Çözüm umutlarının neresindeyiz? İşte AB! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Çözüm umutlarının neresindeyiz? İşte AB!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Geçen hafta  Kıbrıs siyasi sorunuyla ilgili yaman “çelişkiler” yaşandıydı!

Kuzey cephesiyle Güney cephesi birbirlerini görmezden gelerek kendi gazellerini icra ettilerdi!


Tam da BM’in Kıbrıs özel temsilcisi bayan Lute’un adaya ziyareti anında  iki bölge “liderliklerinin” kendi akıllarına kıvrık çağrılarıyla  eylemleri  çok şaşırtıcı olduydu!

Ne var ki zaten başından beridir “sürprizlerle” kaim “şaşırtma ve şaşma” politikalarında süregelen sorun, kanıksanmış alışkanlıklardan olacak, tarafların kendilerinden başka kimseleri ırgalamadıydı!..

O kadar ki açıklama ve haberleri bile medyanın orta sayfalarında lütfen yer aldıydı!..

…GEÇEN haftanın siyasi panoramasına  bu düşüncelerle baktım..

Ve daha kaç yıl bu minval üzere Rum’un ve artık etkinliğince   sorunun içinde yer alan AB’nin, aleyhimize sürdürüp götürdüğü vıcık çamura dönmüş politikasının içinde bata çıka “çözüm yolları açmaya” çalışacağımızı düşündüm!

Akıncı yine  “federasyonu tartışmaya hazırım”  derken…

Ayni anda Rum liderliği  İngiliz’in üsleri yanı sıra Güney’de  Fransa’ya da askeri üs peşkeş çekerken!.. Üstelik bölgesinde misafir ettiği “Güney Avrupa Ülkeleri Beşinci zirvesi” bildirgesini her zamanki gibi Kıbrıs’taki siyasi çıkarı için adeta “özel” bir manifesto olarak yayınlatırken!..                                                       

Ki  dünya görüp anlasın: Bu ada önce AB’ye üye  bir Rum adasıdır,  Türk’ün esamesi bile okunmaz! Hatta Türkiye’nin bile!..

…PEKİ neydi  Avrupa’da kendine  “dünya cenneti” yaratmak için oluşturulan “birliğin” Güney kanadına mensup  “Fransa, İtalya, İspanya, Malta, Portekiz, Yunanistan ve Güney Rum Yönetiminden” oluşan ülkelerin; AB’nin en ucunda  yapılan toplantısının amacı?

AB bünyesindeki “ortak politikalarla” alınan kararlar ve de uygulanan müktesebatı ötesinde neyi görüşeceklerdi ki?

Her halde yangın yerine dönmüş Ortadoğu’yu değil! Ne de Deaş belasını! Ne de “PKK uzantılı PYD terörünü! Hatta ne de Kıbrıs adasında Kuzey’deki Türk halkını ve devletini!

KALDI ki o toplantıda KKTC’i bir kez daha  yok saydılar..                                                      Ne Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarındaki hakkını hatırladılar ne 45 yıldır adanın Kuzeyinde devlet oluşunu! Ne de Annan planına “evet” dediğini, buna karşın AB ambargosu altında mahvedilmeye mahkûm edildiğini!..

…Bayan Lute dün yine aramızdaydı.. Belki Türk tarafını kandırır da Avrupalı bu Rum’a  yamayacakları federal bir Kıbrıs çözümünü sağlamayı başarır umudunda!..

**********

YASAKLAR ÜZERİNDE DEVLET OLMAK! 

İnsan vatanını sever! O vatanı “seçilmişlere” emanet ederken de “yeşertilip büyütülmesini, istikrar ve huzura”  kavuşturulmasını bekler!

AÇIKÇA yazayım:  Dört siyasi partiden oluşan hükümet “icraatlar ve  vaatleri” çerçevesinde dört ayrı rota izlemeye başladı, dördü de  “olası seçimlere hazır olmak!”                İlkbahar’ın gelmesiyle bu hazırlıkların hükümet icraatlarına daha belirgin yansıyacağını hep beraber göreceğiz..

Göreceğiz de anlaşıldı ki bu hükümet de “öyle geldi böyle gider” düzeniyle statükosunu değiştirmeyi başaramadı!

Bu cümleden olmak üzere bir iki konuya değinmek isterim..

BİRİSİ, ta Sibel Siber Dönemi Kurucu Hükümeti yıllarından beridir önerilip üzerinde uzlaşıya varıldığı halde gerçekleştirilemeyen “Mecliste bir  üst hukuk komitesinin” kurulmasıydı. Çünkü hâlâ daha çıkan yasalar Anayasa’ya aykırılıkları nedeniyle “Mahkemelerden  dönmektedirler!”

Diğeri de “denetimsizlikler” nedeniyle sahipsizlikle keyfiliğin, kanunlarla nizamalar ötesinde ikinci bir yönetim erki durumuna gelmiş olmalarıdır!”

Mesela   Birincisine ait “uygunsuzluğu” işittiğimde küçük dilimi yuttuydum!

Şu “boşanan kişilerin soyadı sorunu! Kadınlar boşanmış da olsalar boşandıkları kocarının soyadlarını taşımaya devam ediyor, dolayısıyla yeniden bir başka kişiyle evlenmek söz konusu olduğunda soyadından dolayı “evli” sayıldığından hukuki işlemler yapılamıyordu!

Peki ne yaptılar bu anomaliyi? “Aile yasasında öngörülen bazı değişikliklerle  Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinde “Boşanan kişiler öncesi yasayı kaldırdılar…” Bu kadar basitti yani!

DENETİM olayına gelince. Yıllardır “yok” deniyor! En büyük zararını yazayım.         Biliniyor, “vergi verilmez alınır!” Kimse durup dururken “vatan millet memleket” diyerek kazandığı paranın kanunla belirlenmiş olanını vergi dairesine gidip yatırmaz!

Alacaksınız! Almak için de “denetim mekanizmalarını çalıştıracaksınız!”

ÇALIŞTIRMIYORLAR! Hatırlardadır, hükümet oluştukta Bakanlar kurulunun acar bakanı Çeler inşaatların damlarında koşturuyordu.. Kaçak işçi avına çıkması bir yana isteyenin istediği yere istediği gibi inşaat yapması da sorunun bir başka rezilliğiydi!

Bütün olay kanunlar çerçevesinde “denetimlerin”  sıklaştırılmasıydı..

Beceremedikleri yerde “yasakları” getirdiler! Dünyanın tüm geri kalmış ülkeleri de  zaten “kanunlarla” değil, “yasaklarla” yönetilir! Ne kadar çok “yasak” o kadar çok istikrar ve huzur!

PEKİ ikame edilen “yasaklarla” ümit edilen “düzen ve istikrar” sağlanır mı?

Mesela “caydırıcılıkla istikrarı” sağlamak babında sürekli “para ve hapislik cezaları” artırılan “trafik” yıllardır süregelen ve biteviye ağırlaştırılacak artırılan cezai uygulamalarla istikrara mı kavuştu? Yoksa beterin beteri mi oldu?

İŞTE o zaman “bu işte bir yanlış vardır” diyerek bir daha bakınırsınız etrafınıza. Yanlış bizatihi devletin yani hükümetlerindir!

Ki yıllar önce de bu toplumda,  “birlik ve dirlik” gözlenirken, önce “yasaklar” konurdu, “denetim” de konan yasakları “denetlemek” için yapılırdı!

Yani diyorum.. Zordur “devlet olmak” devlet yönetmek.. Dolayısıyla iyi ve başarılı yönetici olmak!”

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar