni olan İngiltere adadaki Türk ve Rumların dolayısıyla Türkiye ile Yunanistan’ın asla anlaşamayıp kısa sürede dalaşacaklarını çok iyi biliyordu!

Siyaset tarihçilerinden özür dilerim. Bu savlar yeni “icat” değil. Yaşadığımız için görüp ellediklerimizdirler.. 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini devraldığımız gün başladıydık Rum tarafıyla yeniden kavgaya! Paylaşamadığımız “egemenlik haklarımızla” gasp edilmeye çalışılan haklarımızdı.

Asıl sorun da KC’ine  karşın Rum halkı ile  Yunanistan’ın “Enosis  ideasını”  sürdürmeleriydi..

AÇIK seçik yazayım: Adadaki bu savaş bitmedi! Sadece bizi koruyan Türkiye sayesinde “dindi” o kadar!

1974’den sonra oluşan iki ayrı bölge ve devlet, biline ki bu adada Türk halkına verilen ilahi bir lütuftur..

Bu “lutuf” tepilip dışladığı anda  adadaki Kıbrıs Türk halkının “varlık ve güvenliği” de birlikte yitecektir! Ki sonrası olacaklar  kanla bile temizlenemeyecektir!

**********

TÜRKİYE İLE BİRLİKTE YÜRÜMEK ZORUNDAYIZ

Sn. Akıncı ile Anastasidis bir görüştüler pir görüştüler..

Ki BM’ler, arada AB falan; ellerindeki sihirli değneklerine karşın yıllardır süregelen  Kıbrıs’taki sorunları çözemezken, Sn. Akncı ile Anastasiadis, sadece kısacık bir günün zaman diliminde, bakın şip şak  neleri çözdüler:

Güney ve Kuzey’deki mobil telefon operatörleri AB’deki bir merkezle her iki tarafa da iletişim sağlayacak..

Zaten 2015 yılından beri iki bölge arasında bir elektrik bağlantısı vardı. Varılan uzlaşıda kısıtlama olmadan bu bağlantı devam edecek..

Türk ve Rum ressamlarına ait eserler karşılıklı olarak iade edilecek.

Mayınlı bölgeler temizlenmeye devam edilecek..

Artı, Diskraminasyon konusunda Anstasiadis Sn. Akıncı’yı “memnun edecek” açılımlarda bulundu.

KİMSELERİMİZ Güney’deki Rum halkı ile her halde iyi komşuluk ilişkileri kurmaya karşı değildir. Bu “komşuluk gerçeği”  adanın tarihi ve siyasi kaderidir.  Bıçağa yumruk atar gibi “komşuluğu” reddetmek barışı sağlamaz. Kaldı ki o iyi komşuluk ilişkileri zaten “ticari yönden” arızasız ve karşılıklı devam ediyor, daha ileri düzeylerde de devam edecektir..

ANCAK: Bu adanın kaderinde, kansız ama hiç bitmeyen süreciyle devam eden asıl savaş “ekonomik” olanıdır!

Ben kendimi bildim bileli toplum olarak Rum tarafının nüfus üstünlüğünden çok (ki her zaman onun üstesinden evvel Allah gelmişizdir) ekonomik üstünlüğünden yakınıp üzüntü duyduk, hatta utandık bile!

BUGÜN de durum çok değişmedi! Mesela şimdilerde de Rumun sayesinde ambargolar altında varolmaya çalışıyoruz!    Hem de her gün Rum çarşılarına okkayla yuro akıtırken!Buraya kadar gelmişken yazayım:         Türk halkı bu adada  ilk kez büyük ve dünyasal bir olay yarattı ki bu Rumlarla aramızda asırlar boyu süren (ekonomik  (rekabet ivmesini  diyelim) bundan sonrası  süreçlerde leyhimize çevirecek çok büyük  öneme sahiptir..

SU olayından bahsediyorum.  Aramızdaki bazı şer odaklarının tüm karşı çıkışlarına karşın, Türkiye bize sonunda tarihi bir olayı gerçekleştirerek   su  akıttı. O su çeşmelerimizden sonra yakında topraklarımıza da akacak..

…VE şimdi de TC’den KKTC’e kaplo ile elekrik akımı var gündemde..

Fakat dikkat: Aynen su gelmeden önce gösterilen olumsuz tepkiler yine ayni şer odakları tarafından bu kez de bu “elektrik akımına” gösteriliyor!

Nitekim Sn. Akıncı’nın Anastasiadis’le görüşmesi ve iki bölge arasındaki “elektrik akımının” devamlılığı konusundaki görüş birliğine varılması tam da bizim kablo ile TC’den elektrik akımı geleceği tartışmalarını yaptığımız döneme rast geldi..

KUŞKUM odur ki yakın gelecekte yine ayni “şer odaklarının” “zaten Rum tarafından istediğimiz anda elektrik akımı sağlarız, Türkiye’den gelmesine  gerek yoktur” demeleri! Ki diyorlar da!..

Rum tarafı ile hangi uzlaşı sağlanırsa sağlansın.. Türkiye’yi KKTC’de kadük duruma düşürecek tırnaklık kadarı “karar” bile geleceğimizin kara deliği olacaktır!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar