George Orwell’in başyapıtlarından biri olan “1984” adlı eseri de “Hayvan Çiftliği” gibi mutlaka okunması gereken kitaplar arasındadır.
1984 adlı eserin bir yerinde, “Parti” yalanlarının, nasıl gözlerden ve gelecek kuşaklardan gizlendiği ve meşru hale getirildiği ayrıntısı ile anlatılmaktadır.
Sonuç olarak:
“… Geçmiş, günü gününe, nerdeyse dakikası dakikasına güncelleniyordu. Böylelikle, Parti’nin tüm öngörülerinin ne kadar doğru olduğu belgeleriyle kanıtlanmış oluyor; günün gereksinimleriyle çelişen tüm haber ve görüşler kayıtlardan siliniyordu.”
Kitaptaki bu uygulama, keşke, bizdeki siyasilerin gözleri kapalı vermiş oldukları demeçlerine de uygulanabilse idi!
O zaman, yine kitapta geçtiği gibi aktarırsak, mevcut durum şu olacaktı: “Geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu.”
Güncel bir durum olduğundan “Yangın helikopteri” ile ilgili söylenenlere bakalım:
“En genç milletvekili olan TDP Girne Milletvekili Zeki Çeler hafta sonu Yeşilırmak’ta çıkan yangın sonrasında büyük bir tartışma konusu haline gelen yangın helikopteri olmamasını protesto etti.
Çeler, katiplik görevini yürüttüğü meclis genel kurulu salonuna maket helikopter ile gelerek tüm oturum boyunca helikopteri masası üzerinde tuttu…” Haberin tarihi: 21 Ağustos 2013
Bir diğer şimdinin genç vekili, demeç verdiği zamanlarda ise temiz toplum, temiz siyasetin savunuculuğunu yapan Kudret Özersay da şöyle diyordu:
“Yeni bir yangın helikopterini her gündeme getirdiğimizde bir yandan helikopterin çok pahalı oluşundan, diğer yandansa pilotların eğitimi ve burada hazır bulundurulması güçlüğünden (hatta servis/bakım zorluğundan) dem vurulup KİMSE BİR ADIM ATMIYOR. Başpınar yangını sırasındaki yangında yetkililerimizin yol kenarında KARA GÖZLÜKLERİYLE gökyüzüne bakarak Türkiye’den gelecek yangın helikopterini beklerken çekilen görüntüler ise akıllardan çıkmıyor.
Oysa bu sorunun çözümü mümkün, üstelik çok düşük bir maaliyete (belki olağan bir yangın helikopteri için gerekenin 10’da 1’i kadar para harcayarak)… Halehazırda ülkemizdeki Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımız ve KTBK’nın elinde askeri helikopterlerimiz var. Güvenlik ihtiyaçları çerçevesinde devriye yapma, protokol maksatlı (örneğin Erenköy törenlerine devlet yetkililerini götürme vs)gibi görevler yerine getiriryorlar (ki şahsen ben protokolün bunu kullanması ne kadar gerekli tartışılır diye düşünüyorum).
Özetle, bu işlevi yerine getirebilecek HELİKOPTER var, PİLOT var, SERVİS/BAKIM sorunu yok (bu zaten halehazırda mevcut helikopterlere yapılıyor). EKSİK OLAN şey bu helikopterlere monte etmek üzere gerekli yangın söndürme APARAT’ının satın alınması ve monte edilmesi.
Bu öneriyi az önce telefonla görüştüğüm Başbakan Siber ile de paylaştım. Askeri ve siyasi tüm yetkililerle temas halinde olduklarını ve BU DA DAHİL tüm seçenekleri değerlendireceklerini söyledi. Öyle anlaşılıyor ki daha önce karar verilen “Türkiye’de bir helikopter beklesin ve istenildiğinde gelsin” konusu çok işlevsel değil, gecikmeler olabiliyor, özellikle bürokratik engeller nedeniyle.
Tabi halehazırda yanan, kül olan yerler artık kolay kolay geri gelmeyecek ama en azından bundan sonrası, elde ne kaldıysa oraları için HADE!” diyordu. Demecin tarihi: 18 Ağustos 2013.
Adı geçen iki siyasi; gerek birlikte iktidarda, gerekse şimdi biri muhalefette biri iktidarda, siyaset sahnesinde yer aldılar.
George Orwell’in kitabındaki “yalanı gerçeğe çevirme” yöntemi henüz icat edilemedi. Gerçi “Büyük Birader” halkı her yerde gözetlemeye çok kısa bir zaman sonra başlayıp, kitabın bir öngörüsü KKTC’de de gerçekleşmiş olacak ama diğer yöntem uygulanıncaya kadar en azından bizim gibi “takipçilerin” elinden kurtuluşunuz pek mümkün olmayacak!!!
