Ekonomik akıl ve ekonomik protokol... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Ekonomik akıl ve ekonomik protokol…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Türkiye ile bir türlü ortaya çıkarılamayan ekonomik protokola dair Başbakan’ın BRT’de söyledikleri, ta hükümet programında söyledikleriyle birebir örtüşüyor.

Neydi orada öne çıkan, KKTC’nin kendi kaynaklarıyla kalkınma modeli, Türkiye ile yapılacak protokollarla gelecek kaynağın da bu yönde kullanımı.


Bu da ne demek? Birincisi, gelirleri artırmak, kaynakları rasyonel bir şekilde, kalkınmaya kullanmak. Akla ilk gelmesi gereken de, kalkınmış olan sektörleri desteklemekten tümüyle vazgeçmek değil elbette. Ama, doğrudan finansman desteği anlamına gelen teşvik ve muafiyetleri artık kaldırmak.

Başta da 5 yıldızlı oteller ve tabii buna bağlı kumarhanelerle, üniversite sektörüne verilen teşvikler geliyor. Her ikisi de tahminlerin çok üstünde büyümüş, gelir sağlamış durumda.

Diğer taraftan devlet sürekli aynı teşvikleri yaptığı için, sektörler bile kendi kendini zehirliyor.

İşte üniversite enflasyonunun ve dolayısıyla kalitenin düşmesinin önemli bir nedeni bu.

Turizm yatırımcılarının başka başka işlere, hatta inşaat işlerine girmelerinin sebebi de bu.

Devlet? Devlet sadece veriyor ve seyrediyor, o kadar.

Başbakan Erhürman, Türkiye yetkilileriyle protokol konusunu görüşürken vardıkları bir mutabakattan bahsetti geçen akşam.

Tam olmasa da, bir kısmından, teşvikler kısmından. Turizm teşviklerinin, turist kalitesini artıracak, daha fazla yerli ürün ve iş gücü kullanılmasını sağlayacak, şekilde şekillendirilmesini öngördüklerini kaydetti.

Tamam, zaten kimse sektörü arkasını dönsün demiyor. Ama mesela artık doyuma ulaşan 5 yıldızlılara verilen teşvik, yabancı turisti asıl çeken daha küçük turizm yatırımlarına aktarılsın. Ülkenin dört bir yanındaki küçük işletmelerinin nasıl ağladıklarını biz duyuyoruz da, hükümet duymuyor mu?

Başbakan, hükümetin gündeminde ayrıca yüksek öğrenime verilen teşviklerle ilgili düzenlemelerin bulunduğunu da söyledi.

Evet bir kısmı teşvikler konusu. Ama asıl reform ne zaman olacak? Devlet, kalkınmış olan sektörlerden alması gereken payı aldığı zaman.

Biz de Deli Dumrul vergisi alınsın demiyoruz. Ama mesela bu ülke, birçok dezavantajına rağmen kumar sektörüne izin vermişse ve bu ülkede darphane gibi para basan dev bir kumar sektörü oluşmuşsa, devlet bu riskin karşılığını alsın.

Kentler inşat furyasıyla betonlaşmışsa, alt yapı yetmiyorsa, bunun da bir bedeli olsun.

Aldığım izlenime göre, hükümet ortaklarından bazıları “ekonominin genel durumunu olumsuz etkiler” gerekçesiyle hala bu statükoyu yıkmaya cesaret edemiyor. Belki de yıkmak istemiyor.

Taşları yerinden oynatmaktan bahsediyor Başbakan. İşte ancak bunlar yapılırsa oynayacak yerinden. Yoksa, mevcudu idame ettirerek fark yaratmak mümkün değil. Bu rantı paylaşanları rahatsız etmemekse niyet, o da bir işe yaramaz. İlk seçimde bu işi ideolojik olarak yapan orijinalini destekleyecekler, bu kadar açık.

Mesele kamunun, devletin yararı. Hep birlikte kalkınması. Geliri hakça paylaşması.

Delik bütçe yerine, kendi kendine yetmesi.

Belki ekonomik protokol zorlar da, devlet gelirlerini artırmanın rasyonel yolunu buluruz diye umarım.

 

İNGİLTERE KENDİSİ SUÇA ORTAK…

Güney Kıbrıs’ın, ebeveynlerinden biri Kıbrıslı olan bireylerin vatandaşlık hakkını engelliyor olması, İngiltere tarafından BM İnsan Hakları Konseyi’nde gündeme getirilmiş.

İngiltere Dışişleri Bakanlığı, “Birleşik Krallık, ebeveynlerinden biri Kıbrıs vatandaşı olmayan Kıbrıslı Türklerin çocuklarının vatandaşlıktan mahrum bırakılmasından endişe duyuyor” görüşünü savunmuş.

Böyle bir haberi Rum basınından öğreniyor olmamız başlı başına bir eksiklik.

Ama en önemlisi, olayın kökenindeki çelişki.

İngiltere, bugün “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıdığı devletin, 1960’da garantörü olduğu devlet olmadığını pekala biliyor.

O devletin anayasasının da, çıkarılan 33/64 sayılı sözde “Zorunluluk Yasası” adı altında defalarca bozulduğunu, bununla Kıbrıs Türklerinin pek çok insan hakkının gasp edildiğini de biliyor.

Bunları sineye çekip, yasal olmayan bir devleti tanımakla, suça ortak olduğunun bile farkında değil. Şimdi kalkmış, eleştiriyor.

 

YERİN KULAĞI VAR

FAZLA BİRŞEY BEKLEMEYİN:

Havadis’e konuşan Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum lider Anastasiadis’in 26 Şubat’ta yapacakları gayrı resmi toplantıyla ilgili olarak, toplantının müzakerelerin başlayacağına dair kesin bir işaret olmadığını söylüyor ve  “Bizim siyasi eşitlik ve federal kararlara etkin katılımdan vazgeçmemiz mümkün değil. 1 olumlu oyun ara yolu yoktur. Sayın Anastasiadis’in desentralizasyon kastı, hiçbir ortak yetki kalmasın, her şeyi iki kanat yapsın ise o zaman bu federasyon değil iki ayrı devlettir” değerlendirmesinde bulundu… Diğer yanda Anastasiadis, niyetini çok net ortaya koyan açıklamalar yapıyor. “Siyasi eşitlikle kararlara karışamazsınız” diyor. Zıtlık bu kadar netken, biz de bir şey beklemiyoruz zaten.

 

AKINCI MECLİS’TE:

İzlediği politika ve konuşmları ile muhalefetin tepkisini toplayan Cumhurbaşkanı Akıncı Bakanlar Kurulu’ndan sonra bugün de kapalı oturumda Meclis’i Kıbrıs konusunda bilgilendirecek. Federal bir çözümü savunduğu için eleştirilen Akıncı’nın vereceği bilgilerden sonra, muhalefet ve bazı hükümet ortakları tarafından nasıl bir tavır izleneceğini birkaç güne kadar öğreniriz…

 

“AKINCI’YA BENZEMİYOR”:

“Özersay’ın tutumu Akıncı’ya benzemiyor” diyen Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, “Kıbrıslı Türklerin iç meselelerine karışmak istemiyorum, kararı Kıbrıslı Türklere verir ve seçimlerine kesinlikle saygı duyulur” dese de, Özersay’ın Kıbrıs sorununa yaklaşımının kendilerini kaygılandırdığını, onun için en kısa sürede gelişmeler yaşanmasını istediklerini söylüyor. İyi o zaman oturun ve Kıbrıslı Türklerin de bu adanın eşit ortağı olduğunu kabul edin, kıvırmayı bırakın… Bu tutumunuzla, Özersay’ların sayısı kuzeyde giderek artıyor.

 

YILLARDIR BEKLİYORUZ:

Yıllardır ikitdara gelen tüm hükümetlerin gündeminde olan ancak, bir türlü yasalaşmayan yeni Kamu Görevlileri Yasası’nın hayat geçmesi için son noktaya gelindi. Güç-Sen, sendika olarak yeni Kamu Görevlileri Yasası’nı kabul etmeyeceklerini kaydederek, “Özel sektör çalışanlarına tek bir iyileştirme yapmayan, vergisini toplayamayan, sağlığını düzeltemeyen, eğitimini başaramayan hükümet, çareyi kamu çalışanlarının haklarını aşağıya çekerek köle yapmakta bulmuştur” suçlamasında bulundu. Gerekçelerine bakınca “ne alaka” diyeceğim ama, belli ki sendika, “biz böyle eyiyik” havasında…

 

GÜNDEMDE BİLE DEĞİL:

Sanki Türkiye’den kablo ile elektrik getirme konusu  halledilmiş, siyasi karara kalmış gibi bir hava var. Oysa Ekonomi Bakanı Nami dün Meclis’te açık açık söyledi. Bu geçmişte ele alınmış, üzerinde çalışılmış bir konu. Ama, Türkiye’nin son dönem yaşadığı ekonomik sıkıntılardan sonra, sözlü, hatta yazılı başvurulara yanıt almamışız bile. Yaratılan kaos ve bunun peşinden sürüklenen ülke gündemi… Hayali projelere takılıp, bir kaşık suda boğulmaya bayılıyoruz…

 

BİR İLK:

Yüksek Mahkeme’nin yıkılması kararına karşı Dipkarpaz’da özel koruma alanına inşa edilen kaçak bungalovları zamanında yıkmadığı gerekcesiyle hakkında dava açılan İskele eski Kaymakamı Kemal Yılmaz, mahkeme emri gereği hakkındaki cezanın açıklanmasını, Çarşamba gününe kadar Cezaevi’nde bekleyecek. Yılmaz suçlu veya değil, kararını mahkeme verecek ancak, keşke bu örnekler çoğalabilse, mahkeme kararına uymayanların yanına kar kalmasa…

 

 ZİRVEDEKİLER

Roger L. Jennings: Amerikalı yazar Jennings, adada yaşayan yabancıların kurduğu CyprusScene.com sitesinde yayınlanan Amerika’dan Mektup köşesinde, ABD’nin Kıbrıs sorununu iki günde çözebilecek durumdayken, bunu asla yapmadığını, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin daima ruhlarını Yunanlılara ve Kıbrıs Rumlarına satmış olduklarını, Kıbrıs Türkleri ezilen taraf olmalarına rağmen, hiç muhatap alınmadığını, tek çarenin KKTC’nin ekonomik olarak güçlenmesi, gelirlerini artırması, kendi kimliğini güçlendirmesi olduğunu savunuyor ve “Bunun için de ABD ile ticari ilişki tesis etmenin yolunu bulmalılar” diyor. Fazla iyimser görünse de, okumakta fayda olan bir mektup…

 DİPTEKİLER

Güven Yok ki Anlaşma Nasıl Olsun: Elektrik şebekelerinin kalıcı olarak bağlanması, Mobil telefonların her iki bölgede çalışır hale gelmesi gibi insani konularda bile anlaşamaya yanaşmayanlarla, kapsamlı ve daha zor bir konuda olan Kıbrıs konusunda anlaşmayı beklemek fazla iyimserlik olmaz mı sizce de…

Adamlar süt siyahtır diye tutturmuş gidiyor. Daha ne olsun.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar