Çocuğunuza çığlık atmayı öğretiniz... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Çocuğunuza çığlık atmayı öğretiniz…

Kemal Akkan BatmanKemal Akkan Batman

Çocuğunuza bağırmayı öğretiniz hem de çığlık atarak. Çocukların dıştan gelecek her türlü tehlikeyi savabilmesi için en büyük silahı bağırmak ya da çığlık atmaktır, bunun öğretilmesi yaşanılan toplumsal yapıda şarttır.

Natüralizm bir felsefik akımdır. İnsanın doğal gelişimini kolaylaştırmayı istendik bir davranış ya da diğer bir deyişle eğitim sisteminde öğrencilere öğretilecek istendik ‘hedef’ olarak kabul eder. Bunun için de çaba gösterilmesini savunur. Doğaya uygun olan tüm davranışları kabul eder. İnsan hayvanlar aleminde yer alır. Eğer konuşma ve alet kullanmak için karşılayıcı baş parmak evrimselleşmeseydi düşmanlarını nasıl bertaraf edecekti?


Bu noktada natüralizme sığınmak cevaptır. Natüralizmde doğanın gelişimine uyum sağlamak temeldir. Uyum çabasında ödül de vardır ceza da. Ödül yaşamı devam ettirebilmektir. Ceza ise en son noktada hayatın sona ermesidir. Bu nedenle organizmalar dıştan gelecek olan her türlü tehlikeye karşı savunmayı öğrenmelidir.

Hayvanlar savunmak için birincil olarak, düşmanlarını yanından uzaklaştıracak becerilere içgüdüsel olarak sahiptir; öğrenmesine gerek yoktur. Arslan, kaplan gibi yırtıcıların çığlıkları kulakları patlatacak desibeldedir. Yanına düşmanca yaklaşıldığında o yüksek desibelli ses ile düşmanını uzaklaştırır. Yavru arslanlar da anne arslan onlara yiecek getirmek için yuvadan  uzaklaştığında, dıştan gelen bir tehlikeye karşı bağırarak annelerini çağırırlar.

Düşman sesten rahatsız olur ve uzaklaşır. Çocuklarınız için en büyük silah da bağırmaktır. Onlara hayatta kalmaları ve çevreden gelecek olan her türlü tehlikeden korunmak için öncelikli silahlarını kuşanmaları gerekir. Hele yaşanılan karmaşakarışık, heterojen insanların yer aldığı toplumsal yapıda.

Toplumların demografik yapıları her an değişmektedir. İç ve dış göçlerle dünya genlinde bütütn toplumlar farklı külütr, ırk, din ve benzeri farklı kültürlerden insanların istilasına uğramakta. Toplumasal yapılar ‘kontrol’ altına alınamıyor. Farklı kişiliklerle birarada olma olasılığı artıyor. Yaşanılan şehirler ‘eski şehirler’ değil artık. Eski Kıbrıs şehileri de yok; eskiden herkes yolda yürürken diğerini tanırdı. Onun kim olduğunu, nasıl bir kişiliği olduğunu da bilirdi. Çocuklar uyarılırdı ‘ona dikkat et’ diye. Onunla oynama, şununla gezme diye. Eski sosyal yapının sadeliği ve güzelliği idi bu.

Çocukların yanına, onlara zarar verme ihtimali olan birisi yaklaştığında mahalleli, köylü, hatta şehirdeki insanlar, hemen çocuğu oradan uzaklaştırırdı veya zarar verme ihtimali olan kişiyi oradan uzaklaştırırdı. Çocuğun sosyal yaşamda kimlerle beraber olma ihtimali olduğu bilinirdi. Şimdi insanlar çocukları tanımıyor, kimin çocuğu olduğu, kimlerle birlikte sosyal ortamlarda olma ihtimali olduğunu kestiremiyor.

Şimdi bu şans yok. Geriye çocuğun ‘sokak yaşamını kıvırmsaı’ için ona istendik davranışlar öğretmek kalıyor. Dıştan gelecek olan ne olduğu, nereden geldiği, amacının ne olduğu bilinmeyen kişiliklerden çoucuklarımızın korunması için, onlara sokak yaşamını kıvırabilmelerini sağlayacak istendik davranışlar öğreterek onları korumak tek çare.

Bu amaçla Türk kültürü artık aşılmalı. Artık çocuğa ‘uslu dur’ yani ‘akıllı ol’ dendiğinde ne demek istediğimizi açıklamak lazım. Yaşanılan toplumsal yapıda ‘uslu olmak’ misafirliğe gidildiği zaman, dört saat bir sandalyede bön bön oturmak anlamına gelmiyor.

Artık ‘uslu olmak’ kendini koruyacak kıvrak zekaya sahip olmak demektir. Dıştan gelecek tehlikelerden korunmaktır; çünkü çocuk eskisi gibi anne – babayla birlikte değil. Okuldadır, sinemadadır, özel derstedir, restoranttadır, alış-veriş merkezlerindedir, otobüstedir, yolda otobüs beklemektedir vs.

Dışarıda çok farklı amaçları olan insanların bulunduğu ortamlardadır. Onlardan gelecek tehlikelere karşı yüksek ses ‘doğal bir davranıştır’. Yemek yemek, su içmek gibi. Çocuklara doğal savunma davranış olan çığlık atmayı öğretmek gerekir. Çığlık hem zarar verecek kişiyi tedirgin edip uzaklaştıracak, hem de çevrenin dikkatini çekmeyi sağlayacak. Uslu olmak sessiz sessiz sessiz durmak değil artık, bağırıp çığlık atarak düşmanları uzaklaştırararak, sokak yaşamını kıvarmak ve hayatta kalmaktır; tıpkı tüm yırtıcı hayvanların üstünlük kurup yaşamlarını sürdürmeleri gibi. Unutmamak lazım, eğer insanlar konuşmayı başaramasaydı tehliklerden nasıl kurtulup, hayatta kalacaktı?

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar