Maliye Bakanı Serdar Denktaş, KKTC maliyesi ve 2019-2021 Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’ne ilişkin Havadis’in sorularını yanıtladı;
DEVLETİN TEK DERDİ MAAŞ DEĞİL: Denktaş: Mevcut durumu Haziran’a kadar götürebiliriz. Hiç para gelmese bile maaşların ödenmesi konusunda bir sıkıntı yaşamayız. Sadece maaşa odaklanırsak tabi. Ama biz tarıma da ödeme yapıyoruz, kamunun geçmiş alacaklarını da esnafı da emeklilik ikramiyelerini de ödüyoruz
TÜRKİYE’NİN KAPISINDA BEKLEYEMEZDİK: Denktaş: Mali protokol için biz hazırız. Ancak, Türkiye’de önce genel seçim, sonra yerel seçim süreci başladı, süreçte Cumhurbaşkanı dahi gün de 7-8 miting yaptı. Yoğunluğa rağmen teknik heyet yolladılar. Türkiye bu kadar meşgulken kapılarında bekleyip para peşinde koşamazdık
RESİM AY ORTASINDA NETLEŞİR: Denktaş: Geçen ay avans nitelikli bir Merkez Bankası kaynağı kullandık. Mart ayı için ihtiyacımız olmadı. Nisan’da da gelirlerimiz yükselmeye başlar ama piyasanın beklentisi de yükselmeye başlar. Bunu nasıl karşılayacağımızın düşüncesindeyiz. Ay ortalarına doğru resim netleşmeye başlayacaktır
VAZGEÇMELİYİZ: Denktaş: Yıllar içinde Türkiye’nin yardımlarıyla kendimize ayakları yere basmayan bir hayat kurduk. Şimdi ilk defa Ağustos’tan Mart’a kadar geldiğimiz süreçte kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuruyoruz. Sürdürülebilir olmayan bu hayatı bizim yeniden düzenlememiz lazım. Bunun için de bir takım hak ve alışkanlıklardan vazgeçmeliyiz
Pınar BARUT
Yürütülen müzakereler tamamlandı, 2019-2021 Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’nde teknik çalışmalar tamamlanma aşamasında, Türkiye’deki yerel seçim süreci de bitti, protokolün imzalanması için önümüzde bir iki ay var.
Haziran’a kadar devlet yükümlülüklerini getirebilecek noktada ancak Haziran’dan sonra Türkiye’den KKTC’ye para akışı başlamazsa zor günler başlayabilir.
Maliye Bakanı Serdar Denktaş, KKTC maliyesi ve 2019-2021 Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’ne ilişkin Havadis’in sorularını yanıtladı, 4’lü koalisyonu değerlendirdi.
Soru: KKTC maliyesi için nasıl bir yıl? Ekonomik anlamda ülkeyi neler bekliyor?
Denktaş: Kamu maliyesi olarak sıkıntılı bir yıl geçiriyoruz. Ocak-Şubat ve Mart ayları gelirlerimizin en düşük olduğu aylar. Bu nedenle geçen ay avans nitelikli bir Merkez Bankası kaynağı kullandık. Mart ayı için ise böyle bir ihtiyacımız olmadı. Nisan’da da gelirlerimiz yükselmeye başlar. Ama tabi bununla birlikte piyasanın beklentisi de yükselmeye başlıyor. Bunu nasıl karşılayacağımızın düşüncesi içindeyiz. Nisan ayı ortalarına doğru resim netleşmeye başlayacaktır.
Ağustos’tan beri Türkiye’den sadece 100 milyon liralık bir kaynak geldi yılsonu itibariyle. Biz bu yıl yine kendi kaynaklarımızla ihtiyaçları karşılamaya çalışıyoruz. Eğer Nisan-Haziran arası bir dönemde Türkiye’den kaynak akışı başlarsa kamu maliyesi olarak biz de rahatlayacağız.
Soru: 2019-2021 Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’nün bu kadar gecikmesiyle ilgili bilmediğimiz bir sebep olabilir mi? Sizce bu durumun altında yatan görünmeyen bir başka neden var mıdır?
Denktaş: Bunun sebebi tamamen Türkiye’deki seçim süreci. Geçen Haziran seçimlerini hatırlayın. Türkiye’de bir sistem değişikliği oldu ve sıkıntılı bir süreçti. Muhatabımız belli değildi. Ocak ayında muhatabımızın bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi olduğu açıklandı ve resmi gazetede de yayımlandı. Hemen sonrasında ise yerel seçim süreci başladı ve Cumhurbaşkanı’nın kendisi bile gün de 7-8 miting yaptı bu süreçte. Böylesi bir ortam içinde teknik heyeti oluşturup buraya göndermeleri bile bana göre mucize.
Türkiye bu kadar meşgulken, muhalefetin söylediği gibi kapılarında bekleyip para peşinde koşamazdık, Türkiye’ye bu süreyi kazandırmak zorundaydık ve yaptık. Ama bunun olumsuz yansıması oldu tabi. Devlet yatırım yapmadığı için özel sektör de aynı şekilde kendini kasıyor haliyle. Yapmayalım, bekleyelim, bu dönem geçsin noktasına geliyor. Bu da piyasadaki sıcak paranın dolaşımını olumsuz etkiliyor. O olumsuzluk kamu maliyesine ekstra bir olumsuzluk olarak yansıyor. Çünkü bu sefer de vergileri tam toplayamıyoruz. Ama buna rağmen geçen Ocak-Şubat ayıyla kıyasladığımızda dolaylı vergilerde yüzde 68 bir artışımız var. Bunun ana nedeni akaryakıta zam yapmamamızdır. Bir de dövizin de fırlaması nedeniyle güneyden bu tarafa gelen müşteri sayısı ve yapılan harcama miktarı arttı, bu şekilde bir ek gelirimiz oluştu.
Haziran’a kadar bu durumu götürebiliriz diye düşünüyoruz. Haziran’da yine para akışı başlamaz ise başka bir neden var diye o zaman bakabiliriz. Ama o zamana kadar doğal akışı içinde bir gecikme yaşanabilir. Bir art niyet olduğuna hiç inanmadım, kimseyi de bu konuda bu yönde konuşturmadım.
Soru: Türkiye’den kaynak gelmezse bu durum kendi kaynaklarımızla ne zamana kadar sürdürülebilir? Reel rakamlar ne söylüyor. Çünkü hemen hemen her ay duymaya alıştığımız “hükümet önümüzdeki ay maaşları ödeyemeyecek” gibi haberler çıkmaya devam ediyor
Denktaş: Ana muhalefet sürekli bunu pompalamaya çalışıyor, “siz beceremediniz para koparmayı, biz olsak alırdık, Türkiye bu hükümeti istemiyor” gibi söylemler ortaya koyuyorlar ve sürekli maaş ödeme sıkıntısı var diyorlar. Ama vatandaşımız artık bunu aştı. Çünkü o anlamda bir güven oluşturabildik. Hiç para gelmese bile maaşların ödenmesi konusunda bir sıkıntı yaşamayız. Sadece oraya odaklanırsak tabi. Ama biz tarıma da ödeme yapıyoruz, kamunun geçmiş alacaklarını da ödüyoruz, esnafı da ödüyoruz, emeklilik ikramiyelerini de ödüyoruz.
Bununla ilgili de bir yalan ortaya atıldı emeklilik ikramiyelerinden %30 kesinti yapılacak diye. Böyle bir şey ne konuşuldu ne de düşünüldü. Bunun etkisiyle çok yoğun bir saldırı oldu. Ama biz bunu ödüyoruz. Emekli olan önce avansını alıyor sonra bir aylık bir süre inceleniyor, bir devlete bir borcu var mı diye. Eğer yoksa bir sonraki ay Çarşamba günü geliyor ve ikramiyesini alıyor. Her şeyi sisteme oturttuk. Ne zaman ödeneceğim sorusu yok artık. Sadece biliniyor ki ödememi almam için şu günü beklemem lazım. Bu söylentileri muhalefet hükümeti zora sokalım, tökezlesinler, vatandaş tepkisi artsın, hükümette duramasınlar, sonra biz gelelim, Türkiye’den para kopartalım, işleri yoluna koyalım diyerek çıkarıyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Eğer onurlu bir halk olarak yolumuza devam etmek istiyorsak halkın temsilciliği de bu olmamalı. Maalesef bu tür söylemlerle prim topladıklarını sananlar var hala. Ama onlar konuşacak biz de yürümeye devam edeceğiz.
Soru: Maliyenin kasasına girecek her kuruş önemli. Ödenmeyen her vergi büyük kayıp. Bu bağlamda Taşyapı’nın vergi borcu çok konuşuldu. Şu anki durum ve gerçek rakamlar nedir?
Denktaş: 35 milyonluk bir KDV alacağı olduğunu iddia ediyor Taşyapı. Biz de devlet olarak mahkemeye gittik ve kazandık. Böyle bir mahsuplaşma düzeni içine girilemeyeceğini ortaya koyduk. Haklı tarafları var mı bir yatırımcı olarak, hani ben KDV’yi ödüyorum ama KDV alacağım oluşmuyor gibi. Bu doğru ama bu anlaşmayı yaptığında da bunun var olduğunu bilmekteydi. Tabi Türkiye’den gelen birçok yatırımcı orada var olan uygulamaların burada da olduğunu düşünüyor. Ama yasalarımız aynı değil. Bizdeki uygulamalar farklı. Dolayısıyla var olan sıkıntıları çözeceğiz ama verecek verecektir, Maliye de alır alacağını. Belli bir yol da kat ettik Taşyapı ile. Örneğin gelecek ay vermesi gereken kar payı oranının içinden 15 milyonluk bir avansı şimdi ödemesini istedik. Çünkü Nisan’da ihtiyacımız olmayacak. Bu rakamı da devlete ödedi. İlişkileri kendisi de iyileştirmeye çalışıyor. Biz de yasal hakkımız ne ise onu almak için dirençli duruyoruz. Çok büyük bir sıkıntı kalmıyor gibi. Elbette hala teslim etmediğimiz yerler var. Devlet Üretme Çiftliği arazisi örneğin. Geçen hafta gittik yerinde inceledik. İnşaatı engelleyecek bir şey yok ama uçaklar inip kalkmaya başladığında orada artık bir üretme çiftliğinin olmaması lazım tehlike yaratmamak adına. Bunun için oradaki hayvanların satışı başladı ve yakında bitiyor. Askeri bölgeyle ilgili bir sıkıntı var, onu da çözmek üzereyiz. Dolayısıyla iki taraf arasında karşılıklı var olan sorunları gidermeye çalışıyoruz. Kendisi de çok net biliyor, herhangi bir aksama yaparsa yasal hakkını arayabilir ama mükellefiyetlerini yerine getirmek zorunda. Aksi halde iptal edileceğini çok iyi biliyor. Karşılıklı diyalogla süreci yürütüyoruz. Şu an bize geçmişten kalma bir vereceği yoktur mahsuplaşma dediği kısım dışında.
Soru: 4’lü koalisyonun kurulduğu ilk günden itibaren yürümeyeceği iddiaları gündeme geldi. Bu gün hala “hükümet dağılacak” haberlerini duyuyoruz. Bunun nedeni sizce nedir?
Denktaş: Bu iddiaları sürekli gündemde getirenler kendi tabanlarını iktidara gelme ümidiyle yanlarında tutmaya çalışıyorlar. Biz iktidara gelince hepinizi işe alacağız gibi vaadler veriyorlar. Yani kaç kişiyi alabileceksin ? Beklenti içine soktukları insan kitlesi kaç kişi? Bunlar umurlarında değil zaten. Geçtiğimiz dönem bir vatandaş ile karşılaşmıştım. Oy verdiği partiye sövüp sayıyordu. Beni 6 kere kandırdılar, atlattılar dedi, ben de dedim ki hatayı kendinde ara, 6 kere kanmışsın çünkü. Bir sonraki seçim dönemi yine aynı bölgeye gittiğimde aynı vatandaşı aynı partinin afişini asarken gördüm. Hayırdır dedim, bu sefer sağlam söz verdiler dedi. Tamam dedim diyecek lafım yok ve o vatandaşın işi yine olmadı. Bu tür söylemler vatandaşı devletten ve siyasetten soğutuyor, devlete inanan bir partinin bunu yapmaması lazım. Elbette farklı düşüneceğiz ama vatandaşla gerçekleri tanıştırmak lazım.
İşin doğrusu yıllar içinde Türkiye’nin yaptığı yardımlarla öyle bir hayat kurduk ki kendimize, bu hayatın ayakları yere basmıyor, sürdürülebilir değildi. Şimdi ilk defa Ağustos’tan Mart’a kadar geldiğimiz süreçte kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuruyoruz. Ben diyorum ki, sürdürülebilir olmayan bu hayatı bizim yeniden düzenlememiz lazım. Bunun için geçmişte var olan hak dediğimiz bir takım hak ve alışkanlıklardan geri adım atmayı da kabullenmeliyiz.
Başta sendikaların duyarlı olması lazım. Biliyorsunuz “ne paranı ne pulunu” diyen kesimlerdi bunlar, “besleme değiliz” diye haykıran da onlar. O zaman gelin birlikte el ele verelim, nerden neyi kesebiliriz, nasıl bir düzen oluşturmamız lazım ki yolumuza devam edebiliriz, bunu ortaya çıkaralım. Ben bunu söylediğimde de herkes falan yerden başla diyor. Ama tek bir yerden başlamakla olmuyor. Kaynağımızın esas kitlesi nereye gidiyor, maaş ve maaş nitelikli harcamalara. Vatandaşın maaşına dokunamayız, onu aşağıya çekemeyiz ama bazı özlük hakları var ki, bunlarla artık oturup uğraşmamız lazım. İzin süreleri olabilir, iki taraflı ödenen Sosyal sigorta – İhtiyaç Sandığı primleri olabilir. Yasa 4’e 4 der, yani 4 işveren 4 çalışan der ama bu bazı yerlerde 8’e 8, 5’e 8 uygulanır. Bunları makul seviyelere çekip daha verimli bir çalışma ortamı yaratalım. Maaş nitelikli harcamaları ne kadar aşağıya çekebilirsek sosyal harcamalara o kadar bütçe ayırma şansımız olur diyorum. Tabi buna yanaşmıyorlar. Bütün siyasiler bunu aynı şekilde söylemeye başlarsa, mevcut sistemde geleceğimizden ve çocuklarımızın hakkından yediğimizi anlayabilirsek bu yavaş yavaş değişebilir. Bunlar bu günden yarına olacak şeyler değil. Bu yüzden ben derim ki, bu ülkenin gerçek statükocuları sendikalar ve sivil toplum örgütleridir. Alışılmış düzen besleme olarak sürdürdüğümüz sürenin bir sonucudur. Esas olarak bunu değiştirmemiz lazım. Bunu değiştirmeye kalktığımızda da dışarıdan kimse bize durun yapamazsınız demez.
Soru: Cumhurbaşkanlığı adaylığınız ile ilgili net bir çalışmanız var mı parti içinde?
Denktaş: Parti içinde gündeme getirmemeye çalışıyorum. Bazı arkadaşlar bunu gündem maddesi haline getirmeye çalışsa da engel oluyorum şimdilik. Etrafımdaki arkadaşlardan bir an önce çık açıkla baskısı var ama onun dışında bir noktaya varmış değiliz. Benim aklımda olan Haziran’a kadar şimdi içinde olduğumuz süreci ve yürütmekte olduğum görevi başka hiçbir şeye konsantre olmadan devam ettirmek. Çünkü her gün çok stratejik kararlar almak durumunda olduğumuz bir Bakanlığın içindeyiz. Ciddi kararlar geliyor önümüze. Buna bürokratlarımızın eline bırakamam, onlarda kabul etmez zaten. Siyasi olarak vermemiz gereken kararlar çünkü. Dolayısıyla Haziran’a kadar bu süreci yürüteceğim. Ümit ederim ki aksamadan götüreceğiz o tarihe kadar. Zaten Haziran’da rahatlama dönemine gireceğiz. Ondan sonra oturur partide ve yakın çevremde bu konuyu değerlendirir ve bir karar verir. Şu an soru işaretli duruyor diyelim.