“KAYBEDİYORUZ!..” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

“KAYBEDİYORUZ!..”

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Nasıl bir politik beceri yada beceriksizliktir! 45 yıldır  sürüp giden “çözümsüzlüğü” ne çözüme dönüştürebildik ne  “çözümsüzlükten” dolayı Rum tarafını mağdur duruma düşürecek bir siyasi kombinasyon oluşturabildik.

Her ne kadar Türkiye’nin öteden beri dış politikasında yansıyan  uluslar arası ilişki ve anlaşmaları;  bumerang gibi dönüp dönüp kendi ulusal çıkarlarına zarar veren vuruşlarla sorunlarına sorunlar katıyorsa da beklerdiniz ki bu talihsizlik  Kıbrıs sorununda yaşanmasındı!


OYSA şimdilerde yeni  doğan  sorunlarından bazılarının anası  da Kıbrıs sorunu olmakta! Hem de karşısındaki muhatabının “eti ne budu” dediğimiz bir avuç Rum toplumu olmasına karşın!

Ki Türkiye Trump’lı Amerika’ya bile (tabi ne kadar etkili olduğunu göremediğimizden bilemiyoruz)   posta   koyabilmektedir!

YOK! Serzenişte bulunmuyorum.. “Anavatan” dediğim Türkiye’yi hafife alıp kendi siyasi kaderime ihanet etmek de istemiyorum.. Türkiyesiz de olabileceğimiz gibilerinden budalaca düşüncelere hiç sapmıyorum!

Ama itiraf ederim:  45 yıl çok uzun bir çözümsüzlük sürecidir ve artık bu adada bu nedenle resmen “batık” durumdayız!

Ki 1963’de yıkılan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yerine hâlâ bir yeni anlaşmayla bir yeni çözüm  koyamadık! Artı, “Annan planına “evet” dediğimiz halde  bırakın AB’ye üyeliğimizi, beterince Kuzey’in esiri durumuna geldik ki Rum’un KC’den  kalma “kimlikle pasaport himmeti” de olmasa Kuzey’den değil dünyaya seyahat edebilmeyi, Güney’e bile başımızı uzatıp bakamayacaktık!

HA ne söyleyecektim?  Bakın Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı Katrugalos Fatih Sondaj gemisinin Doğu Akdeniz’de çalışmalarına başlamasını nasıl değerlendirdi. Özetle aktarıyorum:

“Bu çalışmalar ciddi değildir, sembolik anlamdadır! Zaten o gemi tek başına önemli sayılacak sondaj çalışmaları yapma olanağına da sahip değildir! Fatih gemisine bir bakın. Türk bayrağını sembolize etmek için kırmızıya boyattılar! Sadece Türkiye’nin “biz de buradayız” mesajını vermek için! Zaten gemi de gerekli teknik donanıma sahip değildir!..”

Yani ne? Demek istiyor ki Katrugalos, “siz Türkiye’nin bu şovuna aldırmayın!”

PEKİ Fatih sondaj gemisinin Doğu Akdeniz’deki seyri ile çalışmalara başlaması haberlerini biz nasıl değerlendiriyoruz?  (Cevap  sizindir!)

Ve ekleyim:  Kıbrıs sorunu 45 yıldır  yeni sorunlar doğurarak yoluna devam ediyor! Ve kaybeden tek bir taraf vardır o da Kıbrıs’ın Kuzeyindeki Türk halkıdır!

**********

İMTİYAZLI SINIFLI EĞİTİM!

Gelip giden hükümetlerde iki “Bakanlık” vardır ki her halde kimse “Bakanı” olmak istemez!

Eğitim ve Sağlık Bakanlığı!

Kendilerine ayrılan büyük orandaki bütçelerine karşın ne okulları yeterlidir ne hastaneleri!

En çok personelin bu iki Bakanlık bünyelerinde çalışmalarına karşılık her zaman hem eksiktirler hem yetersiz!

Ayrıca bu iki Bakanlığın en çok araç gerece ihtiyacı olduğu gerçeğine karşın, bu güne kadar “yeterince” sahibi olabildikleri ne görüldü ne işitildi! Her zaman “yokluklarının” açtığı  “yaraları” kanamakta!

Sağlık servisleri 24 saat hizmet verir hiç yetmez! Eğitim müesseseleri paydosla kapanan kapılarını sabah açmaya korkar çünkü bir gecede yığınla sorun birikir hepsi de çözümsüz!

YA öğrenci velileriyle, hastalar yönünden nedir durum vaziyetler?

Tam bir yılgınlık ve korku! Biri “sağlık gibisi yoktur dedirtmesine” karşın  ölüm ihtimalleriyle tıtremekte,  öteki rahlei tedrisinden gelip geçen çocukları ağlatmakta! İşte aşağıda o nedenlerden bir tanesi:

*****

SON günlerde Eğitimde   yine “Özel Dersler” sorunu  konuşulmaya başlandı!

Birileri dedi ki “çoğu dershaneler kayıt dışı çalışmaktalar!”

Birileri de “öğrencisine bile para karşılığında özel ders veren öğretmenler vardır ve bu durum hiç de etik değildir!”

ASLINDA “özel dersler sorunu henüz “Üniversiteler devrinin”  başlamadığı eski yıllara kadar uzanır. Neyin sayesinde?       Bugün “devlet bünyesinde “imtiyazlı sınıflı” duruma getirilen, sınavlarını kazanabilmenin ancak “yıllarca sürecek astronomik paralar karşılığında alınan özel derslerden” geçtiği  “Maarif Kolejleri”  sayesinde!

İTİRAF edelim toplumda başlı başına bir “dershaneler sektörü” yaratmakla kalmadılar!

Devlete bağlı Eğitim Öğrenimi de “parayı bastıranın  kazanacağı Maarif Kolejleriyle pekiştirerek,  “ilkokul öğrencileriyle velilerinin sendromu haline getirdiler!

Üstelik “devlet” eliyle! Milli Eğitim Bakanlığı marifetiyle!

HA denecek ki bu bir yarıştır!  Bir rekabettir! Daha iyiye, güzelliğe, mükemmele ulaşma çabasıdır!

Ne kadar doğru bir yargı olduğu tartışılır da asıl sorun şudur: “Veliden, ana babalardan kaynaklı talep varsa bu talep olağanüstü yoğunluktaysa, önünde duramaz, engelleyemezsiniz!

Nitekim yıllardır deneniyor ama mümkün olmuyor aksine dershaneler daha bir çoğalıyorlar..

Buna karşılık yine de sorulası sorudur: Devlet eli ve parasıyla yaratılan Maarif Kolejleri bu kadar çok  tercih ediliyorlarsa,  demek ki “kalite” söz konusudur.

Peki ama bu ülkenin Milli Eğitim Bakanlıkları “temel eğitim” vermesi gereken okulları, “kaliteli ve kalitesiz” diyerek kategorilere ayırmak yetki ve görevinde midir?

Çare? daha çok okul, daha çok öğretmen, daha çok araç gereçtir..

Keza daha çok hastane, daha çok doktor, daha çok araç gereci gerektiren Sağlık servisleridir.

Her öğrenci her okuldan en iyi eğitimi almak hakkında olabilmelidir… Hayal da olsa gerçek budur!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar