Hanehalkı işgücü anketi ve profilimiz... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Hanehalkı işgücü anketi ve profilimiz…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Devlet Planlama Örgütü Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçları açıklandı.

Aslına bakarsanız bu anket KKTC’nin kabataslak bir profili.


KKTC için tam kapsamlı bir planlama yapılacak olsa, eğitimden, üretime; sağlıktan, nüfusa; tarımdan, sanayiye tüm gerçek verilerin bu anketle birlikte değerlendirilmesi gerekiyor.

Bu yılın sonuçlarını anlamak için, en azından bir önceki yılla karşılaştırmak gerek.

Bunu yaptığınızda da çıkan tablo şu…

2018’de toplam istihdam 132 bin 411 kişi . 2017’de ise 120 999 kişi. Yani bir yılda çalışma hayatına yeni katılan insan sayısı, 11 bin 412 kişi. Bu çok ciddi bir artış. Mesela, 2016’dan, 2017’ye artış sadece 2 bin kişi kadar. Bu artışı, kendi genç nüfusumuzun çalışma hayatına katılması olarak farz etmek mümkün değildir. Demek ki, dıştan gelen işgücü sayısında çok büyük bir artış var.

İşşiz oranı yüzde 6.9, toplam işsiz sayısı 9873 olarak açıklandı. Geçen yıl bu oran % 5,8’miş. İşsiz sayısı da  7453 kişiymiş. İki bine yakın yeni işsiz. Yine de dünyadaki ortalamanın altında görünüyor. Anket verisi olduğu için, bunu somut bir sonuç olarak göremeyiz. Bence gerçek rakam bunun üstünde olmalı.

Kamu sektöründe istihdam oranı yüzde 26.8. Önceki yıla göre 1,3 düşüş var. Bu güzel haber. Ama kmuda istihdam hızı durduğu için bu yıl böyle. Yarın, öbür gün başka bir zihniyetin gelip yine yığma yapmayacağının garantisi yok.

Keşke bu düşüş daha fazla olsa. Keşke  kamu daha da küçülebilse, kalitesini yükseltebilse. Ama çok zor.

Geleceğe bakarken, kamunun bu yükü en az yirmi yıl daha çekeceği anlaşılıyor. Zira yakın zamanda kamuya alınan ve hiçbir şekilde yeterliliğine bakılmayan genç nüfus, asıl yükü oluşturuyor.

İstihdam edilen kadın nüfus oranında da yüzde 1’lik bir artış var. Çok yavaş da olsa bir ilerleme.

Dikkat çeken bir başka sonuç, reel sektörlerde istihdam oranlarının artmış olması. Diğerlerinde yüzde 1 gibi bir artış varken, hizmet sektöründe istihdam 1.6 artmış.

Bu da önemli bir veri bence; üniversite mezunu istihdamı geçen yıldan bu yıla yüzde 6 artmış. Ama o mezunların hangi sektörlerde çalıştığını bilmiyoruz. Bu önemli. Çünkü üniversite mezunlarının önemli bir kısmı, mesleklerinde değil, ara eleman olarak çalışıyor.

Genelde rakamlar, dünya ortalamalarında.

Ama bizi yerlerde süründüren olgular var. Öncelikle çalışma hayatına katılan yeni insan sayısında. Nüfusumuza oranla bu sayı yüksek. Demek ki, hızla göç alan  bir ülke durumundayız.

İkinci önemli olgu, yine nüfusa oranla kamuda çalışanların sayısı.

Endişe duyulacak bir başka oran, genç işsizliğinin yüzde 22’yi geçmesi.

E, zaten bunlar da bizim radikal çözümler üretmemiz gereken başlıca sorunlarımız…

Bu çarpıklıklara çare bulunsa, bir çok sorun kendiliğinden hallolacak.

 

BU KAFALARLA KALKINMA OLMAZ…

Tel-Sen olarak 200 kişinin temsilcisi Tamay Soysan’ın basınla ilgili hakaretlerine bizzat başka sendikalar tepki gösterdi.

Bu ona yeter…

Ben 2016’da yazdığım bir mesajı tekrar edeyim buradan…

“Telefon Dairesi vatandır, satılamaz… Slogan bu… Peki ya güney Kıbrıs CYTA’yı bir dünya deviyle evlendirirken, devleti mi satmışlardı?

Haydi geçtim, ya Rusya? Batı’nın teknolojilerini kullanacak şekilde, kamu-özel ortaklığına geçeli tam 20 yıl oldu…

Allah’ın Arnavutluğu bile devletin telekom hizmetlerini bir Türk şirkete verdi.

Şimdi Ruslar ya da Arnavutlar vatanlarını mı sattılar?

Hayır, aksine para basan sektörler yarattılar…

Bu nasıl bir kendine güvensizliktir, anlamak mümkün değil”.

Hala aynı görüşteyim. Tel tel dökülen bir kurum, bugünün dünyasında geçerliliği kalmayan ideolojik bağnazlıklarla adam edilemez.

Sanırım iktidar da bunun farkında…

 

Yerin kulağı var

 “SEÇENEK DAYATMIYORUZ”:

“Özel danışmanın temaslarında KKTC ve TC olarak müzakereye hazır olduğumuzu söyledik. Çerçeve belirlensin. Zaman kaybetmeyelim. Laf olsun diye müzakereye oturmayalım. Her konuda müzakereye açığız. Seçenek dayatmıyoruz”. Bu sözler Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na ait. Müzakerelerin başlaması için Anastasiadis gibi “şartlar” öne sürmüyoruz, bir an önce oturup anlaşmak istiyoruz. Peki karşı taraf ne diyor, “Masa kurulacaksa nasıl olacağına, nelerin konuşulup konuşulmayacağına ben karar vereceğim”…

KISA BİR ÖZET:

Başbakan Tufan Erhürman, Sanayi Odası Genel Kurulu’nda kısacık bir cümleyle durumu özetledi; “2017’de KKTC’ye Türkiye’den 960 milyon, 2018’de 485 milyon geldi. Bileceğiz ki canımız kadar sevdiğimiz Türkiye’de sıkıntı yaşayabilir ve bu bize de yansıyabilir. Kendi ev ödevlerimizi yapacağız”. Bu kadar açık ve net. Öncelikli olan da tabii, kendi ödevlerimizi yapabilmek. KKTC siyaseti açısından bunun bilincinde olmak bile bir şey…

VAY HALİMİZE:

Yine Başbakan bir süreden beri aynı cümleyi tekrar ediyor; “Biz kendimizi Türkiye Cumhuriyeti’ne dahi tanıtamıyoruz. KKTC’de 1 milyon turistten bahsediyoruz. Türkiye’nin nüfusu 82 milyon civarı. KKTC’yi Türkiye’de yeniden anlatmak durumundayız”. 1974’ü baz alsak, aradan tam 45 yıl geçti. Yarım asırda biz onları, onlar da bizi tanıyamadıysa eğer vay halimize vay…

NEDEN VERMİYOR ACABA?:

“Türkiye bugün birçok ülkeye yardım ediyor. Sudan, Somali, Venezuella’ya 21 milyar TL yardım yaptı, KKTC’ye yapacağı yardım 1 milyar TL. Onu mu yapamayacak? Ekonomik sıkıntı var diyorlar, vazgeçin” diyor UBP Genel Sekreteri Taçoy ve protokol konusunda hükümeti eleştiriyor. İlginçtir ki, bu bilgiyi geçenlerde Ersin Tatar da tekrar etti ve arkadaşlarımın verdiği rapor falan dedi. Her neyse, nereden aldılarsa,  propagandalarının bir parçası.  İyi de o 21 milyar, söz konusu o ülkelere neye karşılık verildi ve bize neden verilmiyor acaba? Asıl buna bakmak lazım… Unutmasınlar, kendi iktidarlarında da alamamışlardı.

OLACAK İŞ DEĞİL:

Adamın biri gelip “polis beni darp etti” diyor, ne araştırma ne  de teyit etme ihityacı gibi bir şey yok ama “haber”hemen internet ortamında manşetlere taşınıyor. Bizim meslekte buna “haber atlatma” denir. Yani, kimse vermeden ilk veren olmak hırsı. Bir başka haber ise öldürülen bir kadın yerine,  hayatta olan bir başkasının fotoğrafının verilmesi. Sadece ülkenin değil, bu mesleğin de içine etmeyi başardık sonunda…

BROMAT DERDİ:

Sağlık Bakanlığı yeni su analizleri yayınladı. Bromat miktarı, kağıt üstünde limit olan 10 birimin altında. Ancak birkaç tanesinde 10’a çok yakın ve oynaması da çok mümkün. Bazıları 3’e kadar düşürürken, bazıları 9’un üstünde. Hatta 9,6 bile var. Demek ki, bu denetimleri ara vermeden sıkı bir şekilde sürdürmek gerekiyor…

Zirvedekiler

Emin Akkor: “5 yıl önceyi düşündüğümüzde kendi yağıyla kendi ciğerini kavurabilenlerin tavaya koyacak yağları kalmadı. Gidişat bu seyirde devam ederse, geçmişte siyasi odakların iktidar savaşı verdiği bir arena olan medya, bugün iş dünyasının siyasi iktidar üzerinde konum güçlendirmek için daha pervasızca kullandığı bir ortamdayız ve bu giderek artmaktadır”…

Diptekiler

NATO:  İşte endişelerimizden biri somut tehdit olarak ortaya çıktı. Güney Kıbrıs’ı NATO’ya alma girişimlerinde ilk somut adım, NATO’nun Belçika’da yapılan Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanlığı devir teslim törenine, Güney Kıbrıs’ın da katılması oldu.  NATO Genel Sekreterliğinin durumdan, Türk yetkililerin bilgi vermesiyle haberdar olduğu iddia edilse de, inandırıcı değildi. Rumların NATO üyeliğinin ABD tarafından ileri götürülmeye çalışıldığını zaten biliyorduk. Kıbrıs’ta çözümü engelleyenler arasına NATO da katılmış oluyor…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar