Gazetecilerin, aydınların, akademisyenlerin, siyasetçilerin yanında düşüncesini sosyal medyada açıklayan herhangi bir kişinin başına ummadık belaların geleceği bir ülke düşünebiliyor muşunuz?
Var mı böyle bir yer?
Düşündüğü için,
Evet,
Sadece düşündüğü için,
Ve düşüncesini açıkladığı için,
Yok edilmeye çalışılan; özgürlüğü elinden alınan bir yer var mı?
…
Bir ülkeye cumhurbaşkanı olan (seçilen demek tartışmalı) bir siyasetçiyi düşününüz.
Önüne gelene ayar vermeye çalışsın…
Önüne gelene haddini bildirmeye çalışsın…
Önüne geleni hain, terörist ilan etsin…
Yargıya talimat versin…
Kendine ters gelen anayasa mahkemesi kararları olunca tanımasın, saygı duymasın, bunu bangır bangır açıklasın…
Halkın protesto eylemlerini dış güçlerin oyunlarına bağlasın; o kitlelere karşı düşman kesilsin…
Bir kentin yerleşim birimleri arasında ayırımcılık yapsın; kimi bölge insanlarını memleketin kaymağını yiyenler diye aşağılasın, hor göstermeye çalışsın…
Gözünü diktiği gazetecileri cezalandırmak için yargıya talimatlar yağdırsın…
…
Var mı böyle bir cumhurbaşkanı?
…
Bir seçim düşünün oylar çalınsın; ekranlar istenildiği gibi işgal edilip istenildiği gibi seçim sonuçları açıklansın…
Konuyla ilgili yüksek seçim mahkemeleri halkın iradesine değil, belirli bir siyasi kesimin iradesine göre yasaları evirip çevirsin…
Sonra kaş göz arasında, henüz uyduruk olsa bile seçim sonuçları açıklanmazdan önce “atı alan üsküdarı geçti” deyip kesip atsın…
Var mı böyle bir yer?
…
Bir seçim düşünün sonuçlar bir partinin ya da bir “tek” kişinin lehine sonuçlanmadı diye;
Ve tek başına iktidar olanağı yakalanmadı diye,
Koalisyon görüşmelerinde birinci parti başarılı olamayınca, görev diğer ikinci büyük partiye verilmesin.
Var mı böyle bir memleket; var mı böyle bir demokrasi?
Dahası,
Ne yapıp edip o ülke üç ay sonra tekrar seçimlere gitsin,
Ve o süreç içerisinde memleket kana bulanmış olsun,
Ortalık kan, barut koksun.
Var mı böylesine acımasız bir siyaset, bir idare, bir irade?
…
Sonra,
Bir ülke düşünün,
Yerel seçimlere gitsin ve en önem verilen mega bir kent iktidar partisi tarafından kaybedildi diye bin bir uyduruk gerekçe üretilsin…
Sokaklara polis salınsın, evler taransın…
Savcılar soruşturma başlatsın…
Sandık kurullarındaki görevliler zan altında tutulsun…
Sandıklar bilmem kaç kere sayılsın…
Bütün çareler tükenince…
Mesele masa başında halledilip seçimler iptal edilsin…
Var mı böyle bir şey ?
…
Bence yoktur!
Çünkü “düşünüyorum o halde yokum” gibi bir yerlerde yaşamış olursunuz!
Hasretinden prangalar eskittim; hayır eskitmedim yeniledim.
Kimi Sevsem sensin; hayır değilsin, diğerlerini tanımıyorum.
Ben sana mecbur(um) değilim, bu da nerden çıktı, elimi sallasam ellisi.
