Çözüm arayışında fikri tükenmişliğe doğru - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Çözüm arayışında fikri tükenmişliğe doğru

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

Çözüm arayışında son 4-5 ayda konuşulanlara bakarak Kıbrıs Türkü neyi düşünüyor olabilir diye bir ufuk turu atalım.

Hala daha federasyonun olabileceğine inananlar var.


İki liderin bir önceki hafta yaptığı toplantı sonrası ‘’havanın değiştiğine’’ ilişkin yorum yapanlar oldu.

Ne demeli? ‘’Züğürt tesellisi’’ tam da buna denir.

Çoğunlukla Kuzeyde kök salmış ısıdaki en ufak ısı artışı ile hemen ‘’erken çiçek açan erik ağaçlarının’’ anlaşılan biraz daha zamana ihtiyaçları var.

40 yıldır elbirliğiyle kazılıp girilen federasyon çukurundan hemen çıkılmasını beklememek lazım.

Seçmene ve parti tabanlarına da burada ciddi iş düşecek. Bekleyip göreceğiz.

İnkâr sürecinden çıkmamız için bakalım Anastasiades’in yüzümüze kaç defa daha Kıbrıs Türkünü azınlık olarak gördüğünü söylemesi gerekecek!

Ha diyeceksiniz Annan planına evet demiş olmasına kanmayın, o zaten EOKA’cıdır.

Annan planına hayır diyen Akel gelse farklı mı olacak?

Yok, olmaz ama bizimkilerin inkâr sürecinden çıkması kolay değil dedik ya.

Teşhisi doğru koymak lazım. Problem bizde, komşularımızda değil. Sağıyla soluyla Rumların kafası çok net.

Geçen sene çözüme destek olmanın sekiz şartını ilan etmemiş miydi Akel?

Anlaşma yapmak için umut bağlayıp masaya oturacağınız muhatabınızın sizde uyandırdığı hissiyata mı yoksa söyledikleri ve daha da önemlisi yazdıklarına mı güvenmek durumundasınız?

Bizde hala daha uyandırdığı hissiyat ve aksini yazsa bile bize göre olan düşüncelerine kendimizi inandırmak istiyoruz.

Siz bakmayın onların da yarattıkları algıya. Açın okuyun AKEL’in sekiz şartını gözünüzü seveyim.

Anastasiades gider AKEL gelirse sanırsınız ki sonuç olarak farklı bir şey mi olacak?

Cicim aylarından sonra dönüp dolaşıp daha önce olduğu gibi ayni noktaya geliriz.

Tek fark, biri ‘’Kıbrıslılık’’ ekseninde diğeri ‘’Elen’’ milliyetçiliği ekseninde bizim yama olacağımız devletten bahsediyor olması.

Elimizdeki tek gerçek ölçüm olan 75% hala daha orada duruyor.

Hatta Anastasiades’in son söylemlerinden farklı bir çözüm içeriği referanduma gidecek olsa 75% oranının daha da artmış olma ihtimali yüksektir.

Bu aralar bizim tarafta esas üzerinde durulması gereken kesim, federasyon çözüm modelinde ısrar edenlerin dışındaki Kıbrıs Türkünün ne konuşur ve düşünür olduğudur.

İki ayrı yapı olma ihtimaline yönelik demeçler ile bu kesim heyecanlanmak istiyor ama olamıyor.

İç işlerinde özerk, ambargolardan arınmış tanınmış bir yapı elde edebileceklerini umut etmeleri isteniyor.

Gevşek federasyon içinde tanınmış bir federe devlet mi yoksa tamamen ayrı bir devlet mi olur orası belirsiz.

Tercih edecek olunsa Kıbrıs Türkünün büyük bir kısmı Rum ile ortak bir devlet kurmak istemez.

Türkiye’nin yıllara ve de çeşitli sebeplere dayalı tavrı ile bugüne kadar bunun dışında bir umut olmadığı için müzakerelere bu çerçevede devam edildi.

Ta ki Anastasiades siyasi eşitliği, eşitsizlik diye tanımlayıp, iki ayrı yapı ihtimalini de yarım ağız mırıldanıp dile getirene kadar.

Rüya acaba gerçek olabilir mi diye bir umut içinde bu kesim.

Bilinmeyen ve dile getirilmeyen böyle bir olasılığın gerçekleşmesi için nasıl bir fedakârlık yapılmasının gerekli olabileceği.

Anlayacağınız bu kesimde de tembelliğe dayalı çaresizliğin ortaya çıkardığı farklı bir hayal görme hali var.

Slogandan öteye gidemeyen bir söylem ve Türkiye’nin neye hizmet edeceği meçhul telkinleri ile kendi siyasi kredilerini ortaya koyarak sözcülüğe soyunan Tatar ve Özersay var. Görüntü bu.

Siyasi, hukuki, ticari ve Türkiye’nin gücünü kullanmaya yönelik bir hareket planı yok ama tanınmış ayrı bir yapı olunmasının umut edilmesinin yeterli olacağı düşünülüyor.

Çizimi bile olmayan otomobil rüyası (‘’iki ayrı devlet ile çözüm’’) ile tekerleği, motoru ve kapısı olmayan, pas tutmuş otomobil (‘’federasyon’’) arasında sıkışıp kaldı Kıbrıs Türkü.

Siz olsanız ‘’seyahat etmek’’ için hangisini tercih edersiniz?

Ya da bu tercihlere bakıp ‘’seyahate çıkma’’ isteğini bir kenara koyun seyahat hayal etmek bile içinizden gelir mi?

Kıbrıs Türküne şimdilik denk düşen sonuç bu.

Al birini vur ötekine misali.

Çözüm arayışında fikri olarak görüşlerimizin altını dolduramamanın bunu topluma net bir şekilde anlatamamanın tükenmişliğini yaşıyoruz.

Hayal etmek bile artık tek atımlık sloganın ötesine geçemiyor.

Akıncı’nın deyimiyle bir sonraki nesil siyasetçilerine tartışmanın kalitesini artırmak ve alternatifleri sloganların ötesine taşımak adına ciddi görev düşmektedir. Yoksa Kuzeyde değişen demografi ve farklı dinamikler, altı doldurulmuş bambaşka sloganlar aracılığıyla hiç hoşumuza gitmeyecek sonuçları önümüze getirecektir.

Bunun için ayırım gözetmeksizin Erhürman’ın savunucusu olduğu federasyon tezinin nasıl hala daha şansı olduğunun, Özersay ve Tatar’ın da federasyona alternatif olabilecek gevşek ya da iki ayrı devlet sloganının altını doldurmakla meşgul olmaları gerekmiyor mu?

Aksi takdirde üzerimize çökmüş olan bu ruh hali aidiyetini yalnızca Kıbrıs Türkü olarak hissedenlerin yok oluşundan önceki aşamaya doğru sürüklenmiş olduğunu göreceğiz.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar