Düşündüğümüzden daha komplike bir vücudumuz olduğunu, bazen bir hareket ile ilgili problem yaşadığımızda idrak edebiliyoruz. Bedenimizin günümüzdeki makinelere kıyasla daha fazla hareketli parçası bulunduğunu düşünürsek, bazen bize ağrı, hareket zorluğu, vb. arızalar çıkarması da gayet doğal aslında. Bu hareketli parçalara bütünsel olarak yaklaşabilecek ve probleminiz için size yol gösterecek bir “teknik servis” var: FİZYOTERAPİ !
Fizyoterapistler, kaslarınızın ve eklemlerinizin tüm potansiyelini kullanmanıza yardımcı olacak, ağrı ve kısıtlılıkları azaltacak ve iyileşme sürecini hızlandıracak çok çeşitli teknikler kullanıyor günümüzde. Felç, inme ve benzeri kronik rahatsızlıkların rehabilitasyon süreçlerinde de fizyoterapistlerin rolü oldukça önemli. Önemli deyip geçmek basit tabi de, neden önemli? Her birey için en etkin egzersizleri doğru bir şekilde belirleyip, bunların doğru şekilde yapılmasını sağlamak önemli çünkü. Her zaman vurguladığım bireyselliğin sağlığa uyarlandığı cümle olan “Hastalık yoktur hasta vardır”ı bir kez daha buraya eklemek isterim. Ezber bir tedavi değil, özgün bir yaklaşımla hastanın değerlendirilmesi, bilgilendirilmesi ve izlenmesi gereken yolun hasta ile birlikte belirlenmesi önemli.
Hareket sağlıktır ve hayatınıza hareket katmanız önemlidir. Yaşam kalitenizi artırmak üzere yapmanız gereken şey, aldığınız teşhislere göre yasaklar edinip kendinizi prangalara vurmak ve bunun stresini yaşamak değil; “yasak” söz konusuysa bile (ki bence nadir olmalı) bunu yaşamınıza nasıl yerleştireceğiniz, yerine ne koyabileceğiniz olmalı ilgi alanınız bana göre.
Eğer bir gün bir karşılaşmamız olmuşsa, ve karşınızda fizyoterapist olarak birşeyler anlatmışlığım varsa, hele bir de “kopya çekmek” gibi bir çümle de kurmuşsam; “kopyacı omuz hastası”nı da biliyor olabilirsiniz. Parmak merdiveninde (Omuz ekleminin hareket açısını artırmak için verdiğimiz bir egzersiz) yükselirken omuz ekleminin limitlendiği noktada limiti zorlamak yerine hareketi modifiye ederler hastalar. Omuz açısı aynı kalacak şekilde yukarıya doğru uzanırken gövdeleri yana eğilir. Bu aslında her şeyin bir kompansatuar mekanizması, bir alternatifi olduğunun göstergesi belki de. Gerisi bizim algımız, bizim kabullenmemizle alakalı.
İşte bu bakış açısı ile, bana göre biz fizyoterapistler sadece tedavi etmiyoruz. Biz gerekli dokunuşlarla insanların yaşamına hareket katıyor, yaşam kalitelerini artırmaları için yol gösteriyoruz. Fizyoterapi sabır gerektiren bir süreçtir. Tek bir etkenin olmadığı, egzersiz veya ilaç reçetelerinin çözmediği sorunların ele alınmasıdır. HERŞEY etkendir; çünkü insanız ve her şeye maruz kalıyoruz. Bedenimizde de bağlantılar akıl almaz şekilde. Rüyaların alakasızlığı tadında bir sorun ağına sahip olduğumuzu varsayarsak (örnek; sebebi bilinmeyen, bulunamayan hastalıklar), çözümlememiz de sıra dışı bir bakış açısı gerektirecektir.
“Çorap söküğü gibi” derler ya hani… Bir yerde problem başlar ve üzerine eklendikçe eklenir diğerleri. Problemin başladığı yeri unutursunuz bazen, bazen de bilinçaltınızdan öyle saklı köşede paslanmış şeyler çıkar ki inanamazsınız.
Eğer çözüm yolları aramıyor, çabalamıyorsanız; çözümden vazgeçmişsinizdir. O yüzden, fizyoterapiste danışın mutlaka ve ezber kalıplarla değil geniş bakış açısıyla hayatınızı sihirli dokunuşlara açın… Yaşam kalitenizi yükseltin.
Çünkü… Mutlaka bir gün karşılaşacağız… Dilerim sağlıklı olarak, güzel bir ortamda…
Hareketli ve sağlıklı bir hafta sonu diliyorum…
Tüm fizyoterapistlerin 8 Eylül Dünya Fizyoterapistler Günü kutlu olsun!
