Durgunluk - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazartesi, Mayıs 13, 2024
KıbrısKöşe Yazarları

Durgunluk

Burak KARATAŞ

Acaba ‘küçük ülke’ olmanın bir getirisi midir? Belki de bir çeşit zaruret… Ama ara ara dalgalansa da gündem, genelde uzun süreler durgun seyreder ülkemizde. Doğrusu, politikacılarımız da dahil olmak üzere hiç kimsenin de bundan şekvacı olduğunu görmedim.

Oysa bence bu müthiş yanlış bir durum. Yani öyle sorunlar duruyor ki önünüzde, adeta bir dağ gibi birikmiş vaziyetteler ve siz, sanki onlar yokmuşcasına davranmanın sizi bu durumdan kurtarabileceğini zannediyorsunuz… Bundan acınası bir tavır olabilir mi? “Mezarlıkta ıslık çalmak” deyiminin en apolitik vatandaşımızdan en politiğimize bir tutum olarak yerleştiği ülkemizde, bundan gayrısını düşünmek mümkün değildir.


Oysa, hemen her an politika konuşuluyor ülkemizde. Mütemadiyen. Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz. Hemen her konuda, modern çağın bir gerekliliği olarak, bilgimiz olmasa dahi, fikrimiz var… Ve tüm bunlar, bizi, bilhassa bazılarımızı birçok hususta söz sahibi yapıyor. Yöntem tartışması gibi mühim tartışmalar, bizlere abes geliyor… Çünkü yöntemi öğrensek, onu kullanabileceğimiz bir bilgimiz yok! Yani onların yok. Kimdir ‘onlar’? Kendinden çok emin olanlar mesela.

‘Emin olmak’, yeri geldi mi hayat kurtaran da bir tavırdır… Öyle ya, Hazreti Peygamber’i de öyle çağırmazlar mıydı? Bu, asil bir davranış olarak vuku bulmuştur pek çok toplumda… Elbet, bizde de öyle… Ama ufak bir farkla: Kendinden fazla emin olmak şeklinde!

Her şeyin fazlasının zarara yol açtığını az çok tecrübe ettiğimize göre, hepimiz bu durumun yanlış kararlar vermeye yol açacağına eminiz demektir. O halde, bunda ısrar niye?

Sorunların yarattığı kaygının ve endişenin kaçışının bedeli bu kadar ağır mı olmalıydı? Statükoyu tartışmak, yeri geldi mi yok saymak, baştan kurmaya çabalamak dururken onu kabul etmek bizlere bunu yaptırmadı mı?

Önümüzde iki şey var: Ya mevcut statükoyu kabul edip bir çıkış yolu bulmaya bakacağız ya da her şeyi reddedip yeni bir çıkış yolu yaratmaya gayret edeceğiz. Hani, 1917’de Lenin’in kısmen yapmaya çalıştığı gibi.

Ama şöyle bir durum da var: Ne biz Rus’uz ne başımızda bir Lenin var… Ne yıl 1917’dir ne ezberlerimiz buna müsaade edebilir.

O halde yaprak kaldırmayan ve fayda sağlamayan ezbere lafları etmeye berdevam… Sakın ha, aksini düşünmeyin… Sonra maazallah kafanız çalışır, huzursuz olursunuz… Hem ne demişler, akıl dürtermiş huzuru, mutlu olmak için kafayı kullanmamak gerekli… Ya da öylece durmak işte…

Tepki göster
Bayıldım
1
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar