Mobese örneğinde, ülkenin kötü yönetimi... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Mobese örneğinde, ülkenin kötü yönetimi…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Ülkede asayiş sorunları hızla, hem de tahmin edilemeyecek şekilde katlanarak artmaya başladığından beri, bir çare olarak MOBESE sistemi öne çıkmıştı.

Yıllar önce bir Türkiye Cumhuriyeti yetkilisiyle görüşmemizde, bu sorunları dile getirirken, söz MOBESE’lere gelmişti ve o yetkili bize; “Parasını da temin ettik, ancak niyetleri yok” demişti.


Ama aynı dönemde, hükümetler, özellikle de İçişleri Bakanları, gelen giden hepsi “tamamdır takıyoruz” falan demekteydiler.

Geriye doğru baktığımda, nihayet Türkiye ile bizim İçişleri Bakanlığı’nın MOBESE kameraların projelendirilmesi ve fizibilite çalışmaları için uzlaşmaya vardıkları tarihin, Ekim 2016 olduğunu gördüm.

Hatta dönemin İçişleri Bakanı Kutlu Evren öyle iddialıydı ki, “en geç 2017 Şubat’ta devreye girecek” diye tarih de veriyordu. Laf ola bir açıklama olduğu sonradan ortaya çıktı.

Bundan tam bir yıl sonra, ancak da Türkiye ile protokolü imzalayabildiler.

Zaman geçti gitti.

Oysa o arada yapılması gerekenler varmış meğer.

En azından teknik çalışmalar geciktiğinde, yasal mevzuata bakılabilirdi.

Önce iki ülke arasındaki protokolün Meclis’ten geçmesi, sonra da bir Kent Güvenlik Yönetim Sistemi Yasası çıkması şartmış.

Yapılmamış…

Sorgulanması gereken budur. Neden yapılmamış? Ayaklarını bağlayan mı varmış? Yoksa vakitleri mi yokmuş?

Türkiye’den hemen teknik heyet gelmiş, başında İçişleri Bakan Yardımcısı da varmış. Tespitler yapılmış. Ama bizim taraf üstüne düşeni umursamamış.

Nihayet o Protokol, bu hükümet döneminde, 2018’in Ekim ayında Meclis’ten geçti.

Yasa da önceki gün.

Kameraların asayiş konusunda işe yarayıp, yaramayacağı falan artık tartışma konusu değil. Dünyada yüzde 25 ile 40 arasında caydırıcı olduğu tespit edilmiş.

Bu bir gerçek.

Benim burada söylemeye çalıştığım, böylesine elzem, böylesine aciliyeti olan bir konunun nasıl da savsaklandığı.

Ülkeye nasıl zaman kaybettirildiği.

Bu kameralar söylendiği tarihlerde takılabilmiş olsaydı, kim bilir kaç tane olay önlenecekti.

Söylemeye çalıştığım bu.

Kötü yönetildi bu ülke.

Sorumsuzca, laf olsun diye, popülist mentaliteyle.

Tamam siyasetçisin. Yeniden seçilmek, yeniden iktidara gelmek istemen doğal.

Ama bunun için icraat yapman gerek değil mi?

Yok, öyle olmadı bizde.

“Ben onu göreyim, o da beni görsün” dendi, feodal sistemle yürüdü işler.

Onun bunun yararı için alınan kararlar, kamu yararı için yapılan işlerden her zaman fazlaydı.

Bir küçük örnek…

Gerisini varın siz düşünün.

Sonra da “niye böyleyiz” diye dövünmeyin.

İşte ortada…

YERİN KULAĞI VAR

SKANDAL BÜYÜK:

Her gün yeni bir “yolsuzluk” dosyası haberi. Son bomba Şeker Sigorta’dan. Geçmiş hükümet döneminde milyonlarca lira “usulsüz” harcama yapıldığı raporlarla tespit edilmiş. Rapora göre, dönemin Yönetim Kurulu Başkanı’nın kendisine ve ailesine ait şirketlere ciddi ödemeler yaptığı iddia ediliyor. Bir medya kurumuna 1 milyon TL’ye yakın reklam parası ve faaliyette olmayan bir şirkete 300 bin lira ödeme… Dosya adli şubeye verilmiş. Bundan sonrası artık yargının işi. Sorumlular yargı önünde hesap verecek mi, benim için önemli olan bu paraların geri alınıp alınmayacağıdır…

DAHA ÖNCE DE VARDI:

Para Kambiyo Dairesi’nin 2010’ların başında Şeker Sigorta’da yapılan yolsuzluklar konusunda hazırladığı bir rapor vardı. Basına sadece böyle bir rapor olduğu yansıdı, ama ne araştırıldı, ne sonuçlandı. E böyle bir rahatlık olduğuna göre, arkadan gelenlerin de aynı yolu izlemeleri şaşırtıcı değil. Onun için bu soruşturma süratle yapılmalı, hesap sormayla bitmeli. Yoksa bu da arşive manşet olur kalır…

KIB-TEK HER DÖNEM ŞAİBELİ:

Dedik ya hesap sorma geleneği yok. Onun için, neresinden tutsak elimizde kalıyor. Kıb-Tek’le ilgili soru önergesi reddedildi Meclis’te. Aklıma İsmet Akim’in kaybolan Kıb-Tek araçları, kaybolan akaryakıt iddiaları vardı bir dönem. Bakanları istifaya çağırmıştı hani. Ne olmuştu o konu? Soruşturulmuş muydu?…

KENDİMİZE YETSEYDİK…:

Dün bir işadamı arkadaşımla konuştum. Yeni asgari ücretle birlikte şirketlerinin küçülmeye yüzde 30 bir küçülmeye gitmek zorunda kaldığını söyledi. Yeni asgari ücretin bu şartlarda az bile olduğunu kabul ettiğini ancak, şirketlere getireceği külfetin beklenenden büyük olduğunu belirtti. Çünkü malum, piyasa da durmuş vaziyette. Belli ki önümüzdeki günlerde bazı şirketler tedbir amaçlı işçi durdurma yoluna gidecek…  Gerçekten kendimize yetseydik, böyle bir çıkmazda kalmazdık. Bugünlerde memuru ödemek, kendimize yetmek olarak görülüyor.

ÇAVUŞOĞLU GELİYOR:

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu resmi çalışmalarda bulunmak üzere bugün KKTC’ye geliyor. Çavuşoğlu’nun Kıbrıs sorunu yanında, özellikle Akdeniz’de gaz arama çalışmalarıyla ilgili bizim siyasilerle görüş alışverişinde bulunacağı tahmin ediliyor. Ziyaret sonrası gerek Kıbrıs sorunu, gerekse gaz arama konusunda yeni bir takım gelişmelere şahit olabiliriz…

BOŞ BİNALAR:

Emlak vergisinde yeni düzenlemeler geliyor. Maksat devlet gelirlerini artırmak aslında. Yarım inşaatların vergisinin artırılması doğru bir karar. Bir şey daha var. Mesela şu Surlariçi. Lefkoşa Belediye Başkanı Harmancı’nın en büyük dertlerinden biri boş binalar. Bu binaların emlak vergisi de artmalı, geçmiş hükümetlere götürülen öneriler var. Kenti çirkinleştirme, yıkılmaya terk etme pahasına spekülasyona bırakılan metruk binaların sahipleri, vergiyi duyunca belki biraz kıpırdanırlar…

ZİRVEDEKİLER

Erdinç Gündüz: “Pes etmemek lazım. Gerçekleri de atlamadan. Pes etmemek lazım ama, gün geçtikçe o kadar uzaklaştık ki birbirimizden. Biz başka telden şarkılar söylüyoruz, Rumlar başka telden. İktidara gelmezden önce  kendini ‘çözümcü’ ilan eden Anastasiadis de artık  gerçeklerden çok uzakta. Kabul etmek istemese de… O başka söylüyor, Akıncı başka… Yunanistan’dan pek ses yok ama Türkiye’nin havası  bambaşka. Çözüm olsun da nasıl olursa olsun mu ? Hayır… Mümkün değil… Çözüm taraftarı Türkler arasında bile, kayıtsız şartsız çözüme ‘Evet’ diyen biri yok”…

DİPTEKİLER

Sosyal Medya Kıyameti: Sosyal medya memleketi nasıl da karıştırıyor. Tarım Dairesi, tarlaların yanından ot toplamayın, ilaçlama zamanı” dedi ya, çok bilmiş birileri “aman, demek o yeşil helikopterle yapılıyor” diye bağırmaya başladı. Bu arada ne örnekler, ne akıl vermeler, ne saldırılar. Öğrendik ki, helikopterle yapılan, çam kese böceği içinmiş, insana zararı yokmuş. Tarlaları, traktörle üretici ilaçlarmış, hem de her yıl. Uyarı ise ilk defa yapılmış. Bürokrasi, sosyal medyaya cevap yetiştirmekten iş yapamayacak…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar