Bu tartışmayı neden bu kadar sevdik? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Bu tartışmayı neden bu kadar sevdik?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Hala farkında değil miyiz, yoksa bilerek mi yapıyoruz bilmiyorum ama, federasyon, konfederasyon tartışmaları, tam da Rum tarafına istediği malzemeyi veriyor.

Bir savunma bir savunma, bir de bakıyorsun, yerine ne konacağı belli değil.


Koydukları da gerçekçi değil.

Federasyon tartışmasını gündeme getiren kim? Anastasiadis değil mi? Durduk yerde…

Ne diyor devamında, “merkezi zayıf federasyon, gevşek federasyon” falan.

Niye? Yıllar yılı güçlü merkezi hükümeti savunan politikaya ne oldu?

Maksat belli.

Öyle veya böyle, amaç siyasi eşitliği önce tartıştırmak, sonra ortadan kaldırmak.

Alınacak kararlarda Kıbrıs Türk devletçiğinin eşit söz hakkını yok etmek.

Doğal gazın kokusu geldikçe,

1.Muhtemel zenginliği paylaşmamak.

2.Bölge devletleriyle yapılacak ittifaklarla elde edilecek siyasi gücü paylaşmamak.

Eskiden adadaki egemenliği paylaşmamak vardı, şimdi tek başlarına sahip çıkmaya çalıştıkları çıkarlar daha büyük…

Hala Rum tarafına “ne demek istiyorsun” diye sormak da abes, onun ortaya attığı “federasyon yerine başka şeyler”i tartışmak da.

Her ikisi de onun amaçlarına hizmet ediyor.

O bakımdan, Dışişleri Bakanı Özersay’ın “federasyonu savunanlar statükocudur” sözleri de, buna karşılık Cumhurbaşkanı Akıncı’nın  “Statükonun bertaraf edilmesi için en ciddi çabayı harcayanlardan biriyim” sözleri, içinde doğrular barındırıyor olsa da, tartışmanın bizzat kendisi hiç yararımıza değil.

Son günlerin en doğru açıklamaları Başbakan Erhürman’dan geldi.

Ara bölgede düzenlenen ve TDP, AKEL, DİSİ Başkanlarının da katıldığı etkinlikte, parmağının arkasına saklanmadan, olaya at gözlüğüyle bakmadan, sloganlara takılmadan, söylenmesi gerekeni söyledi.

Anastasiadis’in daha önce mutabakata varılan temel prensiplerden caydığını…

Yapmaya çalıştığının siyasi eşitliği ortadan kaldırmak olduğunu dümdüz söyledi.

Ve “Bu konu çözülmeden, çözüme ulaşılamayacak” dedi.

Diğer yandan, bizim tarafta süren saçma sapan tartışmaları bir yana bırakarak, Türkiye-KKTC arasındaki mutabakata işaret etti; “Türkiye ile Akıncı’nın son görüşmesinden sonra yapılan basın toplantısında net bir şekilde, ne çözüm bulunacaksa müzakerelerle bulunacak ve bu BM şemsiyesi altında olacak dendi” dedi.

Maksat karşı tarafın kafaları bulandırarak, akıl mantık dışı girdiği işlerle mücadele etmek, o saçmalıkları deşifre etmekse, bunu kendi aramızda onun ortaya attığı tartışmayı sürdürerek yapamayacağımız kesindir.

Bu bize sadece kaybettirir.

Söylenmesi gereken aynen Erhürman’ın vurguladıklarıdır. Aynı dilden ve her platformda.

Ama ne yazık ki, hala bölünmeyi, kamplaşmayı kışkırtan polemikler aynı hızla sürüyor.

Güney’de her şeye rağmen “ulusal çıkar”ların asla dışına çıkılmadan sürdürülen tartışmalara bakınca, bizim taraf nereye varacağı bilinmeyen maceralara sürüklenen pusulasız gemi gibi görünüyor.

Yapmayın artık, yeter!…

YERİN KULAĞI VAR

HÜKÜMET DÜŞER Mİ:

Son günlerde yeni hükümet senaryoları sıkça konuşulmaya başlandı. Özellikle ana muhalafet UBP ikitdar olabilmek için her yolu deniyor. Ortaklara sorsanız, “hükümette sorun yok” diyecekler. Bence bu hükümet UBP’nin bastırmasıyla düşmez, bozulursa da, Türkiye ile imzalanacak prorokol nedeniyle bozulur. Geçmişte de su konusunda benzer bir durum yaşanmıştı hatırlarsanız. Özelleştirme konuları burada trik nokta.

 

OLMADI EYLEM HANIM:

Ara bölgede düzenlenen ve Başbakan Erhürman’ın da katıldığı “federal çözüm panelinde” KTOEÖS Başkanı Selma Eylem’in, konuyu saptıran konuşmasını tasvip etmek mümkün değil. Kıbrıs konusunun konuşulacağı bir panelde, KKTC’nin iç politikalarını tartışmanın yeri olmadığına inanıyorum. Hele de Rumların da olduğu ortamda Başbakanı hedef alan konuşma pek yakışık almadı. Keşke bu sorunlarımızı oralarda değil de, kendi içimizde tartışmayı başarabilsek…

 

FELAKET:

BBC dün, KKTC’deki üniversitelerle ilgili yaptığı haberde, feci şeyler yazdı. Ucuz okul, yüksek maaş  vaadiyle getirilen Afrikalı öğrencilerin burada tefecilerin ve fuhuş sektörünün eline düşmelerinden tutun da, gerçek öğrencilerin diplomalarının denkliğiyle ilgili kaygılarına kadar. YÖDAK’tı, YÖK’tü tartışana kadar, üniversitelerin hem de BBC’de nasıl konuşulduğuna bakmak gerek. Ve tabii nedenlerine…

 

BİRBİRLERİNİ YALANLADILAR:

Rum tarafı anlaşmayı engelleyecek diye şaşırmış, ne dediğini bilmez durumda. Hükümet Sözcüsü Prodromou, Pazartesi günü, “Crans-Montana’da yaptıkları önerilerin hala masada olduğunu, hiçbir şekilde geri çekilmediğini, bu önerilerin kapsamlı, Guterres çerçevesinin açıklık getirdiği nihai bir anlaşmanın şartı olduğunu” söylerken, Anastasiadis ertesi gün “Crans-Montana’a sunduğu önerilerin görüşmelerin sona erdiği andan itibaren artık geçerli olmadığını” söyledi. Hala bu adamların konuştuklarında mantık arayacak mıyız?…

 

ENKAZ EDEBİYATI:

Hükümet olmak gibi bir dertleri olmadığını söyleyen UBP milletvekili Nazım Çavuşoğlu, “Bizim muhalefette olmaktan sıkıntımız yok. Marazımız, endişemiz, hükümette uzun süre kalırsanız ülkenin tamamen enkaza döneceği yönünde” iddiasında bulundu. Kusura bakmayın ama yıllardır yarattığınız enkazdan sonra, hiç kimse ve hiç bir şey daha büyüğünü yaratamaz…

 

NİSAN’A NE KALDI:

Her sene ucuzlayacağı söylenen ama, tam tersi “uçan” uçak bilet fiyatları için Bakan Ataoğlu bir kez daha ezberini tekrarladı. Nisan ayından itibaren bilet fiyatlarında 300-400 lira civarında düşüş yaşanacağını söyledi. Ataoğlu’nun bu beklentisi tutar mı bilemem ama, Nisan ayına çok bir şey kalmadı, bekleyip göreceğiz…

ZİRVEDEKİLER

Başaran Düzgün: “Anastasiadis Rumların yönetiminde üniter bir devlet hayal ediyor ve bunu masaya sürdü. Olmazsa ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ adıyla yoluna devam edecek. Çünkü Netenyahu’dan aldığı siyasi gazla hertürlü çılgınlığı yapacak durumdadır. Ve öyle görünüyor ki statükonun yani şuandaki durumun devam etmesini de göze aldı. Yeter ki borular döşensin, gaz Yunanistan üzerinden Avrupa’ya satılsın ve Eurolar yağmaya başlasın. Anastasiadis, bu yolla sonsuza kadar kendini garantiye alacağını zannediyor”…

DİPTEKİLER

Ahmet Yönlüer: KTOEÖS Başkanı Selma Eylem’in konuşması ne kadar yanlışsa, Yönlüer’in söyledikleri de o kadar yanlış oldu. Ne diyor Yönlüer; “Görünen o ki iki büyük öğretmen sendikası vatana ve Türkiye’ye ihanet ve hakaret etme konusunda yarışa girmişlerdir. YDP İktidarında sendikaların zapturapt altına alınması konusunda gerekli yasal boşluklar süratle giderilecek ekmeğini yediği yere kin kuşan kişilerin yaptıkları yanına bırakılmayacaktır”. Nefret söylemleriyle nereye kadar …

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar