Kamu reformunda tehlike... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Kamu reformunda tehlike…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Yıllardır üzerinde çalışılan, ancak bir türlü tamamlanamayan, adına “reform” denilen yeni Kamu Görevlileri Yasası Remi Gazetede yayınlanarak kamuoyunun bilgisine sunuldu.

Komite aşamasında yapılması gereken tartışmalar, şimdi yapılacak anlaşılan. Sendikaların söylediği bu. Bundan sonra da ne kadar değişir, şüpheli.


Tamamını değerlendirmeyi, siyasilere, sendikalara bırakalım. Ve dileyelim ki, onlar da sırf siyasi duruşlarını öne çıkararak, yararlı kısımlara da itiraz etmezler de sonuçta doğru bir düzenleme yapılır.

Ancak ilk incelemede dikkatimi çeken ve kamu düzenini en dipten dinamitleyebilecek bir tehlikeyi baştan yazmak istedim.

O da kamunun yapısının, dıştan atamalarla bozulması tehlikesi.

Üst Kademe Yöneticiliği ve onun bir altında bulunan Yöneticilik Hizmetleri Sınıfı’na, dıştan atama yapılması mümkün hale getiriliyor.

Yasa’nın gerekçesinde öne çıkan bir husus “likayat”. “Kıdem yerine liyakat” deniyor.

Oysa İngiliz’in “merit” dediği ve bizim kamu yönetimizin de İngiliz döneminden beri temelini oluşturan, “tecrübe, kıdem, liyakat” bütününü zedeler bir uygulama.

Deniyor ki; “Yeni Kamu Görevlileri Yasası Tasarısı, temelde, siyasi takdire dayalı üçlü kararname atamalarının kapsamının daraltılacağı (depolitizasyon); çalışanla çalışmayanın birbirinden ayırt edilerek çalışanın ödüllendirileceği (liyakat); insan kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde değerlendirileceği yeni bir personel yönetimi anlayışının getirilmesi amacıyla hazırlanmıştır”.

Ama uygulama, dediğim gibi, varolan düzeni de bozma tehlikesi içeriyor.

Yani biri, yıllar yılı dirsek çürüterek, bu mevkilerin eşiğine geliyor, dünya kadar performans değerlendirmesinden geçiyor, diğeri kamuyla hiç alakası olmadan, performansı hiç bilinmeden, dıştan aynı göreve baş vurabiliyor.

Böyle bir potansiyel tehlike varken, kaç kişi tam performansla çalışır ki?

En başta, böyle bir durum, kamudaki alt üst ilişkisini, hiyerarşiyi yok eder.

Meslek memuru bir kamu görevlisinin nihai hedefi, yönetici olmak, en üst baremi kazanmaktır. Bu aynı zamanda motivasyondur da.

Şimdi bu gibi görevleri dıştan atamaya açtığınızda, düzen bozulacaktır, verimi artırma çabanız, tam tersi sonuç verebilecektir. En azından, risklidir.

Sonra şöyle bir durum da var. Mesela, yıllar önce kamuya ilk girişte iki kişi başvuruyor, biri kazanıyor, diğeri başarısız oluyor, kaybediyor. Aradan yıllar geçiyor, o başarısız olan o Daire’nin yöneticilik mevkiine dıştan müracaat edilip, atanıyor ve diğerine patronluk yapıyor.

Liyakat, hiyerarşi, kamu düzeni bunun neresinde?

Hatta görüştüğüm, konuyu bilen kişiler, bu düzenlemelerin Anayasa’ya da aykırı olacağı düşüncesindeler.

Tüm yöneticilik kadroları Kamu Hizmeti Komisyonu sınavlarına bağlanmış. Ama bu durumda da, içten yapılan bir atamada, atanan kişiyi sittin sene görevden almak mümkün değil. Ta ki emekli olsun. Peki, ya göreve geldikten sonra işe yaramadığı ortaya çıkarsa, ya şu son dönemin modası “uyumsuzluk”  görülürse? Yok, suç işlemediği sürece orada kalır, siz de o daireyi kesik kol gibi tutar, alt kademeyle iş götürmeye çalışırsınız.

Bu çağdaş bir yaklaşım değil.

Zaten müşavirlik kaldırılıyor. Görevden alınan eski görevine dönüyor. Bütün atamaları Kamu Hizmeti Komisyonu’na vermenin anlamı ne?

Bu yeni düzenlemenin, bütçeye getireceği ek külfetler de cabası.

İlk bakışta gördüğüm tehlikeyi yazdım, dediğim gibi bu pilav daha çok su kaldırır…

YERİN KULAĞI VAR

“KONSENSUS YOK”:

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Kıbrıs konusunda kapalı oturumda Meclise bilgi vermesinin şifreleri ortaya çıkıyor. Dışişleri Bakanı ve HP Başkanı Özersay, basına bir konsensusun varlığından bahsedildiğini kaydederek “yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek” gerekçesiyle açıklama yaptı ve “Zemin olarak federasyon konusunda konsensüs olmadığını” söyleyerek, federal bir ortaklığın pek de gerçekçi olmadığını düşündüğünü belirtti. Belli ki Özersay Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. Sağ oylara oynadığı için de Kıbrıs konusunda ileride daha da radikalleşecek…

KISA VADEDE:

UBP ve YDP’de tıpkı HP gibi açıklamalar yaparak, Meclis’te Kıbrıs konusunda bir konsensüs olmadığını söylediler. Oysa, Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay’ın da vurguladığı gibi,  “kısa vadede” bir konsensüs zaten var. Yani, başlayacak bir müzakere sürecinin olmazsa olmazları. Zaman kısıtlaması, garantiler, siyasi eşitlik… Ha, uzun vadede federasyonun yerine başka şeyler konuşalım diyorlar. Olur, konuşulsun ama, bir anda olacak bir değişiklik mi bu? Yerine ne koyacakları, kendi kafalarında bile net değil. Ortalığı bulandırmak asıl hedef değilse, uzlaşma sağlanan tarafların öne çıkarılması daha doğru değil miydi?…

 SAFLAR BELİRLENDİ:

Özersay’ın açıklamalarından anladığım, Kıbrıs konusunda Meclis’te saflar belli oldu. “İki parti” den kastı CTP ve TDP olmalı. Geriye kaldı UBP, HP, DP ve YDP. İlk grup Akıncı ve söylediklerine daha yakın dururken, diğer dörtlü “federasyon dışında” çözüm modellerini savunuyor. Belli ki Kıbrıs konusu Meclis’te yeni bir koalisyon oluşturdu. Şu anki görüntü, 35’e 15 “farklı modeller” isteyenler leyhine…

HAYALLER GERÇEK OLSA:

Tutturdular bir “alternatif model” giderler. Nedir akıllarındaki bu alternatif model? İki ayrı devlet. Hem de AB’ye de üye olacağız. Diyelim ki alternatifleri görüştük ve ayrı devlet olduk. Ne değişecek söyler misiniz? Dünya bizi tanıyacak mı, AB bizi üye ülke olarak kabul edecek mi? Dünya gerçeklerini bilmez gibi hayal aleminde yaşıyorsunuz…

BİZDE OLMAZ MI?: Güneyde domuz gribinden ölenlerin sayısı resmi rakamlara göre 12 oldu. Güney dediğin burnumuzun dibi. Her gün yüzlerce insan gidip geliyor. Biz hala “yok” ısrarını sürdürecek miyiz? Ya da herhangi bir tedbir alınıyor mu? Güney, 50 bin aşı sipariş etmiş. Ya biz?

EMSAL OLUR İNŞALLAH:

Ortada bir mahkeme kararı ve uygulamayı geçiktiren bir eski Kaymakam Kemal Yılmaz.. Hakkındaki karar açıklandı ve 2 ay hapis cezası aldı. Dün de yazmıştım bu belki de bir ilk oldu. Temennim bu tür kararları uygulamayanların -ki bir çok belediyeyi örnek gösterebiliriz-, bundan sonra daha dikkatli olmalarını sağlar. Ülkede o kadar çok çarpıklık var ki, neresinden tutsanız elinizde kalıyor…

ZİRVEDEKİLER

Eşref Çetinel: “KIB-TEK tartışması sürüyor. Sürsün çok iyi oluyor! Kurumlarımızın ne menem ‘kuruluşlar’ olduklarını, nasıl başıboş bırakıldıklarını, bu nedenle sorunlar külliyesi haline geldiklerini öğreniyoruz! Öğreniyoruz ki KKTC’deki   kurumların yarattığı sorunlardan dolayı devletin   kendine ‘devletim’ diyecek yüzü kalmadı!”…

 DİPTEKİLER

Tık Yok: BBC’de KKTC’deki üniversitelerle ilgi yapılan ve kötü bir örnek olan haberlerle ilgili bizim ilgililerden henüz tık yok. Bu konuda ben dahil, çok sayıda köşe yazısı yazıldı ve yaklaşan tehlikeye dikkat çekildi. Ama konunun muhatabı olan başta Eğitim Bakanlığı ve YÖDAK’tan henüz bir açıklama duyamadık. “Sin da gulle geçsin” modundalar herhalde…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar