Buralarda “siyaset” anlamını yitiriyor... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazartesi, Nisan 29, 2024
Köşe Yazarları

Buralarda “siyaset” anlamını yitiriyor…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Bir Türkiye seçimlerine bakıyorum, bir de bizimkine.

Belki karşılaştırmak yanlış olabilir.


Çünkü orada hem devletin başı seçilecek, hem parlamento…

Bizim burada ise, ha battı ha batıyor durumda belediyelere başkan ve meclis üyeleri…

O büyük propagandalar, o büyük vatandaş ilgisi de olmuyor buralarda.

Acaba nedendir?

Yani biz aylarca çöpleri toplanmayan kentlerde yaşadık, bir kaç yıl içinde belediyenin gelecek otuz yılını ipotek altına alındığını gördük….

Dahası kapısına kilit vurulan, başkanı istifa etmiş belediyelerimiz var….

Öyle istihdam, borçlanma, iktidar tarafından kayırılma, buralarda sıradan işler…

Alıştık artık…

Onun için mi ilgi sıfır…

Adayların ziyaretleri medyada çıkmasa, seçim olduğundan vatandaşın haberi bile olmayacak.

Çıkan da vaadler, yuvarlak laflar, sloganlar…

Yerel seçim olabilir, küçük toplumun “rengini belli etmeme” hastalığından muzdarip olabiliriz ama, bu kadar da ruhsuz bir seçim dönemi görmedim şimdiye kadar.

Sanki adaylar bile, mecburiyetten bu yola girmiş gibiler.

Bir kaçını dışta bırakırım. Ortaya koyduklarıyla ibresi az veya çok yukarı doğru olanlarla, ağzını açtığı anda konuya vakıf olduğunu, samimi olduğunu anladıklarımız…

Onun dışında, dişe dokunur proje bile gördüğümüz yok.

Konuşulanlar, ufku dar, vizyonu pek yok, gündelik işler…

Batmış, bitmiş bir belediyeye başkan olmaya aday çıkan birinin bile, elle tutulur bir kurtarma planı yok.

Tabii çok da fazla eleştiremiyoruz. Çünkü para yok…

Bir aya yakın süredir her gün bir adayla program yaptık. Vatandaşın çoğundan fazla bilgi sahibi olduk. Bana öyle geliyor ki, bu seçimlerde adaylar sadece seçmen tarafından değil, partileri tarafından da yalnız bırakıldılar…

Bir kaç köyde toplantılara katılım dışında, Genel Merkezler ne propaganda, ne söylem, ne proje konusunda adayların çok da yanında değil. Öyle olunca da, herşey adayın kapasitesine kalıyor.

Bir parti biliyorum, “Seçimden yeni çıktık, paramız yok, adaylar kendi masraflarını kendileri karşılayacak” demekte…

Her neyse, toplum olarak buradakini bıraktık, Türkiye’deki seçimlere kilitlendik.

Ama be kardeşim, kilitlenmeyecek gibi de değil hani.

Arkalarında birer ordu halinde ekipleri var. Birbirlerini yakın markaja aldıkları gibi, proje de üretiyorlar, laf da üretiyorlar. Herkes birbirinin eksiğini, yanlışını hem güncelden, hem de tarihten örneklerle açık açık ortaya seriyor. Bir inanç var, bir kararlılık var…

Vatandaşın da bu yoğun propaganda karşısında ilgisiz kalması mümkün değil.

Ve bir tespitim daha var, siyasi partilerin bizim burada tek derdi, iktidar olmak.

Oysa Türkiye’de muhalefet de en az iktidar kadar çalışıyor…

Sadece seçim dönemlerinde değil, her zaman.

Gündemi belirliyorlar, yapılan her yanlışın üstüne kanıtlarıyla gidiyorlar, ses getiriyorlar.

Diyeceğim şu…

Kıbrıs’ın kuzeyinde siyaset artık can sıkar hale geldi.

Sanki halk için, devletin iyiliği için değil de, birilerinin çıkarı için yapılıyor algısı yaygınlaştı.

İşte bakın, Meclis’in nisap meselesi. Tam bir fırsatçılık.

İktidar partileri çaresiz, verdikleri sözlerin altında ezilirken; muhalefet, iktidar partilerini sırf kötü göstermek adına Meclis’in toplanmasını engelliyor…

Sormak ayıp ama, siz kimin için siyaset yapıyorsunuz..?

YERİN KULAĞI VAR

SİYASET ISINACAK:

Yerel seçimlerin ardından iç siyasette önemli gelişmeler bizi bekliyor. İktidar ortaklarının yerel seçimlerde alacağı başarısız sonuçlar, hükümeti de yakından etkileyecek. Daha şimdiden UBP hükümeti istifaya davet ederken, YDP Genel Başkanı Arıklı, “ufukta erken seçim var” değerlendirmesinde bulundu. Hükümeti temsil eden dört parti bu iddiaları yalanlasa da, bazı temasların gayrı resmi olarak yapıldığı iddiaları ortalıkta dolaşıyor…

YAPMA BE BAŞKAN:

Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı, “çalışanın hakları kısıtlanarak kamu reformu yapılmaz” demiş. Hak dediği de hastalık izinlerinin azaltılması, terfi hakkının kısıtlanması, çalışma saatlerinin uzatılması. Vallahi kusura bakmayın ama, “hastalık izni” alıp Trodos’tan resim atan,  parti rozetine göre terfi alan, günde bir saat çalışmayan binlerce örnek ortada duruken, kamu reformuna karşı çıkmanız, mevcut statükonun sürmesinden yana tavır almakla eş anlamlıdır… 

KISASA KISAS:

Mecliste dokunulmazlığının kaldırılması istenen UBP milletvekili Aytaç Çaluda,  Kıb-Tek ile ilgili tespit ettiğini savunduğu bir yolsuzluk raporu hakkında, gerekli belgelerle birlikte suç duyurusunda bulundu. Çaluda geçtiğimiz günlerde de Cypfruveks’te yaşandığını iddia ettiği yolsuzluklarla ilgili olarak yine mahkemeye suç duyurusunda bulunmuştu. Dokunulmazlık tehdidine karşı, yolsuzluk iddialarının gündeme gelmesi iyi oldu. Bugüne kadar bilmediğimiz birçok iddia da su yüzüne çıkmış oluyor…

TAKTILAR BİR KERE:

Kozanköy’de iade edilen arazisine yerleşmek isteyen Skurides’le ilgili hergün yeni bir ırkçı açıklama duyuyoruz. Tepkilere, TMT derneği de katıldı ve kararı “sorunlu ve çatışma sebebi” olarak niteledi. Yahu bu adam burada oturacaksa eğer, bizim gibi KKTC’nin yasalarına tabi olacak. Bu iade çatışma sebebi değil, aksine, KKTC’nin bir devlet olarak tesciline imkan verecek. Vazgeçin bu tür soğuk savaş söylemlerinden. Güneyde yaşayan yüzlerce Türk ne kadar “sorunluysa” bu da o kadar olur… 
BEYAZ KİMLİK İŞİ ACİL:

Erken genel seçimde, seçmen sayısı 190 bin 551 olarak açıklanmıştı. Aradan geçen 5 ayda, 230 kişi artmış. İyi haber. Kitleler halinde vatandaş yapılanların seçmen kaydı yapmadığı anlaşılıyor. Yani, iradeyi en azından mevcut haliyle koruyabildiğimiz bir seçim olacak. Ama bundan sonrası için aynı iyimserliği taşımıyorum. Yeni vatandaşların nüfus artışı Kıbrıs Türkünün nüfus artışının çok üzerindedir. Kimse ırkçılık falan demesin. Böyle bir iddia komik olur. Ama, şu beyaz kimlik işinin bir an önce çıkmasından başka çare yok…

HEYECAN YOK:

Hani daha erkendir, yakında sokaklar canlanır dedik ama, sandığa 10 gün kaldı ne adaylarda, ne de seçmende henüz o seçim heyecanını göremedik. Belli ki tüm adaylar farklı bir strateji uyguluyorlar bu seçimlerde. Aday sayısındaki fazlalık da etkilemiş olabilir.  Küçük belediyeleri anladım da, Lefkoşa gibi amiral gemisinde atbaşı giden bir seçimde adayların hala “laylay lom” havasında olmalarını anlamak mümkün değil. Belki de fırtına öncesi sessizliği bu . Erken mi yoruldular, yoksa enerjilerini son haftaya mı sakladılar göreceğiz…

ZİRVEDEKİLER

Sibel Siber: “Meclis’in toplanması, iktidar ve muhalefetin ortak soruımluluğudur… Anayasa’nın nisap için gerekli 26 sayısı dikkate alındığı sürece bu sorun yaşanmaya devam edecek. Bu verimsizlikse, sistemi tıkayan bir takozdur”….

DİPTEKİLER

Görevini Unutan Sendikalar: Sendikalar, kamu reformuna, çalışanların haklarına dokunduğu gerekçesiyle karşı çıkıyorlar. Oysa kamunun en büyük sorunu hantallık, verimsizlik. Yapılması gereken de bir an önce küçültülmesi ve verimli hale getirilmesi. Bunun için de bir şeylerden feragat edilmesi şart. Sendikalar asıl görevleri olması gerekirken hiç umursamazlar ama, bu ülkenin vatandaşlarının yüzde 70’i kamu görevlisi değil. Belki de dünyadaki benzerlerinden çok daha ağır koşullarda, hiç bir güvencesiz, örgütsüz çalışmaktalar. Ve kamu, bu devletin tüm gelirini büyük bir iştahla yutuyor. Lüftfen en azından küçücük bir empati ve sağduyu…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar